Minho'nun arkasından gitmek için hareketlendiğim sırada Chan kolumdan tutarak beni durdurdu.
-Onun arkasında mı gideceksin cidden?
Şaşkınlıkla arkamı dönüp ona baktım.
-Siz ikinizin arasında neler oluyor böyle?
-O bir hata yaptı. Bunun farkında ve o yüzden böyle yapıyor.
-Chan, ne demek istediğini anlamıyorum. Ne hatası? Daha siz karşılaşalı iki saniye olmadan atışmaya başladınız bile. Sizi böyle görmeye alışık değilim. Sen neden onun gitmesini istedin, o giderken neyi kastetti anlamıyorum. Sorun sizde mi? Bende mi?
-Onda. Buraya benden habersiz gelmemeliydi.
-Onu ben çağırdım.
-Buraya geldiğini bana bildirmeliydi.
-Neden?
-O benim emrim altında. Ben ne dersem onu yapmakla yükümlü.
-Benimde arkadaşım. Onu benim evimden kovman hiç hoş olmadı.
-Arkadaşın?
-Evet. Bir sorun mu var?
-Ben senin 'arkadaşın' olabilmek için kırk takla atarken o bu kadar kısa sürede nasıl hemen arkadaşın olabildi?
-En kötü anlarımda yanımda olarak!
-Senin en kötü anlarında bende yanındaydım! Ayrıca o anlarında ben yokken senin yanında durması için onu ben gönderdim!
-Sonuç olarak günün sonunda yanımda o vardı, sen değil. Vaat ve icraat arasındaki fark bu!
Aramızda yükselen gerginlik ve ses tonu pik noktasına ulaştığı sırada Chan burnundan solurken ikimizde sessiz kalarak birbirimize bakıyorduk.
-Dün senin yanında olmayı bende çok isterdim...
-Ama ilk aşkın benden daha önemliydi.
Lafını keserek öfkeli bir şekilde söylediğim şeye şaşırarak tepki verdi.
-Sen nerden biliyorsun?
-Sen Jeun'u nerden biliyorsan oradan.
-Tabii ya! Minho artık tek taraflı çalışmıyor demek ki!
-Çalışmasın zaten! Sen benim hakkımda her şeyi bilirken senin bana ıssız adamı oynaman ne kadar mantıklı?
-Kendi hayatım hakkında ben bile bilgi sahibi değilken sana ne anlatabilirim?
-Bildiğin kadarını! Ryujin'i mesela! Bir gün önce bana aşıkmış gibi bakar ve konuşurken ertesi gün çocukluk aşkın için beni arkanda bırakıp neden hiç umursamadığını anlatabilirsin mesela!
-Sana aşıkmış gibi bakmıyordum.
-Özür dilerim! Ben yanlış anlamışım o zaman! Benden hoşlandığını düşünerek...
-Sana zaten aşığım! Gibisi fazla! Görmüyor musun?!
Ben sonunda beklediğim itirafın gelmesiyle donakalmış bir şekilde onun direkt bana bakan gözlerine bakarken karşı dairemdeki komşunun kapısı açıldı.
-Gençler bunları kapınızı kapatıp mı konuşsanız acaba? Bütün apartman sesinizle yankılanıyor da...
Chan sakinleşmek ister gibi gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve gözlerini tekrar açtığında yanımdan geçerek kapıyı sert bir şekilde kapıyı kapattı. Ben hala kıpırdamadan duruyordum. Arkamdan hafifçe yaklaştı. Sol elini belimin sol tarafına yerleştirerek sağ kulağıma doğru fısıldarcasına konuştu.