“Galiba kelimelerim tükendi, gözlerine baktığımda artık sadece anı yaşamak istiyorum.”
Minho, oturduğu taburede birkaç gündür yaşadıklarını Hyunjin'e anlatırken ellerinin hâlâ kirli olması Hyunjin'i rahatsız ediyordu. "Bir dakika lütfen," deyip hızlıca tezgahtaki musluğa ilerlemiş, ellerini yıkayıp havlusuyla kurulamıştı.
Havluyu bırakıp ona bakan Minho'ya doğru ilerledi aceleci adımları, bacaklarının arasına girip karşısına geçtiğinde Minho'nun bir eli havalanarak yavaşça bileğini tutmuş ve diğer eli de beline sarılırken dizine çekmişti Hyunjin'i.
Kesik bir nefes verdi Hyunjin, kendini kontrol edemiyordu, son birkaç söz geçirdiği an vardı ve Minho gelip o anları da yok etmişti. Dizine kurulduğu zaman "Peki," dedi. "Bu son birkaç ay... Gerçekten çalışıyor muydun yoksa kaçtın mı?"
"Şöyle," dedi Minho, bileğini bırakırken elini yavaşça dizine attı. "Kaçmak için çalışıyordum. Haklı çıktın... Yine. Duyguları gerçekten öğrenmeye başladım ama geri getirdikleri anılar canımı yaktı, öfkelendirdi, düşünmek istemedim."
"Bu yüzden de nefes alamayacak kadar dolu bir tempoya soktun kendini." diye mırıldandı anlayarak, Minho'nun her geçen gün daha da çökmüş halini görmek gerçekten acı veriyordu ona.
Ellerini kaldırıp yanaklarına yerleştirdi ve baş parmaklarıyla yanaklarını sevdi. "Seni az görmek acı veriyordu ama... Endişelendiğim sendin, sürekli koşuşturup duruyordun Minho."
"Beni ancak öyle dolu bir program toparlar sanıyordum."
"Ama Yongbok patladı." İç çekti. "Nasıl hissediyorsun?"
"Üzüldüm," dedi Minho, öğrendiği duygularla ruh halini tanımladı. "Karşımda gerçekten ağlayarak bana tüm kırgınlığı ile bakarken çok üzüldüm, aslında basit bir söz ama hiç bilmediğin için yalandan da olsa seni seviyorum demek çok zor."
Devam etti. "Bağırıp yaşadığı şeyleri anlattıkça aslında zaten yaşadığım, yaptığım, hissettiğim tek şeyin onlara karşı sevgi olduğunu fark ettim. Bir anda o kadar yüklenmek beni de çok zorladı ama şimdi... İyiyim."
"İyisin."
"İyi olduğumu görebiliyorsun."
"Hep görüyordum ama," dedi Hyunjin, güldü. "Sanki ilk defa bu kadar netsin bana."
"Her şeyi olmasa da çoğu duyguyu öğrendiğim için kendimi daha net ifade edebiliyorum ya da hareketlerimi çekinmeden yapabiliyorum, sanırım bundan."
Hyunjin başını sallayıp onu onaylamış, yanaklarını sevmeye devam ederken dizinde oturduğu, bu kadar rahat konuşup, tepki verebildiği Minho'ya bakıp iç çekmişti.
Gözlerini kapatıp yavaşça dudaklarına uzandı, dudaklarının birleşmesiyle beraber birkaç saniye duraksadı. Belindeki elin sıkılaştığını hissediyordu, Minho'nun dudaklarının üstünde sadece dinlenirken kendine de kabul ettirmeye çalışıyordu bir şeyleri aştıklarını.
Ardından yavaşça alt dudağını esir almış, uzun, derin bir öpücük verip geri çekilmişti.
"Artık o kadar sık çalışmayacaksın değil mi?" dediğinde Minho kafasını salladı. "Bu sabah," deyip onayladı. "Elimdeki tüm projeleri bitirdim, kafa dinlemek istiyorum. Sana vakit ayırmak istiyorum, seninle ve kardeşlerimle olmak istiyorum."