27. Bölüm

27.9K 1.7K 196
                                    

Mart demiştim lakin çok güzel okuyucular katıldı aramıza, kitabımı üşenmeden sahiplenen takipçisi bol hesaplarda paylaşan, benimseyen, okunması için çabalayan o yol arkadaşımıza çok çok teşekkür ediyorum. Bölüm naçizane senindir.

Keyifle okuyun.

🍂

Hastaneye ulaştığımda Yusuf enişte karşıladı beni.

"Enişte babam?" dedim telaşla. Yol boyunca dua etmiştim bir şey olmaması için. "Babam nasıl Alparslan nerede?"

"Gel kızım gel sakin ol," dedi eliyle yürümemiz gereken tarafı işaret ederek. "Babam iyi, korkma bu kadar ya, ağlama dur. Emine'nin kendisi telaş yaptığı yetmezmiş gibi seni de telaşlandırmış. Herkes iyi merak etme, babam dinleniyor sadece."

"Alparslan nasıl enişte?" dedim ona saatlerdir ulaşamadığım için korku ve telaşlıydı sesim. Ne olmuştu da böyle olmuştu hiç bilmiyordum. Sabah Emine bir şeyler yazmıştı öyle söylemişti Alparslan ama ne olmuştu da doktordan eve dönmek yerine ailesinin yanına gitmişti işte burası soru işaretleriyle dolu bir bilmeceydi.

"O da iyi," dedi ama iyimser mi yaklaşıyordu gerçeği mi söylüyordu karar veremedim. "Gel, üst kata çıkacağız," dedi beni merdivenlere yönlendirerek. Hızlı hızlı çıktım merdivenleri. Enişte eliyle sol koridoru işaret edince dayanamadım hızlı adımlarla yürüdüm. Bir odanın önündeki sandalyede başı öne eğik oturan Alparslan'ı görünce elim ayağım boşaldı birden.

"Alparslan," dedim daha yanına gitmeden. Sesimi duyunca başını kaldırıp bana baktı, öyle bir bakışı vardı ki kendini suçladığını hemen anladım.

"Ahsen babam," dedi suçluluk hissiyle. "Çok kötüydü Ahsen," dediğinde onu kendime çekip sarıldım.

"Şişt," diye fısıldadım kulağına. "Dağılma Alparslan, şimdi değil şu an değil... Herkesin sana ihtiyacı varken değil. Haydi, toparla kendini. Sen bekle ben babamı göreyim bi-"

"Annem yanında," dedi hemen. "Doktor çok yorulmasın dedi. Annem yanında şimdi."

"Emine nerede?" dedim etrafta göremediğim için. Hâlâ sarılmaya devam ediyorduk ve benden kopmak istemediğini bildiğimden geriye çekilmedim hiç.

"Tansiyonu düştü," dedi onu da kendine dert ettiğinden. "Yan odada uyuyor şimdi."

Nasıl olmuştu da böyle olmuştu her şey bilmemek beni fazlasıyla rahatız ettiğinden geriye çekildim ve Alparslan'ı dışarıya çıkmak için yönlendirdim.

Bahçeye çıktığımızda ikimize de sıcak kahve almıştım. O kendine gelsin istiyordum ve normalleştirmeye çalışıyordum aslında her şeyi.

Kahvesinden içti, kendine sigara yaktı sigarasını da içti. Konuşmadan hem kahvesini bitirdi hem sigarasını. Kendini suçladığı için konuşmak istemiyordu sanırım ama ben onun suçlu olmadığını hissediyordum. Bunu ise en derinlerimde hissetmekten öte biliyordum.

"Anlat bana," dedim elini ellerimin arasına alıp ince ince severken.

"Ben sana geliyordum Ahsen," dedi yorulmuş tükenmiş bitap sesiyle. "Yemin ederim ben sana geliyordum." Kırışan gömleğinin yakalarını çekiştirdi nefes alamazmış gibi. "Annem aradı, çağırdı. Gitmek istemedim, hissettim sanki bilmiyorum, gitmeyi hiç istemedim ama babamda karışınca işin içine. Gittim." En büyük hatayı burda yaptım der gibi verdi nefesini. "Tartıştık işte, aynı şeyler... Biliyorsun artık sende her şeyi. Bu defa gerçekten bir çizgi çekmek istedim, karışmasın müdahale etmesin bizi yönlendirmeye çalışmasın diye sert konuştum. Babam kızdı, büyütüyorsun her şeyi dedi. Ben neyi büyüttüm Ahsen? Ben neyi, ne zaman büyüttüm? Evlen dedi diye ben evlenmedim mi? Yakmadım mı kendimle beraber Nilay'ın canını, almadım mı onun ahını? Evlendiğimde, çocuğum olduğunda, boşandığımda... Her şeyde suçlu ilan edildim ben. Hepsine sustum Ahsen ben herkese her şeye sustum. Yine evlen evlen diye benim başımın etini yemedi mi? Ben yine, sırf o istedi diye evlenmeyi kabul etmedim mi? Ben seni kendime mahkûm etmedim mi? Yetsin istiyorum artık ya, yetsin bitsin bu dayatmaları. Hâlâ neler diyordu bir bilsen... Sen istiyormuşsun çocuğu ama ben istemiyormuşum gibi bir tavır sergiledi. İşin garibi gerçekten evli olsak inanacağım sözlerine. Sonrasında kavga kıyamet işte. Annemle babamla girdik birbirimize. Benim hatam aslında. Yaşlı başlı insanlar, o kadar üstelememem gerekiyordu belki ama bende de sabır buraya kadarmış herhalde, madem inceldi ipler, kopsun istedim. Ben evden çıkamadan yığılmış babam yere. Annemin ablamın bakışlarını görmeliydin. Sen yaptın der gibi baktı ikiside. Ben sadece..."

SARMAŞIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin