“Elini uzatsan tutacaksın, izlemeyi tercih ediyorsun.”
Hayaller Hyunjin'in hayatının büyük bir parçasını oluşturuyordu, hayal kurar ona tutunarak yaşardı. Bazen kimse olmadığında tek dayanağı hayalleri oluyor, onları düşünüp derin bir nefes veriyor ve oturduğu yerden ayağa kalkıyordu.
Uzun bir süredir hayallerinin tek öznesi Minho'ydu, Minho ile yapmak istediği, günün birinde 'biz de bu hale gelir miyiz' dediği tonlarca şey vardı. Şimdi kolları ona sarılı, Minho'nun göğsünde yatmış, sabahı sabah ederlerken ikisini de tatlı uykudan uyandıran şey Minho'nun çalan alarmıydı.
Hyunjin yüzünü buruşturdu, Minho gözlerini aralayıp tek kolunu Hyunjin'den çekerek telefonuna uzanmış ve çalmaya devam eden alarmı kapatıp telefonu karşı koltuğun üzerine atmıştı.
Kafasını çevirmesiyle başını kaldırmış, göğsünden ona doğru bakan Hyunjin'i gördü. Hyunjin şimdi gerçekten dersleri, okulu umursamayıp gözlerini geri kapatmak ve olduğu yere daha da sinmek istiyordu.
İç çekti. "Günaydın."
Minho yavaşça ona sardığı kollarını çözdü. "Günaydın."
Uykudan uyanmış o hali o kadar güzeldi ki gerçekten o anı resme dökmek istedi Hyunjin. Tam o an sonsuza kadar kalmalıydı, resimleştirip kalıcı yapmak istedi.
Usulca geri çekilmiş, ayağa kalkarken Minho çoktan aydınlanmış fakat aynı zaman da yağmur yağdığı için karanlık olan evin içine bakmıştı. "Derse geç kalmamak için kuruyorum alarm." deyip durumu açıkladı. "Bazen çok geç saate kadar çalışınca uyuyakalıyorum."
"Zor olmuyor mu?" diye sordu Hyunjin merakla sanki daha önce sormamış gibi. Minho omuz silkti. "Bir yerden sonra alışıyorum, o kadar yormuyor."
Aynı soru, iki farklı cevap.
"Anladım." diye mırıldandı. Kaşlarını kaldırdı. "Yüzümü yıkayayım, lavaboyu gösterir misin?"
Minho ona banyoyu göstermiş, Hyunjin kapıyı kapatıp aynanın karşısına geçmişti. İlk önce elektriklenen saçlarını düzeltti ardından da yüzünü yıkayıp başını eğmiş, kendine gelmek için birkaç saniye gözlerini kapatıp öylece beklemişti.
Minho ile sessiz bir kahvaltı ederlerken ikisinin arasındaki sessizliği dışarıdan gelen yağmur bölüyordu, Hyunjin bileğindeki saate baktı. "Eve geçsem iyi olur. Üzerimi değiştirmeliyim."
"Benden giyinebilirsin."
Çubukları tutan eli duraksadı bu cümleyle, yemekte olan bakışları yavaşça Minho'ya çevrilirken bir yanı sırf istediği için evet diye kabul etmek istiyor fakat bir yanı da anlamadığı bir şekilde reddetmek istiyordu.
"Yani istersen," diye sözlerine ekleme yapan Minho'yla gülüşünü bastırmaya çalıştı. "Olur."
Zaten kahvaltılarını bitiren ikili yerlerinden ayaklanmış, Hyunjin yavaşça onun arkasından yatak odasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Minho'nun odasını göreceği için vücudundaki heyecan kıpırtılarını hissedebiliyordu.
Minho önden geçip kapıyı açtığı zaman büyük bir odayla karşılaştı Hyunjin, gözleri ilk önce odanın diğer ucundaki büyük bilgisayar masasını ve üstündeki birden fazla olan bilgisayarı buldu.