4

615 71 96
                                    

"Ne?"

Sana'nın sınıftan çıktığını gören Jisung hızla Minho'nun önüne gelerek miniğinin elini tuttu. Ona doğru eğilerek dudaklarına bir öpücük konduracaktı ki yanağında hissettiği tokatla şaşkınlıkla geri çekildi.

Yanağını tutarak karşısındaki bedene bakmaya devam ederken Minho'nun da gözlerinin dolduğunu fark etmişti.

"Bebeğim?"

Minho işaret parmağını ona sallarken tıslarcasına çıkardı bütün harfleri ağzından.

"Benden uzak dur."

Jisung, mor saçlının dediklerine sinirlenerek anlamaya çalıştı bir müddet. Ne demekti 'Benden uzak' dur?

"Sen ne dediğinin farkında mısın Minho? Nasıl senden uzak durmamı beklersin? Hiçbir şey göründüğü gibi değilken hem de!"

Minho koca bir kahkaha attı ancak bu Jisung'un her gördüğünde içini ısıtan o gülüş değildi, ürpertiyordu. Soğuktu, çok soğuktu.

"Göründüğü gibi değil mi? Bir haftadır hiçbir şey göründüğü gibi değil, değil mi? Beni sevmiyordun sen! Sevmedin hem de hiç... Ben o evden kaçıp senin yanına geliyordum ama hiçbir zaman sen beni istemedin belki de. Babamın bana yaptığı tacizlerden kaçıp senin yanına geliyordum, annemin dediği her şeyi mükemmel yapmalısınız kuralından kaçıp senin yanına geliyordum, o evde rezil olduğumuz bütün insanlardan kaçıp senin yanına geliyordum! Sen de nefesleniyordum... Ama gel gör ki sen benden ayrılma zahmetine bile girmeden, bana bu okulu dar etmiş olan bir kızla sevgili oluyorsun! Hayır Jisung, her şey tam da göründüğü gibi. Ekstra başka hiçbir şey yok. Benimle konuşacağın konu da bu değil mi? Benden ayrılıyorsun? Peki, tamam. Kabul ediyorum. Zaten etmezsem ne yapabilirim ki?"

Minho'nun söyleyeceklerini söyleyip sadece ikisinin olduğu sınıftan çıkmasıyla Sana içeri girdi.

"Ne yaptın bebeğim? Hallettin mi?"

Jisung sırıttı ve yanındaki bedenin belini tutarak onu kendine çekip sarıldı.

"Hallettim güzelim. Sen kantine git ben hemen geliyorum."

Sana onu onaylayarak sınıftan çıkıp kantine gitmek için küçük adımlar atmaya başladı.

Minho koşarak lavaboya geldi ve bir kabine girerek kendini kapıya yaslayıp ağlamaya başladı. Nasıl böyle bir şey olmuştu? Bu nasıl işti böyle?

Birkaç dakika sonra kapının açıldığını duydu. İçeri giren kişinin onu duymasını istemediği için gözyaşlarını sildi. Tam kabinin kapısını açacaktı ki gelen kişinin Jisung olduğunu anlayıp elini geri çekmişti.

"Minho burada olduğuna eminim, gel de biraz konuşalım güzelim."

Jisung'un kabinleri teker teker kontrol etmesiyle nerede olduğunu anlaması çok da uzun sürmemişti.

"Bebeğim hadi, beni bir kere dinle. Seni sevmediğimi düşünmen ne kadar kırıcı biliyor musun? Hayatta en çok seni seviyorum."

"Yalan söylemeye devam ediyorsun. Sen beni sevmedin, sadece kullandın. Şimdi o sürtük sevgilinin yanına geri dön. Bana bir daha asla o kızı öptüğün dudaklarınla yaklaşmaya çalışma."

Jisung bir of çekerek Minho'nun içerisinde olduğu yerin kapısına elini uzattı. Onun oradan çıkması gerekiyordu ki konuşabilsinler. Ancak sevgilisinin inadını da biliyordu. Bu yüzden kapının dışından suratına bakamadan konuşmaya başladı.

"Etrafımdaki insanlar seninle bir ilişkim olduğunu düşündüklerini söylediler. Eğer bundan emin olsaylardı eminim ki bu konu ailene de gider ve bizi kötü bir yola sokardı. Bu yüzden sana bir haftadır bu şekilde davranıyorum. Bugün Sana da aynısını söyledi. Ben de ona öyle bir şey yok diyerek gerçek olmayan şeyler anlattım ve benim yanına oturmamı istedi, benden hoşlanıyormuş meğerse. Bir şey anlasın istemediğim için ona karşı boş olmadığımı söyledim. Biliyorum, senin karşında beni öpmesi seni hem sinirlendirdi hem de kırdı ama yapabileceğim bir şey yoktu Minho. Seni ailenden ancak böyle koruyabileceğimi düşündüm."

Minho duyduklarıyla gözlerindeki yaşları sildi. Ona inanmıyordu. Bir gün içerisinde böyle bir şeyin olabileceği falan yoktu. Chan hyungunun yanına gittiğinde peşinden gelmişti. Belki de Sana sonradan söylemişti ondan hoşlandığını? Yine de kırgındı Jisung'a ve onu kolay kolay affetmeyecekti.

"Seni affetmiyorum, sevgilinin yanına git."

Jisung sinirle kapıya bir yumruk atmıştı. İçerideki minik beden çıkan sesle ve titreyen kapıyla irkilip sinirlendirdiği bedeni göremese de bir noktaya baktı.

"Her şeyi senin için yaptığımı söylüyorum. Sevgilime zorbalık yapan bir kızla sahte de olsa beraberim ama sevgilim beni anlamıyor! Neden affetmiyormuşsun peki beni?"

Minho kaşlarını çatarak kapıya vurmuştu. Jisung miniğin yaptığı hareketle gülmek istese de kızgın olduğu için yanağının içini ısırdı ve kendini tuttu.

"Dediğin gibi bana zorbalık yapan bir kızdı Sana, sen de onunla sahte olması umurum dışında olarak söylüyorum sevgilisin. Artı olarak sabah bana dediğin defol, ve sınıftan seni öperek giden zorbam seni affetmemi zorlaştırıyor. Şöyle düşün ben sana sabah defol diyorum, senin nefret ettiğin Wooyoung ile sevgiliyim ama sen bunu o beni öptüğünde öğreniyorsun."

Jisung mor saçlı miniğin konuşmasıyla daha da sinirlendiğini hissediyordu. Wooyoung ne alakaydı şimdi?

"Aynı şey değil."

"Ah aslında senin yaptıklarını karakter değiştirerek anlattım. Sence aynı şey değil mi?"

Daha sonra kabinin kapısını açarak dışarı çıktı. Jisung'un fazla yakınında durduğunu fark ettiğinde iki eliyle onu itti ve çıkışa ilerledi. Gözlerindeki yaşları silmek için ancak şimdi fırsat bulabilmişti. Tekrardan arkasına döndü ve son sözlerini söylemek için dudaklarını araladı.

"Dediğim gibi benden uzak dur artık Han Jisung. Benim için hiçbir değerin kalmadı."

Jisung'un kararan gözlerine daha fazla dayanamayarak arkasını döndü. Çıkacağı sırada gelen sesle durmak zorunda kaldı.

"Öyle olsun Lee Minho. Acı çekmeye hazırla kendini."

Minho dediklerine karşı hafif sırıttı. Han Jisung'un zayıf noktası Lee Minho'ydu ve ona hiçbir şey yapamazdı. Bunu herkes bilmeliydi. Yine de artık öyle olmadığını düşündüğü için söylediklerinin onu irktiği de bir gerçekti.

"Bana dokunamazsın."

"Ama bir başkasına dokunabilirim."

Minho ne yapacağını anladığında şaşkınca arkasına döndü.

"Piç herif."

Han yan bir sırıtışla onun olduğu yere geldi ve tam yanındayken durdu.

"Öyle de derler, evet."

Baby BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin