Bölüm müziği - Bu Son Olsun (Cem Karaca)
Selamlar <3 <3
İkinci ayımız doldu. Ama uzun aradan dolayı hiç fark etmedik.
Bu gün çok güzel bir bölüm geliyor.
Benim için çok tatlı ve Kenan'ın sayılı güzel anılarından biri yaşanacak 🥲🥲🥲🥲🥲Hazırsak,
Üçüncü bölüm ikinci kısmıyla karşınızda ❤️
Keyifli okumalar dileriimmm ❣️❣️❣️~DEĞİŞİM - 2. Kısım~
Çok değil, sadece bir yıl önce tam bu zamanlarda dünyanın en mutlu adamıydı. O yanındaydı. Bir yanı yine yaralıydı ama diğer yanı sevgi doluydu. Her şeyin duzelebilecegine inanıyordu. Kendini hâlâ güçlü hissediyordu. Yalnız değildi, karanlıkta değildi.
Ta ki onları bırakması gereken güne kadar... Bu bir terk ediş değildi aslında. Ama yine de gitmek istememişti. Bir yıl gözünde o kadar büyümüştü ki gitse hiç dönmeyecekmiş gibi gelmişti. Hatta sadece o değil, o kızıl kahve gözlerin efendisi de istemiyordu ondan ayrılmayı. İkisi de bu ayrılığın geçici ve zorunlu olduğunu bilse de canlarını yakıyordu birbirlerinden ayrılma düşüncesi.
Ama başka bir yol kalmadığı kesinleşince bir söz söyledi, içini biraz olsun ferahlatmak için, hem ona hem kendine:
"Yollar bazı insanları ayırır, birbirinden uzaklaştırır. Ama bizi her ayırdığında birbirimize daha sıkı bağlandık Kenan."~~~~
Dört gün sonra Kenan kahvaltıdan sonra Asellerin evine tekrar gitti. Merdivenleri çıktığında kapıyı Asel açtı. İçeride Kenan D, Mete ve tanımadığı bir adam çay eşliğinde tuzlu kurabiye yiyerek sohbet ediyorlardı. Onun geldiğini gören Mete her zamanki keyifli ve bilmiş sırıtışını yüzüne yerleştirdi:
- Bahsettiğim yavrukurt bu işte.
- İyi insan lafının üstüne gelirmiş! Gel, otur şöyle.
- İyileşmişsin bakıyorum da.
- Evet, çok daha iyiyim. Hâlâ kolum acıyor ama çok da değil.
- Adını çok duydum, ama beklediğimden daha küçüksün. Kaç yaşındasın? On dört mü?
- On iki. Ben sizin adınızı hiç duymadım.
- Ben de Sinan, otuz sekiz yaşındayım. Merak etme, bu gidişle daha çok görüşeceğiz yavrukurt.
- Görüşürüz tabii. Sinan Abi, adaşım diye demiyorum, Kenan bir tanedir. Böyle küçük olduğuna bakma.
- Umarım dediğiniz kadar vardır. Biliyorsunuz, bu işler çocuk oyuncağı değil.
- Merak etme ne yaptığımı biliyorum.
- Mete, ben yavaştan kaçayım. Geç oldu.
- Tamam Sinan. Ben de gelirim birazdan.
- Tanıştığıma memnun oldum, yavrukurt.
- Ben de.
Yeni gördüğü ama adını bilen adam gittikten sonra Kenan, masanın yanındaki kahverengi sandalyeye oturdu. Mete, Sinan adındaki adamı yolcu edip yanına geldiğinde Kenan aklındaki birkaç soruyu sordu:
- Bu adam beni nereden tanıyor Mete Abi?
- Sinan benim yakın bir arkadaşımdır. Bu gün konuşurken sözün geçti, senden bahsettim. Tam üstüne de sen geldin zaten.
- Harbi seni buraya hangi rüzgar attı? Doğru söyle beni özledin değil mi?
- Evet, bir seni bir de şakalarını çok özledim Kenan Abi.
- Bacaksız bir de dalga geçiyor! Özlersin tabii. Benden bir tane daha yok bu dünyada!
- Adım Kenan olmasa inanırdım.
- Hahaha...
- Ne gülüyorsun Asel, komik mi?
- Evet, hahaha...
- Ihım, soruya gelelim.
- Hem tekrar bir göreyim diye hem de bir iş için geldim.
- Bir iş? Nasıl bir iş bu?
