"Her şey çok güzel giderken kısa bir süre sonra her şey bitecekti. Gerçekler beni bir bataklığın içine çekecekti. Olan her şey aklımın bir köşesinde güzel başlayıp kabusa dönen bir rüya olarak kalacaktı. Kötü son güzel anılara gün yüzü göstermeyecekti. Kalbimi avuçları arasına alıp bana eziyet edecekti.
Artık rüyamdan uyanıyordum. Kabusa dönen güzel rüyam beni uyandırıyordu."
Ezgi resmen kendini kaybetmiş bir şekilde nefes almadan bir ton kelime sıralarken Mert'in aklında Ezgi'nin arkasındaki yaprak yığını ile ilgili şüpheler oluşmuştu. Bir anda yakınlaşırsa daha hızlı şekilde geriye gideceğini düşündüğü için sakin olmasını söyleyip temkinli bir şekilde yaklaşmaktan başka bir şey gelmemişti Mert'in aklına.
Ama saniyeler sonra şüphesinin doğru çıktığını anlamıştı. Ezgi sağ ayağının topuğuyla yaprakların üstüne bastığında bütün yapraklar aşağı çökmüştü ve bu Ezgi'nin dengesini kaybedip yalpalamasına yetmişti.
Hızla öne doğru atılıp geriye doğru düşen Ezgi'yi öne çekmeye çalışmıştı ancak başarılı olamamıştı Mert. Vücudunun ağırlığını öne verip Ezgi'yle beraber kendisini yukarı çekememişti. Aşağı doğru düşerken yapabildiği kadar Ezgi'nin bedenini sarmaladı ve gözlerini sıkıca kapatıp kollarının arasındaki kıza hiçbir şey olmamasını umdu sadece. Düşerken kolunun sürtündüğü dikenli çalının oluşturabileceği hasarı bile umursamadı o an.
İkisinin de bedeni çukurun dibiyle buluştuğunda Mert çalılara çarpan kolunun üstüne düşmesinden dolayı acıyla yüzünü buruşturarak olduğu yerde kıvrandı önce. Sakinleşip acısını kontrol etmeye çalıştı ve bir anlık aklından çıkmış olan Ezgi'yi hatırlayarak kendini doğrulmaya zorladı.
Ezgi'nin yaşlar birikmiş, açık tutmak için direndiğini düşündüğü gözlerine baktı ve hızla bileğinden tutup sarstı.
"Ezgi, iyi misin? Ezgi, kalk lütfen." dediğinde sesinin titremesine engel olamamıştı. Vücudu titreyen ve dolu gözlerini hiç kırpmadan gökyüzüne bakan Ezgi'yi izledi içi acıyarak. Avucuyla Ezgi'nin yanağını buluşturdu çekinmeden. Bir yandan da titreyen elini sabit tutmaya çalışıyordu, tek titreyen Ezgi'nin vücudu değildi.
Saniyeler sonra yaşlarla dolu o gözler kapandı, kapanırken akan bir damla yaş, başıyla birlikte yana düştü. O güzel yüz avucunun içinden kayıp gitti genç adamın, aynı anda onunda gözlerinden kayıp giden gözyaşları gibi...
Mert'in eli hemen Ezgi'nin nabzına gitti içindeki korkuyla. Sürekli boynunu görünür kılmak için çektiği ipek gibi saçları, bu kez nabzını kontrol etmek için çekmişti. İki parmağı boynuyla buluşup parmaklarında hissettiği atışla rahatlayarak nefes verdi ve olduğu yere oturup gözlerindeki yaşları silip kendine geldi Mert.
Yaşıyordu, sadece bayılmış olmalıydı.
Birkaç dakika içinde sakinleştikten sonra Ezgi'nin kan lekeli sağ bileği dikkatini çekti Mert'in. Az önce dokunduğu bileği olduğunu kavrayınca önce aynı kan lekelerine sahip eline sonra da kolundaki kanamaya devam eden yaraya baktı.
Kesildiği anda ki kadar acımıyordu ama kanın akışını durdursa iyi olacaktı. Çantasını açıp işine yarayabilecek malzemelere bakındı ve en sonunda sadece su şişesini çıkarıp yarayı sarmak için Ezgi'nin de eşyalarına bakmaya karar verdi. Ezgi'nin çantasını tam alacakken sol bileğine bağlı bandana dikkatini çekti. Çekinerek bileğindeki bandanayı çözdü ve içinden Ezgi için manevi bir değeri olmamasını umdu.
Suyu koluna döküp yarayı temizledikten sonra hemen bandanayı koluna bağladı Mert. Bu bandana onu bir süre idare ederdi ama bir doktorun görmesi şart gibi duruyordu. Aynı şey Ezgi içinde geçerliydi, hatta onun durumu biraz daha acil görünüyordu. Bayıldığına göre kafasını sert çarpmış olmalıydı. Kalıcı bir hasar oluşup oluşmadığından ya da oluşmayacağından emin olamadı ve mümkün olduğunca çabuk bir şekilde buradan çıkmaları gerektiği gerçeğiyle yüzleşti Mert. Ayağa kalkıp çukurdan çıkmayı denemeye karar verdi. Birkaç zıplama ve çırpınıştan sonra desteksiz çıkmanın mümkün olmadığını anladı. Biri sizi yukarıdan çekmediği veya aşağıdan çıkmanız için desteklemediği sürece çıkabilmek mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELMA TADINDA DÜŞLER
Fiksi RemajaArtık ona çıkan kapılar kapanmak, kapıya koşmaya gücüm tükenmek üzereydi. Arkamda beni destekleyecek herkes toz olup uçmuş, tek başıma mücadele etmek durumunda bırakmıştı. Endişe ve korku kokan gözyaşlarım, kesilen nefeslerim ve tir tir titreyen bed...