십일 -11-

518 42 38
                                    

Sabah olmuştu ve Hoseok ne ara uyuduğunu bile bilmiyordu. Hiç hali yoktu bu yüzden tekrar uyudu. Telefonun sesine uyanmıştı. Arayan Jimindi.

"Alo? Hoseok nasılsın?" Hoseok uykulu sesiyle boş bakışlar atıyordu etrafa "İyiyim Jimin sen?" Jiminden gülme sesi geldi "Ben de iyiyim. Şey diyecektim bu gün buluşalım mı?"

"Kim kim?"

"Sen ve ben."

"Sadece ikimiz mi?"

"Evet diğerlerinin işi varmış."

"Eee peki o zaman nerede buluşucaz?"

"Sinemaya gidelim diyorum."

"Olur. Saat kaçta?"

"Bir buçuk uygun mu sana?"

"Pekii. Görüşürüz Jimin."

"Görüşürüz hayatım."

Hoseok gülüp telefonu kapattı. Hızla ayağa kalkıp hazırlandı. Tabiki de Yoongiye bir şey demeyecekti. Makyaj yapıp siyah kot pantolon ve beyaz salaş gömlek giymişti.

Ama esas konu nasıl gideceğiydi. Aslında korumalar aptaldı. Onları kandıra bilirdi. Buluşmalarına yarım saat kalmıştı.

Bir AVM ye gitmeliydi. Aklına gelen şeyle hızla odasından çıkıp çıkış kapısına geldi. Bahçeden çıkacakken korumalar durdurdu onu.

"Nereye? Bay Min Hoseokun hiç bir yere gitmesine izin vermeyin dedi." Hoseok masumca güldü. "Ah evet ama ben Hoseok deyilim ki. Bay Min beni AVM ye bir şeyler almaya gönderdi."

Adam tek kaşını kaldırdı "Neden sizi neden korumalarını deyilde sizi?" Hoseok yutkundu "E zaten benim de bir işim vardı o yüzden."

"Arabayla mı gideceksiniz?" Hoseok kafasını iki yana salladı "Hayır taksiyle giderim." Kapıyı açtıklarında zaferle dışarı çıktı.

Bir taksi bulup AVM ye gitti.

Kapıda bekleyen Jimini görünce gülüp el salladı. Yanına gidince sarıldılar. "Eee ne izlicez?"

"Ben seçtim aslında. Normal romantik komedi işte. Ama bir saat sonra falan başlayacak." Hoseok kafasını salladı anlamış gibi.

"O zaman film başlayana kadar bir şeyler içelim mi?" Birlikte tam sinemanın yanındaki kafeye girdiler.

"Ne istersin?" Jimin gülüp "Sen ne istersen bana da aynısından." Hoseok kafasını salladı.

"O zaman iki latte ve iki tane de limonlu cheesecake."

"Olur." Siparişlerini yaptıktan sonra biraz sohbet etmişlerdi ve tatlılar da gelmişti.

"Eee senin şu patronun ne yapıyor?" Hoseok yutkundu bu ani soruyla. "İ-iyi. İyi o da."

"Sana bir şey yapmadı değil mi?" Hoseok zorunlulukla kahkaha attı. "Hayır tabiki Jimin ya saçmalama abartıyorsun."

Jimin dudaklarını büzdü. "Pekii sen öyle diyorsan." Hoseok telefonuna bakıp ayağa kalktı. "Jimin kalk hadi vakti gelmiş."

Kalkıp sinemaya gitmişlerdi. Film de eğlenceli geçmişti.

2 saatlik filmin sonunda fastfood yemiştiler. "Gidelim mi artık?"

Hoseokun yüzü düştü. Oraya geri dönmek istemiyordu. "Biraz daha geç dönsek?"

"Hoseok farkında mısın bilmem ama saat zaten 8 olmuş." Hoseok saatin farkında bile deyildi. "Gerçekten de.. tamam o zaman görüşürüz."

"Görüşürüz bebeğim." Jimin Hoseokun yanağından öptüyünde Hoseok ta gülüp sarılmıştı Jimine.

Dışarı çıktığı an bir taksi çevirip yalıya gitmişti. Tüm gün boyunca gezip yorulmuştu tabii. Kimseye fark ettirmeden odasına girmişti. Üzerini deyiştirip odadan çıkmıştı ki önüne gelen ilk kişi de Yoonginin onu çağırdığını söylemişti.

sei più bella delle rose - YOONSEOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin