Bölüm 13 - İçimizdeki Korkular

335 43 3
                                    

Asmin'den

"Sedef!"

Ferzan'ın acı çeker gibi haykırışını duyunca bende adımlarımı hızlandırıp kilere geçtim. Gördüğüm şeyi ise hayatım boyunca unutamayacağıma eminim. Sedef kilerin ortasında, kan gölünün içinde Ferzan'ın kucağında öylece yatıyordu...

"Sedef! Sedef uyan ne olur!"

Ferzan'ın kucağındaki Sedef'i göğsüne saklayıp acı içinde uyanması için yalvarması benim daha da telaşlanmamı sağladı. Şu hayatta onlardan başka kimim kaldı ki benim, yüreğim acıyla sıkıştı. Ben artık hayatımdaki insanların zarar görmesine ya da onları kaybetmeye dayanamam.

"Yengem! Yengem kalk olmaz böyle hastaneye gidelim! Hadi kalk!"

Ferzan hala boşluğa bakıp sıkıca sarıldığı Sedef için ağlamakla meşgulken sözlerimi duyunca kafasını kaldırıp bana baktı, "Hadi yengem böyle durmakla olmaz, hemen gitmemiz lazım daha fazla vakit kaybetmeyelim ne kadardır bu halde bilmiyoruz." Dedim ikna etmek için ve işe de yaradı.

O dikkatlice Sedef'i kucağına alırken ben ön bahçeye gitmek için koştum. Birisinin arabayı hazırlaması gerekiyor Ferzan bu halde kullanamaz.

"Kadir! Arabayı hazırla hemen!"

Sesimle konak inlese de umursamadım, "Berfe ardımızdan Sedef için bir çanta hazırlayıp gönder. Ha bir de kimliği lazım olur çantasına bak onu da gönder." Sesimle dışarı çıkan Berfe'ye şimdilik aklıma gelen şeyleri söylesem de önce gidip Sedef'in durumuna baktırmak lazım ona göre bir şey lazım olursa halledilir elbette.

Ben gerekli şeyleri söylerken Ferzan çoktan Sedef'le birlikte arabaya binmişti bile, ben de hızlıca gidip ön tarafa oturdum. Şimdi onun aklı başında değil, sadece Sedef'e uyanması için seslenmekten başka bir şey yapmıyor resmen kendisini kaybetti. Oysa ki o koskoca Ferzan Ağa, her durumda soğukkanlı olmasıyla tanınırdı. Aşk işte adamı ne hallere düşürüyor.

"Kadir bas şu gaza!" öyle bir bağırdı ki oturduğumuz yerde sıçradık, gözüm ibreye kayınca yeterince hızlı gittiğimizi fark ettim. Böyle yaparak Kadir'i de panikletip daha kötü şeylere sebep olabilir, kafasını dağıtmam lazım.

"Yengem başına bir şey bastırmak lazım, kanamasını durdursak daha iyi olur sanki. Arkanda Avbin'in şalı duruyor onu al istersen." Dedim hem dikkatin dağıtmak hem de bir şeyler yapmak için. Sakin kalmaya çalışsam da endişeden ne yapacağımı pek de bilmiyorum aslında sadece birimizin sakin kalması gerektiği için tüm endişemi içime gömmeye çalışıyorum.

"Evet, evet iyi düşündün, tamam ben şalı tutayım."

Kendi kendine baygın Sedef'le konuşup, sürekli yüzünü okşarken bir yandan da hala kanayan yarasına şalı bastırıyordu. Kısa bir süre sonra nihayet acil tabelasını görmemizle derin bir nefes aldım.

"Ferzan hazırlan geldik sayılır!"

Beni duydu mu bilmiyorum çünkü hiç değişiklik olmadı halinde. Duran arabadan inip arka kapıyı açarken bir yandan da kapının önünde bekleyenlere, "Yardım edin! Kendisinde değil sedye lazım!" diye bağırmayı da ihmal etmedim.

Sesime gelen doktor önlüklü adam arabaya koşunca kenara çekilip ona yer açtım. "Düşmüş sanırım emin değiliz yerde bu halde bulduk, başı çok kanıyor!" yardımcı olabilmek adına telaşla birbiri ardına sıraladım cümleleri.

Arabanın diğer tarafına başının olduğu kısma geçip kapıyı açtı. Doktorun Ferzan'ın bedeninden işini yapamadığını görünce, "Ferzan çekil doktor baksın!" diye bağırmamla irkilen Ferzan sıçrayıp önce bana sonra arkama baktı, hastanede olduğunu görünce hareketlendi ama dediğimi algılayamadı sanırım, "Doktor o tarafta, bakması lazım yer aç ona!" Dedim tekrar.

BANA AŞKINI VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin