Taehyung sabah uyanınca Jungkooku yanında görmeyince kaşları çatıldı. Yatakta doğrulup kıyafetlerini giydi. Tam odadan çıkacakken masanın üzerinde gördüğü parayla dili tutulmuştu.
Yutkunamadı bile. Hırsla odadan çıktı. Etrafa bakınca Jungkooku evde de bulamayınca tamamen gittiğini anladı. Gözlerinden akan yaşları koluyla silip evden çıktı.
Resmen ona sürtük muamelesi yapmıştı. Taehyung ağlayarak eve değil Jiminin kafesine gitmişti.
Tabi yolda göz yaşlarını silmişti çünkü bu olanlardan ne Jimine ne de Hoseoka bahsedecekti.
Böyle bir şey olmamış gibi davranacaktı.
...
Hoseok Jongyon ve Yoongi eve gelip direkt uyumuşlardı. Sabah Yoongi uyanıp duşa girmişti. Hoseok sus seslerinden uyanıp Jongyonun masum yüzüyle uyuduğunu görünce gülüp alnından öpmüştü.
Duş sesi kesilince banyodan çıkan sadece altı havlulu Yoongi ile yutkundu. Sabah baya iyi uyanmıştı gerçekten. Yoongi Hoseokun yatakta oturup ona baktığını görünce tam karşısında durup çenesinden tutup kaldırmıştı. Ona üstten bakıp yüzüne eğilip dudaklarını birleştirmişti.
Hoseoktan karşılık almayınca hafifçe onu yatağa yatırıp üzerine eğilip boynunu ısırdı.
"Y-yoongi Jongyon burda farkında mısın?" Yoongi umursamazca omuzunu silkince Hoseok ellerini onun omuzunun üzerine koydu.
"Dur lütfen be-bekle Yoongi mmh." Yoongi sırıtıp tekrar dudaklarını birleştirip alt dudağını ısırdı. Hoseok ellerini Yoonginin göğsüne koyup kendinden ayırdı.
"B-ben lavaboya gideyim." Hoseok hızla ayağa kalkıp lavaboya girip kapıyı kilitledi. Yoongi sırıtıp yataktan kalktı. Üzerini giyip saçını havluyla bir kaç kez kuruladı.
Hoseok lavabodan çıkıp Jongyonun yanına oturup saçlarını okşadı. "Jongyon uyan bebeğim" Hoseok onun tatlılığı karşısında dudaklarını büzdü.
Jongyon esneyerek doğrulup kollarını Hoseokun boynuna sardı. Yanağını öpüp "Günaydın baba." Yoongi göz devirdi. "Ooh maşallah ne güzel uyandırıyorsun sen ya. Neden beni hiç öyle uyandırmıyorsun?"
Hoseok cevap vermeden Jongyonu yataktan kaldırdı. Jongyon lavaboya girdi. Hoseok Yoongiye sinirle bakıp "Fazla abartmıyor musun? O beş yaşında bir çocuk Yoongi."
Yoongi Hoseokun yanına oturup yaklaştı ona "Ben de 29 yaşında bir çocuğum Hoseok. Bana da öyle ilgi göster.." Hoseok yutkunup bekledi.
Kendini tutamadan kahkaha attı. Yoongi de hafif tebessüm etmişti. Hoseok ona döndüğü an çenesinden tutup dudaklarını birleştirdi. Hoseok karşılık verince Yoongi diğer elini bedeninde gezdirdi.
"Baba! Ne yapıyorsunuz?" Hoseok hızla Yoongiden ayrıldı. Jongyonu lavabo kapısının önünde görünce yutkundu. "Hiç bir şey s-sohbet ediyor-duk." Yoongi kıkırdamıştı.
Hoseok yataktan kalktı hızla. "N-neyse hadi gidelim?" Yoongi de kalkıp odadan çıkınca Jongyon Hoseokun elini tutarak takip etti Yoongiyi.
Salona gdip kahvaltı etmiştiler. Yukarı çıkınca Yoongi üzerini deyiştirmişti. "Ben şirkete gideceğim. Siz de oturun işte. Hoseok Jongyon isterse Jungkooka gidin ama gitmeden haber verin."
Hoseok kafasını ssallayıp yatakta kalktı. "Ne zaman geleceksin?" Yoongi kaşlarını çattı. "Niye soruyorsun bir sorun mu var?" Hoseok kafasını iki yana salladı. "Hayır sadece soruyorum."
"Bilmyorum akşam 7 gibi gelirim." Hoseok kafasını salladı. "Baba sen Yunkiyle gitmeyecek misin?"
"Hayır Yoongi şirkete gidiyor hem ben seni yanlız bırakır mıyım hiç?é Yanağını öpünce Jongyon kıkırdamıştı "Beni bırakırsın ama hm?" Yoongi huysuzca söylendiğinde Hoseok Jongyonla birlikte gülmüşt.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sei più bella delle rose - YOONSEOK
Novela JuvenilHikaye de kötü şeyler de vardır rahatsız olucaksanız en baştan okumayın!!! Hoseok annesinin amelyat parası için Yoonginin evinde çalışıp onun kurallarına uyuyordu. Ne kadar zor olsa da...