14

341 43 31
                                    

Minho'nun ağlama krizi geçtikten sonra ikili onun rahatlamasını istedikleri için ne yapabileceklerini düşündüler. Bir süre sonra onun için kitap okumaya karar vermişlerdi. Küçük bir masal kitabı aldılar yanlarına.

"Minho hyung, sana hikaye okumamızı ister misin?" Felix'in gülerek söylediklerine karşılık olarak Minho da gülümsedi ve kafasını salladı. Şu an buna ihtiyacı olduğunu hepsi biliyordu.

"Sadece uyumam için."

Jeongin kafasını salladı. Sadece uyuması içindi, uyuması.

Minho'nun en büyük takıntılarından biriydi bu. Hyungundan başka kim ona kitap olursa rahatsız olurdu. Bu yüzdendi bunu söylemesinin sebebi. Kendini bir yandan rahatlatmaya çalışıyordu çünkü.

Birkaç saat sonra gece karanlığın ta kendisi olmak istediğini belli eder bir şekilde huzursuzluğunu yansıttı dört bir yanına. Kötülük canlandı, insanlar hiçbir şeyden haberleri olmadan evlerinde rahat bir uyku çekmeye başladı.

Yine de bu yaşananları engelleyemeyecekti değil mi?

Minho saat üçken uyandı. Etrafına bakıp neyin ne olduğunu anlamaya çalıştı. Gözleri karanlığa alıştıktan sonra ona verilen yataktan kalkıp su içmek için evin alt katındaki mutfağa gitti.

Ne yaşandıysa da o zaman yaşandı...

Küçük dolapların birinden bardak alıp musluğu açtı ve dolmasını bekledi. Bardaktaki suyun neredeyse taşmak üzere olduğunu fark ettiğinde bardağı musluğun altından çekip suyu kapattı.

Bardağı dudaklarına yaslayıp içindeki bütün sıvıyı içti ve mutfaktan çıkmak için hareketlendi. Ancak duyduğu adım sesleriyle korkmadan edemedi. Belki Felix'tir diye düşünüp kendini rahatlatmaya çalışsa da olmuyordu. Kalbi güm güm atıyor, gelen kişinin ona zarar vereceğinin haberini veriyormuş gibi onu daha da korkutuyordu.

Birkaç saniye sonra adımların sahibi tam karşısındaydı. Bu evin bahçıvanı.

Minho bu adamdan ölesiye kokuyordu. Ne zaman Felix ve Jeongin'i ziyaret etmek için gelse adamın iğrenç bakışlarına ev sahipliği yapıyordu minik bedeni. Arkadaşlarının neden onu hala burada tuttuklarını anlamıyor ama bir şey de diyemiyordu.

Bir evinin olmadığını söyleyerek kendini arkadaşlarının ailesine acındırmayı başarmıştı. Onlar da kendi evlerinde bir bahçıvanın olduğunu ama isterse çocukları için aldıkları diğer evde kalabileceğini söylemişlerdi.

"Siz de mi uyuyamadınız küçük bey?" diyerek Minho'ya birkaç adım atarak yaklaştı. Minho adamın attığı her adımda gerginliğin kolları arasına yavaşça düştüğünü hissediyordu.

"H-hayır! Ben sadece su içmek için kalkmıştım."

Orta yaşlı olduğu anlaşılan adamın suratında iğrenç bir gülüş oluşmuştu. Bu çocuğun buradan çıkmasına izin verecek gibi görünmüyordu.

"Peki buradan çıkmana izin vereceğime seni inandıran ne küçük bey?" sırıttı "Buraya her gelişinde sana baktığımı fark ediyorsun ama yine de arkadaşlarına bir şey söylemeyip benim kovulmama engel oluyorsun. Bunun sebebi ne güzelim?" Biraz daha yaklaştı Minho'ya "Bilmiyor musun? Ah, ama ben biliyorum. Çünkü sana verdiğim ilgi seni küçük bir fahişe gibi mutlu ediyor, değil mi?"

Minho adamın ağzından çıkan her kelimede daha da sinirleniyor ve korkuyordu. Karşısındaki yaşlı adamın kollarını belinde hissettiğinde gözlerini kocaman açarak geri çekilmeye çalışmıştı.

"Masumu oynamayı bırakmalısın güzelim. Senin de beni istediğini biliyorum."

Minho daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladı. Neden herkesin böylesine kötü olduğunu anlayamıyordu. Tanrı aşkına insanlar ondan ne istiyordu?

"FELİX, JEONGİN YARDIM EDİN! LÜTFEN! KURTARIN BENİ!" diye bağırmaya başladı. Adam şaşkınlıkla geri çekilerek şimdi ne halt edeceğini düşünmeye çalıştı. Karşısında ağlayan bu çocuğu sakinleştirmek için uğraşsa daha da ağlamaya başlayacağını biliyordu.

Gelen yüksek sesle çok da derin olmayan uykularından uyanıp evin ışıklarını yakarak Minho'nun nerede olduğunu anlamaya çalıştı iki beden. Mutfaktan geldiğini anladıklarında doğrudan oraya koştular. Neden ağlayarak onlardan yardım istemişti Minho?

Evin büyük mutfağına gelebildiklerinde Minho'nun yere çöküp ağladığını bahçıvanın ise ona iğrenç bakışlar attığını gördüler.

Felix sinirlerine hakim olmayarak "NE OLUYOR BURADA!" diye bağırdı kalın sesiyle. Minho onların geldiğini yeni fark ediyordu. Hızla olduğu yerden kalkıp Jeongin'in kolları arasına sığındı.

"B-bu adam, bu adam bana dokunmaya çalıştı! İğrenç bir şekilde konuştu benimle! Fahişe bile dedi..." Minho'nun hıçkırıklar eşliğinde söylediği sözler Jeongin'i şoka uğratırken yanındaki küçük bedene daha sıkı sarıldı. Felix duyduklarının kanını kaynattığını hissetti. Hızla bahçıvanın yanına gidip kolundan sertçe tuttu. Daha sonra sadece evden atmanın ona bir fayda sağlamayacağını düşünerek birkaç tane de yumruk geçirdi iğrenç bulduğu surata.

"Defol git evimden! HEMEN!"

Adam yaşadıklarının şokunu atlatamamışçasına yediği yumruklar yüzünden düştüğü zeminde ayaklanmış ve Felix'in onu sürüklemeleriyle beraber büyük evden kovulmuştu.

"Hyung... Çok özür dilerim." Jeongin'in ağlayarak ona sarılmasına karşılık verdi. Birkaç dakika sonra Felix de onların yanına gelmişti.

"Hey, ağlamak yok! Yanınızda ben olduğum sürece başınıza hiçbir şey gelmeyecek anladınız mı?"

Felix'in de onlara sarılması ile hepsi gülümsedi. Minho hala kendini iğrenç hissetse de bunun artık onunla ilgili olmadığını anladı. Bu hayatın Minho'ya verdiği bir cezaydı. Evrenle iyi tutamamıştı demek ki arasını.

Herkes tekrar yataklarına dönecekken Minho Jeongin'i durdurdu "Seninle uyuyabilir miyim lütfen?" onun bu masum sorusunu reddetmek gibi bir şey yapmayacaktı tabii siyah saçlı.

"Sen istersin de ben seninle uyumaz mıyım? Of Minho ya! Sen çok tatlısın!"

Felix ikilinin bu haline gülüp kendi odasına çekilirken Minho da Jeongin'in odasına doğru ilerledi. Jeongin onun arkasından gelirken Minho'nun yaşadıklarının hiç normal olmadığını düşünerek onu Felix ile koruyacağına dair söz verdi kendine.

İkili odaya geldiklerinde hemen yatağa yatmış ve uyumuşlardı. En azından Jeongin... Minho hala adamın ona dokunduğu yerleri kaşımakla meşguldü. Tamam, bu onun suçu değildi ama sonuçta rahatsız hissediyordu kendini.

O an abisinin onlarla olmasını diledi. Bunun mümkün olmayacağını bilse de istedi işte.

Yataktan kalkıp odadaki banyoya gitti. Sıcak bir su ayarlayıp küvetin içine girdi. Su sıcaklığını arttırıp yıkanmaya başladı. Gözlerinden yaşlar aksa da hissetmiyor gibiydi.

O an bir karar verdi.

O artık eski Minho olmayacaktı, asla olmayacaktı.

Baby BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin