Asmin'den
Bir elimdeki karta bir de dizlerimin üzerinde duran telefona bakıyordum. Sadece sesini hatırladığım o adama belki de çok şey borçluyum, o olmasa şimdi bir yol kenarında belki de cansız bedenimi bulacaklardı.
Kartın üzerindeki numarayı girdim, "Yardımınız için teşekkür ederim. Sayenizde şu an daha iyiyim. Size borçlandım, karşılığında yapabileceğim varsa lütfen söyleyin. Tekrar teşekkür ederim Demir Bey." Düşünmeden gönderdim mesajı.
Eğer bu topraklarda yaşıyorsanız bu bile çok tehlikeli bir hareket olabilir. Buranın insanları iyidir güzeldir de bazen çok can yakıcı olabiliyor. Sizin iyi niyetinizi çok yanlış anlayabiliyorlar ama bana bu kadar yardımcı olan birisine de başka ne diyebilirim bilmiyorum.
Kartı çantama koyup serumun bitmesini beklerken tekrar uzandım yatağa. Hayat ne kadar da garip, bundan birkaç ay önce bu hastanede yanımda bana âşık olduğunu söyleyen benim de zamanla onu sevdiğimi sandığım adamla bir bebeğimiz olsun diye uğraşırken, şimdi onun izlerini silmek için gittiğim kuaförde bayıldığımdan bir yabancı getirdi beni aynı hastaneye. Bu kaderin bir cilvesi mi yoksa bak da feyz al dün kim vardı bugün kim demek mi bilmiyorum.
Kendi kendime düşünürken bir şey daha fark ettim. Sevdiğimi sandığım dedim, çünkü aksi olsaydı hazmedemediğim şey üzerime kuma getirmesi değil onu paylaşma düşüncesi olurdu. Sırf babam birkaç parça daha tarla uğruna beni ona mahkûm edince ondan gördüğüm şefkate ve aşka karşılık vermek için mi sevdiğimi düşündüm acaba?
Birden açılan kapıyla yattığım yerde sıçradım, "Abla! İyi misin?" telaşla içeri girip soluğu yanımda alan Sedef'in elimi tutup sorduğu soruyu gülümseyerek yanıtladım.
"İyiyim canım, telaşlanma sadece tansiyonum düşmüş."
"Emin misin abla, bak başka bir şey yok değil mi?"
"Eminim, hatta her ihtimale karşı kan testi falan da yaptılar. Hem bir şeyim olsa hiç çıkmama izin verir mi doktor?"
"Nereden bileyim abla! Hastanedeyim dediğin zaman nasıl korktum anlatamam. Aklım yerinde mi ki benim endişeden ne yapacağımı şaşırdım!"
Gözüm bu sefer kapıdan yüzünde gülümsemeyle karısını izleyen Ferzan'a takıldı. Umarım abine benzemezsin, karını hep mutlu edip ona her zaman bugün ki gibi bakarsın. Sizin için tek dileğim bu, umarım bir ömür boyu mutlu olursunuz.
"Asmin gerçekten iyisin değil mi, yapabileceğim bir şey var mı? İstersen başka bir doktora daha baktıralım?"
"İyiyim Ferzan teşekkür ederim, bir şeyim yok sadece yemek yemeden çıktığım için tansiyonum düşmüş."
"Ah be kızım neden yemeden çıkarsın ki! Bir daha sakın yapma bak, tamam abimle ayrılmış olabilirsiniz ama ben bana yaptıklarını yok sayamam. Sen hem bana hem de karıma abla oldun. Nereye gidersen git ben senin küçük kardeşin olmaya devam edeceğim buna kimse engel olamaz, yalnız sen istemezsen beni görmezsin ama ben yine de senin ardından dururum şimdiden anlaşalım tamam mı?"
İşte bunları duymak aldığım ilaçlardan çok daha iyi geldi, insanın böylesine sevildiğini bilmesi mucize gibi geliyor hele de benim gibi olan insanların.
"Sağ ol Ferzan siz olmasanız ne yapardım bilmiyorum, iyi ki varsınız ikiniz de ben de sizi görmeyi, vakit geçirmeyi çok isterim ama biliyorsun birkaç ay sonra Mardin'e gideceğim."
"Asmin sırası değil biliyorum ama bunu burada kimse yokken konuşmak daha iyi olur. İstersen burada kalmaya devam edersin ben sana bir ev ayarlarım sonrasında ne yapmak istersen arkanda dururum biliyorsun, sadece istemen yeterli. Ağaların ne dediği önemli değil sen ne istiyorsan ben arkanda dururum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA AŞKINI VER
Algemene fictieBir yanda on beş yaşında ailesi tarafından zorla evlendirilip yıllarca bir odada hapsedilen kız ve doğduğu toprakları sevse de törelerini sevmeyen bir adam... Evlendiği adam tarafından tam sekiz sene evin içindeki bir odaya hapsedilen kız, bir gün k...