Bütün cringeliğinizi atabileceğiniz bir kitap... Okuyun sadece............
Minho sınıfa getirdiği kısa beden ile tanıştıracağı ikilinin orada olmadığını görünce dudaklarını büzüp kollarını göğsünde bağladı.
"Burada değiller."
Changbin yanındaki miniğin yanaklarını tutup sıkınca Minho sinirle ona bakmaya başlamıştı.
"Binnie! Ne yapıyorsun?!"
Changbin ellerini yumuşacık yanaklardan çekerken omuz silkti. Minho kadar tatlı birini kesinlikle görmemişti.
"Çok tatlı ve miniksin. Ara ara senin yanaklarını sıkarım ben ya. Terapi gibi."
Minho çatmış olduğu kaşlarıyla ona bakarken Changbin koca bir kahkahanın dudaklarından kaçmasına zin vermişti.
"Madem senin arkadaşların yok, ben de bizimkilerin yanına götürürüm seni!"
Changbin onun elini tutmuş çekiştirirken bir anda karşısına çıkan kısa bir bedenle durmak zorunda kalmıştı. Jisung kızgın olduğu belli olan ifadesiyle karşılarında dikiliyordu.
"Minho?"
Minho, Changbin'in avucunun içinde olan bileğine bakmış ve çekmeye çalışmıştı ancak kısa olan onu bırakmayıp daha sert tutmaya başlamıştı.
"Ne var?"
Changbin sert çıkan sesiyle her ne kadar afallamış olsa da Jisung'a sert bakışlarını atmayı unutmuyordu. Yanındaki beden ona biraz daha yaklaşıp kulağına bu kişinin Jisung olduğunu fısıldamıştı.
Mavi saçlı bir anda bakışlarını sevgilisinin yanındaki lolipopa çevirmişti. Soğuk bir ses ve bakışlarla ona cevap vermeyi de ihmal etmemişti.
"Senin Minho olduğunu düşünmüyorum."
Changbin sırıtarak Minho'yu kendine çekti. Jisung denen bu herifi gözü hiç tutmamıştı. Sabahtan beri ona sinirle bakan Minho'yu hatırlayınca ise kendine hak verdi.
"Peki Minho'nun seninle konuşmak istediğini düşünüyor musun? Ben düşünmüyorum çünkü." dedi şaşkın çıkarmaya çalıştığı sesiyle.
Minho ne olduğunu henüz anlayamadığını belli eden bakışlarını atarken ikiliye bakıyordu. Jisung sevgilisinin belinde olan kaslı kolu gördüğünde tepesinin attığını hissederek karşısındaki kısa bedene doğru bir adım atmış ve Minho'yu kendine doğru çekmişti. Minho aniden çekilmenin verdiği şokla kollarını Jisung'un göğsüne yaslamış, neredeyse aynı boyda olduğu eski sevgilisinin suratına şaşkınca bakmaya başlamıştı.
"Minho'ya bir daha dokunduğunu görürsem eğer-"
Minho duyduğu cümlelerle kendine gelerek ellerinin olduğu kaslı göğse baskı uygulayıp onu kendinden uzaklaştırmaya çalıştı.
Jisung'un sözü böylelikle kesilirken Changbin tekrar konuşmaya başladı. Jisung'u sinir etmek o kadar harika hissettiriyordu ki anlatamazdı.
"Bak seni değil beni istiyor bebeğim. Şimdi bırak onu ve bana gelmesine izin ver. Sabahtan beri başkalarıyla flört ederken aklın neredeydi senin?"
"Bu seni ilgilendirmez. Ayrıca Minho ile daha bugün ayrıldık ve senden değil benden hoşlanıyor."
Changbin duyduğu kelimelerle daha da sinirlendiğini hissediyordu. Madem bugün ayrılmışlardı neden başka biriyle flörtleşiyordu? Üstelik bunu Minho'nun yapamayacağını söylüyordu. Bilseydi onun sadece flörtleşmediğini ve o kızla sevgili olduğunu, nasıl bir tepki verirdi?
"Sen flörtleşiyorsan o da flörtleşebilir? Özellikle de benim gibi mükemmel birini görmüşse tabii ki yapabilir bunu!"
Changbin sinirli olsa da bunu belli etmemek için dalgaya vuruyor, sırıtıyordu.
"Sadece flörtleşmiyor ki... O kız sevgilisi."
Changbin duyduğu ile şok geçirirken Jisung dolu gözleriyle onu itmeyi bırakan bedeni kendine daha çok çekmişti. Minho'ya sıkı sıkı sarılırken fısıldıyordu.
"Senin içindi sadece... Yemin ederim senin içindi..."
Changbin ne döndüğünü anlayamıyordu. İçeri giren iki yabancı bedenle onların sinirli yüzlerine bakmaya başladı.
"Sen kimsin de hyunguma sarılabiliyorsun piç?!" diyerek onların yanına gelmiş ve ağlayan ikiliyi ayırarak Jisung'a bir yumruk atmıştı Felix.
Jeongin ve Minho korkmuş gözlerle onu mavi saçlıdan ayırırken Changbin sırıtıp Felix'e yardım etmeye başladı.
"Okuldayız! Müdüre mi gitmek istiyorsunuz?" dedi Minho ağladığı için çatlayan sesiyle.
Jisung ikisini de idare etmeye çalışırken fena değildi. Changbin, Minho'nun titreyen sesini duyduğu gibi karşısındaki mahlukattan ayrılıp Felix'i de ikna etmeye çalıştı.
Felix birkaç yumruk daha attığında sonunda durmak aklına gelmiş gibiydi. Jeongin hemen Felix'in yanına gelip suratındaki morluk ve yaralara bakıp iç çekti. Felix kadar aptal biri yoktu onun için.
"Sen salak mısın ya?!"
Jeongin'in endişesine gülmek istese de dudağının kenarındaki yaranın sızlamasıyla inleyerek acıtasyon yapmaya karar verdi.
Minho hemen Jisung'un yanına gelip kırgın ve kızgın olduğunu unutarak suratındaki yaralara bakmıştı. Nöbetçi öğretmenin şu an sınıfa doğru geldiğinden emindi. Birkaç saniye sonra açılan kapıyla bunu desteklemişti de.
"Ne oluyor burada bakayım? Siz kavga mı ettiniz?"
İngilizce öğretmenleri olan Kai üçlünün halini görünce hızla sınıfa girdi. Çocuklara bakarken bir yandan da müdürün bu durumu öğrenirse verebileceği bütün cezaları düşünüyordu. Hepsinin sonucunun kötü bitmesi sebebiyle, zaten ceza diyoruz, bir bahane bulmaya çalıştı.
"Sen merdivenden düştün, sen kapıya çarptın senin suratındakileri de ben yapmış olayım. Müdür görürse bu bahaneleri söyleyin. Sakın ağzınızdan kavgaya dair tek bir söz bile kaçırmayın."
Kai hocaya minnet duyar bir şekilde bakmaya başlayan üçlü konuşmazken diğerleri olayı kırparak anlatıyordu.
Kai hoca öğrendiği ufak bilgilerle kavga eden üçlüyü bir güzel azarlamıştı. Daha sonra sınıftan çıkarak yemek yemek üzere kantine inmişti.
"Oğlum, madem bugün ayrıldınız o zaman neden senin bir sevgilin var öğrenebilir miyim amına koyayım?"
Jisung sinirle karşısındaki yeşil saçlıya baktı, konunun onu ilgilendirdiğini düşünmüyordu açıkçası.
"Sana ne? Seni ilgilendiren bir kısım yok."
Changbin sinirlense de zaten bir öğretmenden azar yemenin utancıyla hiçbir şey yapmadan Minho'nun konuşmasını bekledi.
"Bu şahıs ayrılmadan önce onunla sevgili oldu. Bana da sonra söylemeye karar vermiş."
Changbin, mavi saçlıya sanki onu öldürecekmiş gibi bakarken bu Jisung'un umurunda bile değildi.
"Minho senin için yaptım diyorum sana! Annen ve babanın öğrenmesini çok mu istiyorsun?"
Minho kafasını iki yana sallarken bir yandan da sinirli olduğunu belli etmek istercesine kaşlarını çatmıştı.
"Eğer öyle olsaydı acı çekmeye hazırlan diyerek gidip o kızla flört etmezdin. Sen artık beni sevmiyordun bence."
Jisung sinirle kafasını iki yana sallarken Minho ona bakmamaya yemin etmiş gibiydi. Sınıftaki her toz tanesinin yerini söylerdi de Jisung'un yerini söyleyemezdi.
"Sinirlendirmiştin beni, sinirle söyledim ben o sözleri."
"Öperken de mi sinirle öptün Han?"
Minho alayla gülmüş ve Jisung'a bakmamaya çalışarak sınıftan çıkmıştı. Arkadaşları da onun arkasından gitmiş, maviliyi koca sınıfta tek bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Boy
RomanceKüçük ve sevimli Lee Minho ve sevgilisi Han Jisung'un ilişkilerinde son zamanlarda pürüzler çıkmaya başladı. MinSung UkeMin SemeSung İlk Bölüm: 07.05.23 Son Bölüm: