Bölüm8: Dağın Görünen Yüzü

183K 7.6K 6.3K
                                    

Yazdığım en uzun bölüm olduuuuu. Benim için bir ilkkkk.

Benim için kitap bu bölümden sonra başlıyor.

Biraz hastayım ve iyileşemiyorum. Hem bölümü sindirmeye hem de iyileşmeye ihtiyacım var.

Kitap hakkında bilgi almak için ve bölüm duyuruları için Helinmavi1 takip edebilirsiniz.

Hepinizi seviyorum 💋💅

Yorumlarda görüşürüzzzzz❤️❤️

İyi okumalar 🤗

🌼

Birini sevdiğimizi en çok onu kaybetmekle yüzleştiğimizde anlarız. Kaybetmekten korkmak en büyük sevgi belirtisidir.

Görünürde Polat annesiyle çok anlaşmıyor gibi görünse de şuan deli gibi korkması tamamen sevginden ve kaybetme korkusundandı.

Polat'ın telfonu sessizde olduğu için Aren ve Arin ona ulaşamamış, o yüzden Pelin beni aramıştı. Pelin aradığında Polat'a ne diyeceğimi bilememiştim. Durumu anlattığımda hiç beklemeden arabaya binmiş ve hastaneye doğru yola çıkmıştık.

Yolda Polat Arin'i aramış ve durumu hakkında bilgi almış, iyi olduğunu öğrenince biraz rahatlamıştı.

Gerginliğin verdiği ruh haliyle saydığım kadarıyla biz hastaneye varana kadar beş tane sigara yakmıştı. Pencereden dışarı bakmaktan boynum tutulur hâle gelmişti resmen.

Polat ile annesi arasında güçlü bir bağ yoktu ama bu annesi olduğu gerçeğini değiştiremiyordu. Annesine bir şey olur düşüncesi onu korkutmuştu.

Ben bile üzülmüştüm. Anneler ölmemliydi.

Araba hastanenin önünde durduğunda park etme gereği duymadan hatta arabanın anahtarını almadan indi arabadan. Hızla onu takip ettiğimde, bir adamın arabaya binip hastanenin önünden çektiğini görmüştüm.

Danışmandan odayı öğrenip bir kat yukarı çıktık. Koridorda telefonla konuşan Arin bizi görünce telefonu kapatıp bize doğru geldi.

Aramızdaki mesafe daha tam anlamıyla kapanmamışken Polat "İyi mi?" diye sordu.

"İyi iyi." dedi Arin rahat bir tavırla. Bu tavrına bakılırsa Ayşin hanım gerçekten iyiydi. "Tansiyonu çıkmış ama indi çok şükür."

Odaya doğru yürümeye devam ettiğimizde "Ne oldu bir anda?" dedi Polat. Muhatabı Arin'di.

Arin dudağını büzüp omzunu bilmem dercesine kaldırıp indirdi. "Bir şey yoktu aslında. Eve döndüğümüzde iyiydi. Sonra nikahı sordu ben de verdiklerini sayınca rengi attı." Yok artık dedim içinden. Bu kadarı da olmaz artık. "Yarım saat geçmeden fenalaştı. Sindiremedi heraldee." diyince gülmemek için yanağımın için ısırdım.

Polat gülmemek için kendimi kastığımı görünce başını ağır bir şekilde sağa sola salladı. Gülmesini gizlemeyen kardeşine dönüp. "Arin!" dedi İkaz edercesine.

Ayşin hanımın kaldığı odanın kapısına vardığımızda Arin omuz silkip abisine döndü. "Anneni bilmiyorsun sanki abi. Alt tarafı tansiyonu yükseldi ama ölecekmiş gibi seni sayıklıyor."

Allah yardımcım olsun. Başka da bir şey demiyorum.

Polat Arin'e cevap vermeyip kapıyı açtığında içerdeki gözler bizi buldu. Aren koltukta oturmuş telefonuyla uğraşıyordu. Ayşin hanım yatakta uzanmıştı. Kolunda serum vardı. Ben kaza geçirdiğimizde bile bu surat ifadesinde bulunmamıştım. Alt tarafı tansiyonu yükselmişti.

DİLHUN ZALİM AĞA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin