"Sen benim ışığımsın, Ezgi. Geceleri ayım, gündüzleri güneşim, her zaman içimdeki hayat ışığımsın. Hayatımın her yerini ışıl ışıl aydınlatıyorsun ve beni büyülüyorsun."
"Akvaryuma hoş geldiniz! Bugün akvaryum iki saatliğine sadece bizim için açık. Herkes istediği gibi dolaşabilir, iki saat sonra burada toplanıyoruz. 1. ve 3. grup, fotoğraf makinelerini bagajdan alıp gitsinler, lütfen. 2. ve 4. grup akvaryuma girebilirler. İyi eğlenceler, sakın akvaryumun büyüsüne kapılıp fotoğraf çekmeyi unutmayın."
Dün akşam Mert ile beraber uzun bir süre parkta oturmuş ve Lucy ile beraber yürüyüş yapmıştık. Eve geldiğimde çok geç olduğu için hiç vakit kaybetmeden yatmıştım ve sabah Merve tarafından kulüple akvaryuma gitmek için zorla kaldırılmıştım.
"Günaydın." Sol tarafımdan gelen tanıdık sesle gülümseyip kameramı aldıktan sonra başımı sola çevirip Mert'in yorgun suratına baktım.
"Günaydın, Mert. Çok yorgun görünüyorsun, dün gece geç mi yattın?" dedim sahte bir merakla. Mert'e sanki dün gece geç bir vakte kadar parkta sohbet etmemişiz gibi beni yanıtladı. "Evet, geç yattım. Dün çok sevdiğim biriyle birlikteydim, zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişim."
"Ne kadar çok sevdiğin mesela?" dedim muzırca. Mert biraz düşünür gibi yaptığında ise yalandan bir sinirle omzuna hafifçe vurdum. O ise vurmama gülerek yanıtladı beni.
"Çok ama çok sevdiğim birisi, hayal bile edilemeyecek kadar." Dedi ve elimin üstüne kaçamak bir öpücük kondurup göz kırptı ve benimde yanından ilerlediğimden emin olarak akvaryumun içine doğru adımladı.
"Keşke fotoğraf çekiminde olmasaydık bugün." Dedim alt dudağımı hafifçe büzerek. Bu bizim çift olarak katıldığımız ilk kulüp aktivitesiydi, bu yüzden aktivite yapan tarafta olmayı dilerdim ancak bu seferlik fotoğraf çekimiyle idare etmek zorundaydım.
"Çift olarak ilk aktivitemizdi diye üzülüyorsun, değil mi?" dedi Mert gülerek. Büzdüğüm dudaklarımı da tek eliyle sıkıştırmıştı. Başımı sallayarak onayladım.
"Yapma, Ezgi! Bir hafta sonra beraber bir şeyler yapmış olacağız zaten. Ayrıca bence akvaryum gezerken fotoğraf çeken grupta olduğumuz için daha şanslıyız." Deyip az ilerimizdeki akvaryumu izleyen üç kişilik grubun fotoğrafını çekti Mert.
"Neden?" diye sordum Mert'e. "Mert ise sorumu duyduktan sonra bu sefer sadece akvaryumdaki balıkların fotoğrafını çekti ve çektiği fotoğrafı göstermek için kamerasını bana doğru uzattı.
Çektiği fotoğraftaki siyah çizgili, beyaz balık sürüsünün olduğu masmavi akvaryum resmine baktım. Gerçekten çok güzel gözüküyordu.
"Buraya sadece gezmek için gelen gruplar gelişi güzel hareket halindeki balıklara en fazla birer dakika bakıp geçecekler. Ama biz fotoğrafını çekmek için duracağız ve hem çekerken hem de çektikten sonra incelerken onlardan daha fazla detayını görmüş olacağız. Günün sonunda biz akvaryumu daha net hatırlamış olacağız. Bu rengarenk balıklar, mercanlar, masmavi tünel bizim aklımızda daha çok yer edinecek." Dedikten sonra gözleriyle boynumda asılı duran kameramı işaret etti.
Kameramı tutup vizör kısmını gözüme yasladım ve tek gözümü kapattığım gibi kendimi büyüleyici bir evrenin içerisinde buldum.
Suyun içinde uçar gibi yüzen balıklar, her yere yansıyan maviliğin o güzel tonu... Her şey insanın içine huzur vermek için hazırlanmış gibiydi.
Mest olmuş şekilde bakmayı sürdürürken parmağımın altındaki düğmeye bastım ve bir fotoğraf çektim. Anında kamerayı gözümden uzaklaştırıp çektiğim fotoğrafı açtım ve Mert'e gösterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELMA TADINDA DÜŞLER
Teen FictionArtık ona çıkan kapılar kapanmak, kapıya koşmaya gücüm tükenmek üzereydi. Arkamda beni destekleyecek herkes toz olup uçmuş, tek başıma mücadele etmek durumunda bırakmıştı. Endişe ve korku kokan gözyaşlarım, kesilen nefeslerim ve tir tir titreyen bed...