-Bak benim aklıma takılan başka ne var biliyor musun?
Sohyun'la yaptığımız facetime'ın dördüncü saatindeydik. Eve gelir gelmez ilk işim onu aramak olmuştu. Ona dünden bugüne yaşanan her şeyi ayrıntısıyla anlatmıştım ve beraber saatlerdir durum analizi yapıyorduk.
-Ne var?
-Dedin ya hani eve giderken ağzının içinde bir şey mırıldanmış diye.
-He evet. O hiç kimseyi götürmediğim yere seni götüreceğim gibisinden bir şey demişti.
-Bu Ryujin denen kız orada kalıyorsa nasıl hiç kimsenin gitmediği eve seni götürmüş oluyor bu?
-Evet, o sonradan benimde aklıma takıldı. Daha doğrusu yolda, eve gelirken bir aydınlanma yaşadım. Minho'nun dediğine göre sık sık geliyormuş bu kız. Ve o evde kalıyormuş. O zaman Chan neden bana sanki çok özel biriymişim gibi o cümleyi kurdu? Bildiğin dingonun ahırıymış ev zaten.
-O Minho denen çocuk bana hiç güven vermiyor bu arada.
-Neden?
-Bir sinsilik sezdim.
-Aman ne sinsiliği olacak. Sende...
-Ne bileyim, eğlenmiş sanki senin canın sıkıldıkça.
-Onların timinin genelinin kafası gidik. Çok ciddiye almamak lazım.
...Gelen arama...
Deli komutan.
Reddet.
-Yine mi o?
Kafamı salladım.
-Kaçıncıya arıyor.
-Ne bileyim. Yirmi sekiz falan. Bir o kadarda mesaj...
-Cevap versene. Yeter. Sürünmüştür artık.
-Saçmalama. Süründürmek isteyen mi var?
-Ya derdin ne o zaman?
-Konuşmak istemiyorum şu an onunla.
-Evdeyim, uyumuşum deyip kapatırsın. Sürekli sürekli arayıp durmasın.
-Onu bile söylemek istemiyorum. Bilmesin ne yaptığımı, gerek yok.
-Kızım çocuk akşam senin için arabada uyumuş.
-Tamam da bu durum şu anki sorunumuz için bir şey ifade etmiyor.
-Bence ortada bir sorun yok ama sen bilirsin.
-Nasıl sorun yok! Resmen...
-Dur hemen celallenme. Sorun yok derken kastettiğim şey şu; hikaye örgüsünde bir gariplik var. Chan'ın davranışlarıyla Minho'nun anlattıkları arasında fark var.
-Evet. Fark var. Ve bence bu hikaye örgüsündeki bir gariplik değil, Chan'ın psikolojik rahatsızlıklarından bir tanesi. Elde etmek istediği şey için durum ve koşulları olduğundan farklı göstererek uygun hale getirme durumu. Kendince ufak tefek yalanlar söylüyor ama aslında tek yaptığı şey koca bir kandırmaca.
-Chan'ın yalan söylediğini düşünmüyorum.
-Bana onu mu savunacaksın cidden?
-Hayır ama beni bilirsin, insanı gözünden tanırım. Chan yalan söyleyecek birine benzemiyor.