- Beratla ilgili.
- Yine bir şey mi yaptı?
- Hayır. Yani henüz değil. Ama adım gibi biliyorum, yapacak. Son olanların intikamını almak isteyecek. Ve benim ona yine gücüm yetmeyecek.
- Her seferinde seni bulup koruyamayız Kenan. Eğer bunu istiyorsan, bizi tanıdığını unut. Burada korkaklara yer yok.
- Hayır Mete Abi bunu istemeyeceğim. O çocuklara ne yaptığını gördüm. Belli ki dövüşmeyi biliyorsun. Bana da... En azından kendimi nasıl savunacağımı öğretemez misin? Biliyorum, onlarla kavga etmemem lazım ama... Dediğin gibi bana her bulaştıklarında beni koruyacak biri olmayacak. Kendimi kurtarmak gerekecek.
- Hahaha... İşte bu bir yavrukurt.
- Kavga etmek istemiyorum ama-
- Elbette durduk yerde kimseyle kavga etme. Ama gerektiği zaman kendini koruman şart. Kenan, sende. Ben gidiyorum çocuklar, işim var.
- Tamamdır, görüşürüz Mete Abi!
- Görüşürüz baba!
- Teşekkür ederim Mete Abi!
Mete evden çıkarken içeri doğru "Eski depoyu kullanabilirsiniz." dedi. Kenan ne olduğunu anlamadan Asel ve Kenan D ile dışarı çıktılar. Bir süre ara sokaklarda yürüdükten sonra ıssız bir çıkmaz sokağa girdiler. Bir yıkık bina ve üç apartmanın sonunda küçük ve gri bir yer vardı. Mete'nin dediği gibi bir depoya gelmişlerdi. Ama Kenan'ın beklemediği şekilde bu depo daha çok bir evi andırıyordu. Kenan D kapıyı bir anahtarla açtı. İçeri girdiklerinde onları geniş, boş bir alan ve arkada gözüken ahşap desenli bir kapı karşıladı. Normal bir daireden biraz daha yüksek, beyaz bir tavanı olan bu yerde sadece iki tane küçük cam vardı. Kenan etrafa göz gezdirdikten sonra:
- Burası neresi Kenan Abi?
- Burası pek çok amaç için kullanılmış ve terk edilmiş bir yer. Eğitimini burada, birlikte yapacağız.
- Böylelikle ne Berat ne de bir başkası bir daha beni ezemeyecek!
- Seni kolay kolay hastanelik edemeyecekler, evet. Ama birini ezmek için onu dövmek gerekmez. Yani harika dövüşüyor olsan da birileri sözleriyle veya yaptıklarıyla yine küçük düşmene sebep olabilir. Aynı şekilde sen de birilerini kaba kuvvet kullanmadan yenebilirsin.
- İyi de nasıl?
- Tabi ki rakibinin zaaflarını bilerek. Ne yaparsan çıkmazda kalacağını düşünerek hareket etmelisin.
- Sevmediği şeyleri yaparak mı?
- Hayır, tam olarak değil. Bazen karşı koyamayacağı şeyler yaparak. Zamanla anlayacaksın.
- Tamam. Eğitime bu gün başlayacak mıyız?
- Hayır. Her salı ve cuma günü saat yedide burada ol.
- Akşam yedide mi?
- Sabah yedide. Geç kalırsan saati daha erkene alırım.
- Ama annem-
- Sabah yedi. Bahane yok. Hadi çıkın şimdi.
Kenan böyle sıkı bir eğitim beklemiyordu. Canı isteyince gelip çalışabileceğini düşünmüştü. Ama sonuç değişmeyecekti, Kenan kendini savunmayı öğrenecekti. Ve bu her şeye değerdi. Tek sorun ailesinden nasıl izin alacağıydı. Bunu da takımıyla yapacağı futbol antrenmanı için izin alarak halletmiş oldu. Amacına ulaştığı için mutlu olsa da bu amaçla yaptığı şeylerin farkında bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLI GECE - Son Işık
Ficción GeneralHiçbir şeyi bitirmeyen aksine başlatan sonlar vardır. Bu sonları görebilenler ise Kanatlı Gece'yi yaşamış kişilerdir. Çünkü bu gece son ile başlar. Biz bu gecelerde yıllar geçirdik. Peki sizin Kanatlı Gece'yi yaşamaya cesaretiniz var mı? (Not: Bu k...