11

437 56 78
                                    

"Neden öyle söyledin ki?" dedi elindeki valizi çekerken minik olan.

Jisung ikilinin önünden ilerlerken sinirli görünüyordu. O adama haddini bildirecekti. Sadece biraz beklemesi gerekiyordu.

"Neden söylemeyeyim? Sevgilim değil misin?"

Minho gözlerini devirip derin bir iç çekti. Neydi bu şimdi?

"Şaka mı yapıyorsun? Seninle ayrılmamızın sebebi bu ilişkinin ailemin kulağına gidecek olması değil miydi? Şimdi neden babama bunu söyledin ve eşyalarımızı toplayıp seninle gelmemizi istedin? Peki biz neden bunu kabul ettik?" son sorusunu hyunguna dönerek söyledi.

"Çünkü bu gece odasına gitmeni istediğini söyledi, seni ancak bu şekilde koruyabilirdim. Mecburen Han Piç Jisung'u takip edeceğiz bir süre."

"Sağol hyung." dedi alayla Jisung.

"Rica ederim."

Chan'ın cümlesinden sonra kısa bir sessizlik oldu. Üçlüden biri bile ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.

"Bu tekrar başladığımız anlamına mı geliyor?" Jisung'un çekingence sorduğu soruya Minho iç çekti. Kafasını eğip dolan gözlerini saklamayı amaçladı.

"Hayır."

Jisung'un hüzün dolu bakışlarını yakalamıştı Chan. Dudaklarını oynatarak Jisung'a her zaman burada olduğunu söyleyip yanında olan kardeşinin omzuna kolunu atarak ona güç vermeye çalıştı. Bunun Minho için de kolay olmadığını biliyordu.

"Merak etme, ben bir yolunu bulup ayrılacağım sizin evinizden de. Yük olamayız zaten size."

Jisung aceleyle sarı saçlıya döndü.

"Hayır hyung, Minho ile bu durumdayız diye bir işe girmeyi düşünme. Zaten bu saçma planı yapmamın sebebi bir yandan da senin kendini iki kat fazla yormaman demiştim sana. Ayrıca sınav öğrencisisin, bu seneden derslerine odaklanmaya başlamalısın."

Sarı saçlı maviliye her ne kadar kızgın olsa da minnet doluydu. Kardeşini ailesinden koruduğu için, kendisini düşündüğü için ya da şu an onlara evini açtığı için o kadar minnet doluydu ki bu onu daha da savunmasız bırakıyordu.

"Minho sen benimle yatarsın, Chan hyung için de bir oda hazırlattım bile."

Minho'nun bir seyleri oturtmaya çalışan yüz ifadesi hızla değişmiş, yerine sinirli bir ifade takınmıştı. Chan ise kardeşinden uzaklaşarak bu krizi izlemek için arkaya geçti.

"Neden seninle uyuyormuşum ben?! Hyungumla uyuyacağım!"

Chan gülmemek için kendini sıkarken Jisung iç çekerek Minho'nun belini tuttu. Az önceki sinirinden hiçbir şey kalmamıştı.

"Her zaman böyle fırsatlar yakaladığımızda birlikte uyuruz biz Minho, değil mi?" dediğinde Minho'dan cevap gecikmedi.

"Bu ilişkiyi sadece sen yaşamışsın gibi davranma."

Homurdanarak belindeki eli itti. Önden önden Jisung'un arabasına gitmeye başladı. Sarı saçlı, Jisung'un yanına gitti.

"İnan bana sana sadece kırgın ve bu kırgınlık da senin karşında küçük düşmemek için sinire dönüşüyor. Bize yardım ettiğin için çok teşekkür ederim Jisung, gerçekten ama Minho'nun gözü önünde iki kere başka birini öptün."

"Hyung özür dilerim, gerçekten." fısıldayarak dolu gözlerini Chan'a çıkardı.

"Seni benim değil Minho'nun affetmesi gerek Jisung. Bunun için çabalayacağının farkındayım. Minho'nun seni affetmesi için çok uğraşman gerekmediğini biliyorsun."

Baby BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin