Merhaba...
Final bölümümüz geldi çattı sonunda. Bu bölümü yazmak bile bu kadar zor olmamalı, umarım okumanız benim yazdığım kadar güç olmaz.
Vaktinizi alacağım, peşinen özür dilerim.
Bu hikayeyi paylaştığımda yanımda olan on kişiye, şu an yanımda olmanızı sağlayan herkese, bu hikayeyi benimseyen, canı sıkıldıkça dönüp okuyan, geceli gündüzlü bana fotoğraf atan, link atan, düşünen, tahminler yürüten, benimle birlikte attığım her adımda yanımda hevesle yürüyen sizlere çok, çok teşekkür ederim. Ağlamak istemiyorum ama şuraya bir yere not düşeyim, sebepsizce ağlıyorum. Bambaşka bir his çünkü, okunmak, değer görmek, düşünülmek bambaşka bir şey. Ben yalnızlığıma son versin diye kitap yazarken, o kadar güzel insanlar tanıdım ki. Çok çok teşekkür ederim, varlığınız benim için bu dünyada üzerinde en kıymetli hadise.
Final erken diyenlere, biliyorsunuz ben aylardır erteliyorum bu finali. Kısa hikaye tarzında olsun istediğimden ilk bölümler o kadar hızlı ilerledi, sonra yavaşladık isteğiniz üzerine. Buraya kadar uzattık ve artık bir sonun başında, beraberiz.
Sizden hiçbir zaman aşırı isteklerim olmadı fakat, bu bölüm gerçekten de oy rekoru ve yorum rekoru kırar mıyız? Oy vermeyen arkadaşlarım, ne olursunuz bu bölümlük bana kendinizi gösterin. Yorum yapmayan arkadaşlarım, sizlerden bol bol yorum bekliyorum.
Herkes yerini aldıysa, benim peçetelerim hazır; başlayabiliriz.
Sizinleyim. Sizinle beraber okuyorum. Siz gülüyorsanız gülüyor, ağlıyorsanız ağlıyorum. Ben sizlerle gönülden bağlıyım, unutmayın.
Keyifle okuyun!
🍂
Hayattan aldığım tat, şüphesiz ailem sayesindeydi.
Yarını düşünmeyen bir kadındım, deli dolu, gezmeyi seven, bazen çılgınlıklar yapan, motor tutkusu olan, İstanbul aşığı, genç bir kadındım.
Sonra bir gün, bir adam ile çarpıştım. Hayatıma yıldırım gibi düştü, şimşekler çaktı, her yer alabora oldu ama o; yıkılmadan ayakta kaldı. Ellerimden tuttu, beni de çekti kendi yanına, yamacına. Fırtınalar koparken onun göğsünde saklandım, soluklandım.
Fırtınadan sonra çıkan gökkuşağını bilirsiniz, şahane bir görünüm sunar. Rengarenk, insanın kalbine dokunur renkleri. Alparslan'ın yeşile çalan ela gözlerine ne zaman baksam, gökkuşağına bakıyor gibi olurum sırf bu yüzden.
Fırtına çıkabilir, çıksın. Ben sana sıkı sıkı sarılırım. Olur ya, rüzgarın şiddetinden savrulurum senden uzağa, olsun bir tanem. Sorun değil, hiç sorun değil. Sen beni tutarsın, sen beni saklarsın göğsüne, ben başımı göğsüne gömerim.
Hayat bu ya sevgilim, bir gün işler istediğimiz gibi gitmez. Gitmesin. Biz başarırız. Biz seninle olduktan sonra her şeyi başarırız.
Çarpıştığım adama âşık oldum. Evlendim. Bir oğlumuz oldu, bir kızımız. Üçüncüye hamileyim. Bir de, kalbimden kopan bir kızım var. Alparslan Çakır, ailem.
Kek hamurunu çırparken çatık kaşlarıyla bizi izleyen Merih Aslan ile gülmemi tutamadım.
"Oğlum niye bakıyorsun öyle sinirli sinirli?" dedim. Gözleri kardeşinin üzerinde hınçla dolaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
General Fiction"Bütün çatılar tepemize yıkılabilir, hiç sorun değil. Sen; kendi başına benim dayalı döşeli evimsin."