Herkese Merhaba, bu hikayemi de okuyup bana destek olan herkese çok teşekkür ederim. Bu henüz ilk bölüm yolun başındayız daha ama umarım hikayemi sever ve bu yolda benimle yürürsünüz...
Özellikle satır aralarına yorum yaparak ve oy vererek destek olmayı unutmayın...
İnstagram ve Tiktok hesaplarında "birbulutkalemi" kullanıcı adı ile aratırsanız hikayelerimden kesit ve fotoğraflara bakabilirsiniz.
Nefes nefese kalmış bir şekilde koşuyordum... Titreyen bacaklarım, tıkanan nefesim, koşmaktan şişmiş ciğerlerim nefes alamaz hale gelmişti. Bedenim artık durmam için bana yalvarsa da koşmaya devam ediyordum.
Yardım bulmam lazım! Birisi bana yardım etmeli artık. Önümdeki dala basmamla dalın ayaklarımın altından kayması ve yere dizlerimin üzerine düşmem bir oldu. Ellerim ve diz kapaklarım parçalanmış olsa da kalkmaya çalıştım. Kalkmaya çalışırken üzerimdeki elbisenin eteği karanlıktan göremediğim bir yere takılmış olacak ki bir yırtılma sesi geldi. Pes etmedim ama kalktım ve koşmaya devam ettim.
Evimin şehirden bu kadar uzakta olması daha önce hiç problem olmamıştı. Çevreden duyduğum sesler beni korkutsa da asıl korkum evde cansız bedeniyle beni bekliyor. Yardım! Evet yardım lazım bana!
Ağrıyan dizlerime rağmen durmadan koştum. Gözlerimden akan yaşlar boynuma doğru yol aldığı için esen rüzgarla titresem de koştuğum için soğuğu hissetmiyorum. Gözyaşlarımdan bulanıklaşan görüşüm beni ikinci kez hezimete uğrattı ve ben yine düştüm.
"Allah kahretsin!" kendimi daha fazla tutamadım ve bağırarak ağlamaya başladım... "Neden? Neden ben? Ben ne yaptım da bunlar başıma geldi?" ağladım, ellerimi yerlere vurarak ağladım. Ağlamam artsa da umursamadım canımın yanmasını, bir kez daha kalktım ayağa, düştüğüm için yönümü şaşırmıştım. Kendi çevremde dönüp nereden geldiğimi anlamaya çalıştım, kolumla gözlerimi silip derin bir nefes alıp tekrar baktım. Bir saat önce kesilen yağmur ilk defa şansım oldu ve yerde ayak izlerimi gördüm, artık ne taraftan geldiğimi biliyorum.
Biraz daha koşmamla çevremde tek tük evler görülmeye başladı, avazım çıktığı kadar bağırdım. "Yardım edin! Kimse yok mu?" koşmaya devam ettim "Beni duyan var mı? Birisi yardım etsin!" sesime birkaç kişi cama çıksa da kimse bana yardım etmedi.
Önüme ilk çıkan kapıyı yumruklamaya başladım, "Lütfen yardım edin!" açılmayan kapıyla yönümü başka eve çevirdim, ben giderken açık olan camların kapandığını gördüm. Nasıl insanlar bunlar böyle, neden kimse yardım etmiyor bana? Çok mu günahkâr biriyim ben.
Buradan bir sonuç alamayacağımı anlayıp tekrar yola koyuldum, koşmaktan titreyen dizlerime yavaşladığım için üşüyen bedenim de eşlik etmeye başladı. Dışarıda olduğum için korktuğumdan kasılan bedenim havanında iyice soğumasıyla daha da kilitlendi sanki. Bedenim bu kadar katıyken nasıl hala ayakta durup koşabiliyorum bilmiyorum.
Karşıdan gelen bir kadın gördüm, koşa koşa yanına gittim ellerimi eline atıp tuttum, "Lütfen yardım edin bana! Yalvarırım size yardım edin!" dedim. Daha fazla dayanamayan vücudum yerle buluştu dizlerimin üzerinde ağlayarak karşımdaki kadından yardım istedim.
"Deli midir nedir! Git işine bak kızım, yolumdan etme beni hayde!" dedi ve elini tuttuğum ellerimi savurdu. Zaten güçsüz olan bedenim bu hamlesiyle tamamen düştü. Yağmurdan çamurlaşan toprak yol üzerimdeki elbisenin rengini beyazdan kahverengine dönüştürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA AŞKINI VER
General FictionBir yanda on beş yaşında ailesi tarafından zorla evlendirilip yıllarca bir odada hapsedilen kız ve doğduğu toprakları sevse de törelerini sevmeyen bir adam... Evlendiği adam tarafından tam sekiz sene evin içindeki bir odaya hapsedilen kız, bir gün k...