"Düşlemek kolay bir eylemdi, gerçekleştirmeye cesareti ve inancı olmayanlar için. Kafanın içinden geçen binlerce düşünceden biri oluverirdi bir yerden sonra. Oysa gerçekleştirmeye uğraşan ve gerçekleştirebilenler için bir zafer tacıydı. Elinizde sıkı sıkı tutmanız gereken, peşinden korkular getiren bir zafer tacı."
***
"Abla!"
Kulaklarıma dolan üç el ateş sesi...
"Gizem!"
Ellerime gelen kıpkırmızı kan...
"Abla, ağlama."
Gözlerime dolup görüşümü engelleyen gözyaşları... Ve gözlerimi kapatıp açmamla bir hiçliğin arasına düşüşüm.
Kapkaranlık, sessiz, ışıksız bir ortam, hiçlik...
"Gizem! Neredesin, Gizem?" çığlık çığlığa ayağa kalkışım ve etrafımı kolaçan edişimle gözlerime ilişen, yerde boylu boyunca yatmış beden.
"Hayır, Gizem! Beni bırakamazsın! Beni bırakıp gidemezsin, yapamazsın bana bunu!" kontrolsüzce yüzüne uzanan ellerim ve saniyesinde bileğime yapışan bir başka el.
"Ona dokunamazsın, her şey senin suçun." Bakışlarımı çevirdiğim gibi yüz yüze geldiğim o tanıdık gözler. Eskiyi andıran, artık sımsıcak olmayan bakışlar.
"Mert?" Ağzımdan kaçan hıçkırıklar, onlarca engelleyemediğim hıçkırıklar. "Mert, ben dayanamıyorum. Onu böyle görmeye dayanamıyorum. Bu acıya katlanamıyorum." Dedikten sonra sarılmaya çalışmamı durduran o insan; aylardır canımın içi olmuş, yarama kabuk bağlatmış o insan. Ve de şuan beni kendinden uzaklaştıran insan. Aynı kişi, ikisi de aynı kişi.
"Sen zehirlisin, her şey senin suçun." Titreyerek yere yığılan bedenim, Gizem'in yanı başına yığılıp kalan bedenim.
"Ben böyle olsun istemedim! Ben böyle olsun istemezdim!"
"Ama oldu, her şey için çok geç. Sen zehirlisin." Her şeye rağmen yerde cansız, solgun yatan bedeni çekip sarılışım ve saniyesinde kollarımın arasında küle dönüşmesi.
"Hayır, olmadı. Olmadı, kabus hepsi! Böyle bir şey olmadı! Gizem, neredesin? Gizem!" avuçlarımda kalan saç yumakları ve görüş alanıma giren o çok sevdiğim yüz.
"Senin suçun, senin yüzünden küle dönüştü. Sen zehirlisin, sen zehirli bir kelebeksin." Diyerek uzaklaşan, hiçliğin içinde kaybolan adımlar.
"Hayır, Mert! Değilim, ben zehirli değilim! Geri dön, n'olur beni bırakma!"
Yapayalnızım, etrafımda tek bir ses yok, ışık yok. Sadece karanlık ve ben...
"Gizem! Mert! N'olur geri gelin!"
Soğuk, buz gibi soğuk... Üşüyorum, bedenimin yerde iki büklüm kıvrılmasına engel olamıyorum.
"Korkuyorum, çok korkuyorum. Yalnız kalmaktan çok korkuyorum. Lütfen beni bırakmayın."
Ve buz gibi soğukla birlikte fısıltıyı andıran sesim. Yapayalnızım, artık tek başımayım. Korku doluyum.
"Çok korkuyorum."
"Gitmeyin!" Ve aynı gece içerisinde bir kabusa daha gözlerimi açmıştım. Az önce gördüğüm, bu gecekiler içinde en kötüsüydü.
Titreyen bacaklarımı ağır ağır koltuktan aşağı sallandırdım ve oturur bir pozisyona geldiğimde bir yandan ağlamaya devam ederek masanın üstündeki sudan büyük bir yudum aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELMA TADINDA DÜŞLER
Teen FictionArtık ona çıkan kapılar kapanmak, kapıya koşmaya gücüm tükenmek üzereydi. Arkamda beni destekleyecek herkes toz olup uçmuş, tek başıma mücadele etmek durumunda bırakmıştı. Endişe ve korku kokan gözyaşlarım, kesilen nefeslerim ve tir tir titreyen bed...