3. Bölüm (I. Kısım)

42 25 5
                                    

Bölüm müziği - Her şey seninle güze (Cem Adrian)

Çooookkk uzun bir aradan sonra tekrardan selamlar <3 <3
Yeterince beklettim 🥺
Bu yüzden uzatmadan bölüme geçelim :)

Hazırsak,
Üçüncü bölümün ilk kısmı ile başlayalımm 💖
Keyifli okumalar dileriimmm ❤️

Hazırsak,Üçüncü bölümün ilk kısmı ile başlayalımm 💖Keyifli okumalar dileriimmm ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~DEĞİŞİM - 1. Kısım~

Bu günlerde anılarına çok fazla dalıp gidiyordu. Her şeyin yolunda gittiği(!), istediği her şeye sahip olduğu(!), mutluluğu damarlarında hissettiği(!) bu dönemde -yaşadığı tatlı(!) olaylardan mıdır bilinmez- o eski, tozlu yıllar gözünün önündeydi hep. Çünkü o kadar özlüyordu ki o zamanları, istese de aklından çıkaramıyordu. Şimdi sadece silik anılar olarak kalmış her şeye hasretti. Huzuruna, mutluluğuna, o zamanlar gözünde çok büyüttüğü üzüntülere ve hatta öfkesine bile... Öyle bir hâle gelmişti ki artık ne ruhunda ne de kalbinde bir şey kalmıştı. Üzüntüye bağışıklık kazanmış, o büyük inatçılığı körelmiş, sevgiyi unutalı çok olmuş ve amaçladığı hiçbir şey kalmamıştı.
Onu dünyadan ilk koparan sessiz bir el sıkışma olmuştu geç fark etse de. Ruhu ilk o an tanışmıştı çelik zincirlerle. Ama o soğukluğun tenini yaktığını iş işten geçtikten çok sonra anlamıştı. Fırtınadan önceki sessizlik denir ya hani, o el sıkışmasında da öyle bir suskunluk vardı aslında. Hatalarından biri fırtınanın işaretlerini görememiş olmasıydı ve bu hatası herkesin hayatını altüst etmişti. Daha önce de hatalar yapmıştı ama hiçbiri gecesini bu denli karartamamıştı.

~~~

Ev derin bir sessizlikte boğulurken Kenan yatağında oturup olanları, yaptıklarını, yaşadıklarını ölçüp tartıyor, neyi yapmasa daha iyi olacağını düşünüyordu. Herkesi "boş" bir kavga uğruna uğraştırmıştı ve şimdi yaşanacak her zorluk onun suçu olacaktı. Bu duruma gelmeyi hiç istememesine rağmen olay büyümüştü ve görünüşe göre iki çocuğun kavgasıyla sınırlı kalmayacaktı. Bu yüzden kendini çok suçlu hissediyordu. Olanları telafi etmesinin imkansızlığı da cabasıydı.
Öte yandan Berat'a olan öfkesi hâlâ dinmiş değildi. O "kuzucuk" lafını ona yedirmeden dineceğini de sanmıyordu. Yıllarca gördüğü iğrenç muamele, aşağılanmalar ve birilerinin eğlence aracı olması, gururuna dokunmaya başlamıştı. Geçirdiği bu bir gün onun bir şeylerin farkına varmasını sağlamıştı. Kendisini göstermişlerdi ona. Berat her aklına geldiğinde ona karşı koyamayacağını bile bile hissettiği öfkenin kaynağını anlamıştı bu sayede. Bu öfkenin sebebi içinde taşıdığı o inatçı ve hırçın karakterdi. Küçüklüğünden beri kendini azar azar gösteren o yüzünü ve sebep olduklarını daha net görüyordu artık. Karşı çıkamayacağını ve güçsüz olduğunu sanıyorlardı. Ama artık kendisini görüyordu, onun gücü vardı. Ve bunu herkese çok yakında gösterecekti. Nasıl olacağını bilmese de artık kimsenin onu ezmesine izin vermemekte kararlıydı.
Derin düşüncelerini Aren'in yataktan kalkarken çıkardığı ses böldü. Hâlâ uyumamış olmasına şaşırmıştı. Çünkü saat neredeyse iki olmuştu. Fısıldayarak konuşmaya başladı:
