Mert Gürel'den...
Daha önce hiç görmediğim kadar anlamlı bakan iri gözler...
Birkaç tutamı yüzüme çarpan hacimli, dalgalı saçlar...
Bedenimin yanında küçücük kalan bir beden...
Usulca burnuma gelen vanilyalı koku....
Ve önüme saçılan mor sayfalı defter.
Her şey o gün başladı.
Kapımın önüne bırakılan yedi adet elma ve elmaların arasına sıkıştırılan mor bir sayfaya yazılmış notun peşine düşmemin üzerinden sadece 3 gün geçmişti. Ve o an, çantasını devirdiğim için tesadüfen gördüğüm, mor sayfalı defterin sahibi kızın elmaları bırakan kişi olduğundan neredeyse emindim.
Ancak bu eminliğim uzun sürmemişti.
Sadece birkaç saat sonra bir kafe de karşımda oturmuş, bana o defterin çok satan bir defter olduğunu ve eğer istersem elmaları bırakanı bulma konusunda yardım edeceğini söyleyen kızla karşı karşıyaydım.
Ezgi'yle karşı karşıya.
Onun tatlı diline mi, ikna kabiliyetine mi yoksa sevimli bakışlarına mı kanmıştım bilmiyordum. Ama o anla ilgili hatırladığım tek şey, anlaştığımız an elini sıkarken içimde oluşan histi. Bu kızı daha çok göreceğim hissi.
Üstelik o his sadece birkaç saat içinde dallanıp budaklanmaya başlamıştı bile.
Ve bir anda kendimden hiç beklemediğim adımlar atmaya başladım.
Kaç yıldır en yakın arkadaşlarımın zorlamasına rağmen hiçbir kulübe katılmamışken kendimi bir anda o kızın kurucularından biri olduğu kulübe katılırken bulmuştum. İlk kulüp toplantısında herkesin sadece ismini öğrenirken o kızı pür dikkat dinlemiş olmam beni afallatmıştı, kendi yaptığım eyleme şaşırmıştım. Bowlinge giderken omzumda uyuyakaldığında sırf yüzünü biraz daha net görmek istediğim için şapkasını çıkarma isteğimi zor bastırmış ama bowling oynarken son atışında yanına gidip yardım etme isteğimin pek üstesinden gelememiştim. Onunla konuşma isteğimi reddedince iş yerine gidip iş çıkış saatini beklerken gözümün önünde eli ayağına dolaşıp birkaç tabak kırmasına gülme isteğimde kontrol edemediğim şeylerden biri haline gelmişti. Yanlışlıkla tuvalet yerine personel odasına girip onu yarı çıplak gördüğümde hissettiğim mahcubiyete sebep olan dikkatsizliğim de kontrol edemediğim eylemlerimden biriydi.
Bu kız tanıştığımız andan beri hislerimin, düşüncelerimin ve eylemlerimin kontrolünü yavaş yavaş yitirmeme sebep oluyordu.
Onu merak etmeye başlamam, onun için endişelenmem bunlardan sadece birkaç gün sonra başlamıştı. Onu bir arkadaşımın doğum gününe davet edip en yakın arkadaşlarımı hayret içinde bırakmam da buna dahildi tabii.
Partiye giderken ilk defa bu kadar farklı bir enerjide gördüğüm hali beni birkaç saniyeliğine duvara çarptırsa ve kıpkırmızı dudaklarına iltifat etmeden duramasam da yol boyunca hep kendimi kandırmıştım. Onu, o partiye sadece kapımın önüne bırakılan notlardan biri hakkında konuşmak için çağırdığım konusunda sadece kendimi kandırmıştım.
Parti başladıktan sadece yarım saat sonra kendimi kandırdığımı fark etmiştim. Onun dudaklarına bu kadar güçlü bir kuvvetle çekilirken ve eğer bölünmeseydi neredeyse öpüşecekken fark etmiştim kendimi kandırdığımı.
O olaylı gezide de her şey artık kafamda netleşmişti. O olaylı kamp gezisi... Ezgi ile birlikte bir çukura düştüğümüz ve çukurda bayılıp bana tüm gece kafayı yedirttiği, sonu hastanede biten kamp gezisi. Yiğit adındaki sarışın çocuğun Ezgi'ye ilgisinin beni çıldırttığını da atlamamak lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELMA TADINDA DÜŞLER
Teen FictionArtık ona çıkan kapılar kapanmak, kapıya koşmaya gücüm tükenmek üzereydi. Arkamda beni destekleyecek herkes toz olup uçmuş, tek başıma mücadele etmek durumunda bırakmıştı. Endişe ve korku kokan gözyaşlarım, kesilen nefeslerim ve tir tir titreyen bed...