Sabah Jongyonun mızmızlanmalarıyla uyanmışlardı. "Yunki hani kıreşe gidecektik gidelim." Yoongi uyanıp konuşmadan lavaboya girmişti. Çıkıp üzerine bir şeyler giyip Hoseoku uyandırmıştılar. Kahvaltıya inip bir şeyler yedikten sonra Yoongi işe, Jongyon kıreşe Hoseok ta üniversiteye gitmişti.
Hoseok 2. günü daha güzel geçmişti. Tenefüslerde Jimin ve Taehyungla gezip bir sürü sohbet etmiştiler. Dersi de güzel geçmişti. Sınıf arkadaşları Yoonginin kim olduğunu sorunca Hoseok babasının eski arkadaşı olduğunu şimdide onlara onun baktığını söylemişti.
Biraz şaşırsalar da çok bir şey dememiştiler. Hocaları onun biraz daha çalışırsa eskisi gibi olacağını söylemiştiler. Hoseok üniversiteden çıkınca kapıda yine Yoongini görmüştü. Derin nefes alıp yanına gitti. Arabaya binip gittiler.
"Jongyonu kıreşe götürdün mü?" Yoongi kafasını salladı. "Nasıl geçti?" Yoongi arabayı sürerken "Güzel geçti. Öğlen 4te alıcakmışız Jongyonu." Hoseok gülerek kafasını salladı.
"Senin üniversiten nasıl geçti?" Hoseok heyacanla konuşmaya başladı. "Çok güzel geçti hocalar güzel hazırlandığımı söylediler. Sınıf arkadaşlarıma da babamın arkadaşı olduğunu bize baktığını falan söyledim. Tüm tenefüslerde de Jimin ve Taehyungla sohbet ettik. Çok eğlendik hatta biliyor musun Taehyungla Jungkook sevgili olmuşlar o yüzden Taehyung çok mutluydu."
Hızlı hızlı konuşmasıyla Yoongi gülmüştü. Arabayı durdurup Yoongi kapıyı açmadan önce elini Hoseokun bacağına koyup sıktı. "Güzel ama yinede her kesle arana mesafe koy tamam mı?" Hoseok pek takmasa da kafasını salladı.
"Şey nereye geldik?" Hoseokun sorursuyla Yoongi arabadan inmiş Hoseoku da çıkarmıştı. "Aç olduğunu düşündüm ve restorana geldik." Hoseok kafasını salladı. Bir kez daha geldikleri restorandı burası. İçeri girince garson onları ayrı bir odaya almıştı. Yemekleri sipariş ettikten sonra adam kapıyı kapatıp çıkmıştı.
Hoseok bakışlarını kaçırıp boğazını temizledi. "Ee sizin aranız nasıl? Leyounla yani?" Yoongi onun aksine gözlerinin içine bakıyordu. "İyi güzel yani pek bir deyişiklik yok." Hoseok anlamış gibi kafasını salladı. Bir süre sessizlikten sonra "Ona aşık mısın?" Yoongi kıkırdamıştı.
"Sence?" Hoseok omuz silkmişti. "Bilsem sormazdım yani." Yoongi gülüp kafasını salladı. "O zaman kendin bulursun." Hoseokun dudaklaırı büzülürken "Söylesen ne olur sanki."
"İster miydin? Ona gerçekten aşık olmamı." Hoseok kafasını eğdi. "Bilmem senin kararın yani.." Kısık sesle konuşmasıyla Yoongi bıyık altından gülüp kafasını salladı. "Evet haklısın benim kararım."
"Ama bence- yani benim gözümden sevmiyormuş gibi gözüküyorsun- a-ama yani seviyor da ola bilirsin.." Yoongi dudaklarını birbirine bastrıp kafasını sallamıştı. "Evet ola bilir." Hoseok kafasını kaldırdı. "Doğru buldum mu?"
Yoongi yavaşça onaylamıştı onu. "Biliyor musun Leyounla sadece acıdığım için çıkıyorum." Hoseokun yüzü düşmüştü. Doğrusu kıza üzülmüştü. Yemekler gelince konuşmayı kesip yemek yemiştiler. Sonra çıkıp eve gitmiştiler.
Odaya gelince Yoongi takım elbisesini çıkarıp rahat sportif şeyler giymişti. "Ne zaman Jongyonu almaya gidicez?" Hoseokun sourusyla Yoongi üzerine gitmiş ellerini kenarlarına koyup yüzüne yaklaşmıştı. "Acele etme biraz yalnız kalalım."
Hoseok gülüp "O benim çocuğum konuşma böyle." Yoongi de sırıtarak yüzüne yaklaşıp "Öyle ama ne zaman yakınlaşsak basıyor." Hoseok gülüp elini omuzuna koydu. Yoongi onun ellerini kendi boynuna sardı. Üzerine çıkıp dudaklarını birleştirdi. Dizini erkekliğine bastırırken Hoseok inlemişti.
Yoongi dudaklarını yerken ayrılıp çenesini öperek boynuna sokulup emmeye başladı. "Immh Yoongi." Bilerek ismiyle inlemesi hoşuna gidiyordu.
Hoseok boynundaki ellerini sıklaştırıp kendine çekip daha da yapıştırdı. Yoongi resmen üzerine düşünce Hoseok nefes almakta zorlanıyordu. Yoongi tekrar dudaklarını birleştirip iştahla öpüyordu.
Hoseoktan ayrılınca Hoseok fazla anlamlı gözlerle ona bakıyordu. Uzun bakışmalarında Hoseok kıkırdayıp Yoongiyi üzerinden itmişti.
"Kalk artık nefes alamıyıcam yoksa." Yoongi son kez burnunu öpüp kalkmıştı. Telefonundan saate bakıp "Ben Jongyonu almaya gidiyorum o zaman." Hoseok kafasını salladı. Yoongi çıkacakken Hoseok boynundan tutup yanağını öptü. Yoongi sırıtarak ona bakıp belinden tutup kendine çekip boynunu öptü.
"Eve gelince görürsün sen." Hoseok utanarak kafasını eğdi. Yoongi sırıtarak odadan çıkıp aşağı inip evdende çıkıp arabaya binmişti. Kıreşe gitmişti. Jongyonun öğretmenleriyle görüşüp Jongyonu alıp çıkmıştı. Arabada "Nasıldı kıreşin?" Jongyon heyecanla "Çok güzeldi Yunki. Çocuklarda çok tatlıydılar."
"Ama bir tanesini hiç sevmedim." Yoonginin kaşları çatıldı "Kimmiş o ne yaptı sana?" Jongyon yanaklarını şişirip "Hiç bir şey yapmadı ama arkadaşlarımı sinirlendiriyordu." Yoongi kafasını sallayıp Jongyona döndü. "Sana bir şey yaparlarsa, öğretmenler çocuklar falan bir şey derse ve ya vurursa mutlaka bana söyle tamam mı?"
"Teşekkür ederim Yunki ama ben de onları dövebilirim." Yoongi kıkırdaıp önüne döndü. "Sen de benimle spora başla bence." Jongyon heyecanla kafasını sallamıştı. Eve vardıklarında Jongyon Yoonginin boynuna çıkıp odaya gitmiştiler.
Odaya girdiklerinde Hoseok ders çalışıyordu. Yoongi sessizce Jongyonu indirmişti. Jongyon koşarak gidip Hoseoka sarılınca Hoseok irkilmişti. Afallasa da hemen karşılık verip kucağına çıkarmıştı. Yanağını öpüp "Nasılmış benim küçüyüm?" Jongyon heyecanla konuşurken Yoongi onlara bakıyordu.
"Nasıldı kreşin?" Jongyon Hoseokun kucağından inip "Çok güzeldi baba çocukları çok sevdim." Hoseok ta gülerek Jongyonun yanağını öpüp "Aferin git ellerini yıka baban da ders yapıyor." Jongyon kafasını sallayıp gitmişti.
Hoseok dersine devam ederken Yoongi yanındaki sandalyeye oturmuştu. "Zor mu? Zorsa sana hoca tutalım ha?" Hoseok biraz dşünüp "Şey yok ya gerek yok." Yoongi kafasını sallamış biraz Hoseoku izleyip ayaklanmıştı.
Yoongi Hoseokun boynunu öpmüş ve odadan çıkmıştı. Hoseok kendince gülerek dudaklarını yalamış ve dersine devam etmişti.
Devam edecek...umarım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sei più bella delle rose - YOONSEOK
Teen FictionHikaye de kötü şeyler de vardır rahatsız olucaksanız en baştan okumayın!!! Hoseok annesinin amelyat parası için Yoonginin evinde çalışıp onun kurallarına uyuyordu. Ne kadar zor olsa da...