- Aren, sen hâlâ uyumadın mı?
- Iı. Uyku tutmadı. Sen neden uyumadın? Neden oturuyorsun böyle?
- Nasıl oturuyormuşum?
- Hülyalı.
- Hülyalı mı? O nasıl oluyor?
- Böyle işte.
- Hahaha...
- Abi sen acıkmadın mı? Yemek de yemedin. Ben acıktım bile çoktan.
- Acıkmadım, ben de yemek yedim.
- Aa ben görmedim yediğini.
- Burada yemedim, geldiğim yerde yemiştim.
- Heee, o yüzden görmedim demek. Güzel miydi bari?
- Evet, çok güzeldi.
- Hayır değildi.
- Ne-neden öyle dedin?
- Annem yapmadı da ondan.
- Haha... Haklısın. Tabi, onunkiler kadar olmasa da güzeldi.
- Ben seni çok özledim abi ya! Sensiz çok sıkıldım burada tek başıma! Sen hiç sıkılmadın mı orada tek başına?
- Hayır, hiç sıkılmadım.
- Neden?
- Tek değildim çünkü.
- Kim vardı ki?
- Asel. Onunla konuştum, şiirlerini okudum. Yemek yapan da oydu.
- Şiir mi? Hani şu senin okudukların gibi mi?
- Evet, onlar gibi.
- Onlar güzel miydi?
- Hem de çok... Her satırı daha büyüleyiciydi.
Aren bir süre cevap vermedi. Kenan'ın söylediğine bozulmuş gibiydi. Kollarını önünde birleştirip dudaklarını büzdü ve tekrar yatağına doğru gitti. Kenan ona anlam vermeye çalışarak bakıyordu. Bir yandan da gülmesini tutamıyordu:
- Aren?
- Uyicam ben.
- Ne oldu ki şimdi?
- Hıh!
- Are-
- Ben de yazarım şiir! Çok da güzel yazarım! Bak görürsün! Herkes hayran olacak yazdıklarıma! Asel bile! Herkes onunkilerden çok benimkileri sevecek!
- Aren sen kıskandı-
- Hatta yemek de yaparım! Herkesten daha güzel yemekler yaparım! Hele bir büyüyeyim, bak gör! En güzel yemekleri ben yapacağım ve en büyüleyici şiirleri de ben yazacağım! Bir tek benim yemeklerimi yiyeceksin!
- E annem de güzel yemek yapıyor. O ne olacak?
- Yani... Arada bir... Onunkilerden de yersin. Ama en çok benimkileri!
- Hahaha... Peki, kabul. Ama söz ver, hep sen yemek yapacaksın bana. Yoksa gider Asel'inkileri yerim!
- Söz söz söz! Yapacağım bak görürsün!
- Hahaha... Gel buraya sarılayım bir tane.
- Abi beni Asel'le tanıştırsana!
- Neden?
- Nasıl biri olduğunu merak ettim.
- Hmm. Peki, tanıştırırım.
Kenan gülümseyerek bu konuşma esnasında yanına oturmuş kardeşine sıkı sıkı sarıldı. Aren'in ona ne kadar düşkün olduğunu açıkça görmüştü o gece. Anlamıştı ki rüzgarın hassasiyetine karşın o harikulade tüy de rüzgâra kopmaz bir bağ ile bağlıydı. İşte bunun farkına vardığı o an kendisine bir söz verdi: hayatında ne değişirse değişsin - Kenan da olsa yavrukurt da olsa - asla ama asla Aren'in elini bırakmayacak, onun kendini yalnız hissetmesine izin vermeyecekti. Her zaman yanında olacaktı. Yeri gelecekti ağlayacağı omuz, sinirini çıkartacağı kişi veya mutluluğunun en büyük paylaşımcısı olacaktı. Hangi durumda olurlarsa olsunlar 'ben buradayım.' diyebilecekti ona 'ben yanındayım!'... Çünkü bu masum yüreği korumak hayatta yapmaktan hiç bıkmayacağı, yorumlayacağı tek şeydi. Kalbindeki huzurlu hızlanış bu sözün ilelebet tutulacağına inansa da onları nelerin beklediğini bilmiyordu. Dünyayı önceye göre daha iyi biliyor olsa da hâlâ tozpembe görüyordu aslında. Yaşayacağı ne çok şeyin olduğunu hâlâ bilmiyordu.

KANATLI GECE - Son IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin