Bayram Özel

440 37 0
                                    

Tüm okuyucularıma huzurlu, mutlu ve hayırlı bayramlar dilerim. 

Bayramınız mübarek olsun... 



"Ferzan, Ferzan! Kalksana hadi ya! Bak geç kalacaksın, hadi bayram namazına gideceksiniz. Kime diyorum ben Ferzan!" Bunu sen istedin o zaman, madem düzgünce çağırınca kalkmıyorsun ben de farklı yöntemlerle kaldırırım seni.

Arkamı dönüp yatağın yanındaki komodinin üzerinde her zaman bulundurduğum suyu elime alıp, "Bak son kez sesleniyorum kalkıyor musun?" diye sorsam da cevapsız kaldım. Kendim de ıslanmamak için biraz geri çekilip bardaktaki suyun yarısını yüzüne döktüm.

"Lan! Ne oluyor!" diye yataktan sıçrayarak kalktı. Gülüşlerimi içimde tutmayı başarsam da dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım.

"Sedef! İnsan böyle mi uyandırılır be!" sitemle konuşması içimde tuttuğum kahkahamın dışarı taşmasına sebep oldu. "Ne yapayım tam on beş dakikadır seni uyandırmaya çalışıyorum ama bir türlü kalkmadın, kalkmayı bırak sesimi bile duymadın. Sana dün dedim erken yat sabah kalkamayacaksın sonra diye. Ben de mecburen su dökerek uyandırmak zorunda kaldım."

"Sen hala gülüyor musun bir de! Gel bakalım komik miymiş?" demesinin üzerinden saniyeler geçmeden beni kolumdan tutarak ıslak yorganın üzerine çekti, yandaki bardağa bu sefer o uzanıp aldı ve çırpınmalarıma aldırmadan başımdan aşağı boşalttı.

"Ferzan ya ama o kadar hazırlanmıştım ben! Şimdi ne giyeceğim!"

"Bir şey olmaz, ne giysen yakışır zaten sana." Çırpınmayı bırakıp sudan dolayı kapattığım gözlerimi açtım, farkında olmadan birbirine yapışan bedenlerimiz arasında rüzgâr esecek kadar bile mesafe yoktu. Gülmekten derince alıp verdiğimiz soluklar birbirine karışıp bize tekrar nefes oluyorken birden yoğunlaşan bu ortam ikimizin de alışık olduğu bir durum değil.

"Şey vakit geçiyor, bayram namazı için sizi bekliyor Ciwan babam." Dedim kızardığına emin olduğum yüzümü biraz da saklamak ister gibi geri çekmeye çalışarak.

İzin vermedi, kolları hala sıkıca belime sarılı, gözleri birkaç ton kararmışken öylece yüzümü izledi. Tek bir tepki olmadan gözlerini gözlerimden ayırmadan baktı yalnızca.

"Ferzan, babam diyorum sizi bekliyor hadi."

Sonunda kollarını gevşetince çıkabildim arasından, "Tamam, abdest alıp iniyorum." dedi ve ağır adımlarla odamızın içindeki banyoya doğru gitti. Ben de ıslattığı kıyafetlerimi yenileriyle değiştirdim.

Islanan yorganı da kuruması için katımızın arkasında kalan küçük balkona çıkardım. O arada Ferzan da abdestini alıp çıkmış giyinmek için kıyafet arıyordu ama bunu tek gözü açık diğeri kapalıyken yapması biraz zorluyor gibi onu.

"Ferzan ne yapıyorsun hadi babam ağaç oldu seni beklemekten!"

"Ne yapayım Sedef açılmadı hala uykum, dün bütün gece işlerle uğraştım bugün rahat edebilmek için, gelen giden bitmez şimdi."

"Geç otur sen, ben ayarlayayım giyeceklerini. Sana kalsa dolap başında uyuyacaksın."

Onun tarafını açıp siyah kumaş bir pantolon çıkarıp üzerine gömlek bakarken aklıma gelen şeyle kahkaha attım.

"Ne oldu neye güldün yine?" diye merakla sordu Ferzan.

"Önemli değil aklıma bir şey geldi de." Dedim gülmeye devam ederken.

"Söyle bende güleyim ne gelmiş bakalım benim küçük karımın aklına!"

"Ferzan, ya namaz kılarken uyuya kalırsan, ne kadar komik olur düşünsene herkes kılamaya devam ederken sen Secde 'de uyuya kaldığın için kalkmıyorsun." Cümlem biter bitmez bu sefer daha da yüksek bir kahkaha attım.

BANA AŞKINI VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin