Hoseok biraz kendine geldiğinde aşağı inip her zamanki gibi Eunaeye yardım etti ama yine de pek konuşmuyordu. Eunae ise her şeyin farkındaydı. Yoonginin sürekli Hoseokla uğraştığının ve onu incittiyinin farkındaydı.
Bu yüzden Hoseoka gerçekte üzülüyordu çünkü o çok küçüktü tüm bunlar için. Ayrıca Yoonginin ne kadar sert, otoriter ve kaba biri olduğunu da biliyordu. Hoseokun bunları kaldırması gerçekten zordu.
"Hoseok istersen sen dinlen buraları ben hallederim." Hoseok dalmıştı ve birden Eunaenin konuşmasıyla düşüncelerinden ayrılıp ona döndü. "Ah Noona hiç gerek yok hem boş boş oturarak çok sıkılıyorum." Eunae seslice nefes verdi. "Ama pek iyi görünmüyorsun."
Hoseok kafasını eğdi. "Sorun değil noona, iyiyim ben." Eunae memnuniyyetsizce kafasını salladı. Biraz daha temizlemeye devam ettiler. Jiyoo da artık ona bulaşmıyordu.
Akşam oluyordu ve Yoongi akşam yemeyi için salona gitti. Hizmetçiler yemekleri hazırlamıştılar ama Hoseok Yoongiyi görmek istemiyordu. "Noona ben servis yapmayacağım." Eunae hiç bir şey demeden kafasını salladı.
Kızlar servis ederken Yoonginin gözleri Hoseoku aradı ama bulamayınca sinirlendi. "Eunae, Hoseok nerede? O neden servis yapmıyor?" Eunae gelen soruyla afallamıştı. Ne diye bilirdi?
"Efendim Hoseok yapmayacakmış." Yoongi kaşlarını çattı. "Neden?" Eunae kısaca bilmiyorum dedi. "Yemekten sonra odama gelmesini söyle." Eunae kısaca kafasını sallayıp uzaklaştı.
Hoseok her şeyden habersiz akşam yemeğini yiyordu. Eunae yanına gelip masaya oturdu ve o da diğerleriyle beraber yemeğe başladı. "Hoseok.." diye mırıldandı sadece ikisinin duyabileceği tonda.
"Efendim noona." Hoseok ta aynı şekilde sessizce cevap verdi. "Bay Min yemekten sonra seni odasına çağırdı." Hoseokun çiğnediği lokma boğazında kaldı ve öksürmeye başladı.
"İyi misin?!" Eunae telaşla su verdi ona. Hoseok elini iyiyim dercesine salladı. Ama iyi değildi. Şaşırmıştı ve gerilmişti. Tabii biraz da heyecanlanmıştı.
Bazen Yoonginin ondan hoşlandığını düşünüyordu. Sonra Yoongi onu kırıyordu ve bu karardan vazgeçiyordu. Tekrar tekrar üzüyordu..
Hoseok iyi olduğunda Eunae ye tekrar cevap verdi. "Neden çağırmış?" Eunae omuzlarını silkti. Bilmiyorum ama galiba senin servis etmediyini görünce sinirlendi ve seni sordu. Ben de yapmayacağını söyledim. Sonra da seni odasına çağırmamı söyledi."
Kafasını sallayıp yemeğine devam etti. Yemekler bittikten sonra bazıları bulaşıkları yıkıyor bazılarıysa diğer işleri yapıyorlardı. Hoseokun işi bittiğinde Eunaeye haber verdi ve Yoonginin odasına gitti.
Ama çalışma odasında değildi. Mecburen yatak odasına gitti. "Bay Min?" birden Yoongi arkasından girip Hoseoku içeri soktu. "Hmm gelmişsin." Hoseok kafasını eğip biraz uzaklaştı.
"Buyurun efenedim. Neden çağırdınız beni?" Yoongi aralarındaki mesafeyi azaltıp üzerine gitti. "Neden yoktun? Yoksa benden mi kaçıyorsun?" Hoseok tekrar geriledi. "H-hayır efendim."
Yoongi Hoseokun gerilediğini anladığında hızla kolundan tutup kendine çekti. Sırıtıp birden omuzlarından yatağa itti. Hoseokun ağzından garip bir ses çıkmıştı.
Yoongi bacaklarının üzerine oturdu. "Hoseok kaçma benden." Hoseok yutkundu. Yoongi yüzüne yaklaştı. "Yoksa senin için hiç iyi şeyler olmaz güzelim." Hoseokun içi titremişti.
Yoongi çok çekici gözüküyordu. Hoseok yine lanet etti. Korkarak bakıyordu gözlerine. "Ö-özür dilerim.." Yoongi ciddileşip yüzüne eğildi. "Kuru bir özürün yeteceğini mi sanıyorsun?" Hoseok bir anda aklına sabah olanlar geldi ve kaşlarını çattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sei più bella delle rose - YOONSEOK
Fiksi RemajaHikaye de kötü şeyler de vardır rahatsız olucaksanız en baştan okumayın!!! Hoseok annesinin amelyat parası için Yoonginin evinde çalışıp onun kurallarına uyuyordu. Ne kadar zor olsa da...