Hoseok akşama kadar da işlerini yapıp sonra her zamanki gibi aşkam yemeğini yemiş ve uyumuştu. Sabah kalktığında ki Eunae tarafından kaldırılıyordu ne olduğunu anlamıyordu daha. "Eunae noona lütfen biraz daha uyuyayım...daha erken." Eunae oflayıp Hoseoku dürtmeye devam etti. "Hosok kalk bu gün Bay Minin özel misafiri gelecekmiş." Hoseok yavaş yavaş uyanıp yataktan kalktı. Ama hala uykuluydu. "Kimmiş o 'özel' misafir?" Eunae bilmiyorum der gibi ellerini kaldırdı.
Hoseok lavaboya girip çıktıktan sonra Eunaeyle birlikte aşağı indi. Çok merak ediyordu. Yoongi için önemli biriymiş. Kahvaltıları hazırlıyorlardı. Jiyoonun her şeye konuşması Hoseoku gıcık etse de sesini çıkarmadı. Servise başladıklarında Hoseok ta tabakları dizmekte yardım ediyordu. Bu fırsatla özel misafiri de görmüş oldu. Bu genç, güzel bir kadındı. Hoseok kadın konuşurken Yoonginin elinin üzerine kendi elini koyduğunu fark ettiğinde duraksadı. Kahvaltılıkları masaya koyar koymaz hızla mutfağa gitti.
Elleriyle yüzünü kapadı. Eunae de orada olduğu için anlamıştı her şeyi. "Sakin ol Hoseok o düşündü" Hoseok hılza lafını böldü. "Sakinim zaten hem banane ki kimse kim." Eunaenin daha fazla konuşmasına izin vermeden başka bir yere gitti. Diğer hizmetçilerle işlerini yapıyorlardı. "Şey siz biliyor musunuz o kadın kim?" Kızlar düşünerek "Hayır sadece Eunae noona biliyor. Ama kesin sevgilisidir. Kız çok güzel ve demek ki Bay Minle baya yakınlar." Hoseok alt dudağını ısırıp yine düşüncelere daldı. İçinden o kızın Yoonginin sevgilisi olmasını istemiyordu. Anlamdıramadığı bir şeyler hissediyordu. Biraz üzgün biraz kızgındı.
Hoseok işini bitirince yine mutfağa gitti. Eunae bulaşıkları yıkayan kızlara yardım ediyordu. "Noona Bay Min nerede?" Eunae şüpheli bakışlarını Hoseokun üzerinde gezdirdi. "Yanındaki kızla hanin senin umurunda olmayayan, şirkete gitti." Hoseok yuktundu. Merkaına engel olamıyordu. "Tamam benim işim vardı dışarı çıkıcam Bay Minin haberi var." Eunae kafasını salladı. Hoseokun garip hareketlerini anlamadı.
Hoseok hızla üzerini deyiştirip çıkış kapısından bahçeye girdi. Tam çıkmak istediyi an korumalar durdurdu onu. "Nereye gidiyorsunuz?" Hoseok kokmuştu. "Şey Bay Min şirkete gelmem için şöförler kullansın arabayı dedi." Korumalar birbirlerine bakıp daha sonra aralarından biri Hoseokla birlikte arabaya bindi. "Şirkete gideceğiz." Adam kafasını salladı. Bir süre sonra varmışlardı. Hoseok araban inip hiç bilmediği şirkete girdi. Yoongiye görünmemeye çalışırken binbir takla atıyordu.
Üçüncü kata çıktı ve kız ile Yoongiyi konuşurlerken gördü. Kız şirkete ve çalışanlara bakıp daha sonra Yoongiye dönüp gülüyordu. Hoseokun farkında olmadan kaşları çatılmıştı. Hızla bulduğu camlı bir odaya girip masanın altına saklanıp onları izlemeye başladı. Birden kendi kendine kız "Ah Hoseok salak mısın sen neden kednini tehlikeye atıyorsun. Off yeminle gerizekalıyım. Umarım Bay Min be-" Birden içeri giren Yoongiyle hızla elini ağzına bastırdı. Yoongi şüphelenmiş gibiydi. Odaya girerken konuşmalar duymuştu. Camların perdelerini tamamen kapattı. Hoseok korkudan titremeye başlamıştı. Yoongi birden hızla yere eğilince Hoseoku gördü ve sırıttı. Ama bu tatlı bir sırıtma deyildi.
Hoseok hızla masanın altından çıktı. Yoongi üzerine gitmeye başlamıştı. Hoseok korkarak geriledi. "Senin burada ne işin var?!" dedi sinirle. "B-bay Min ben...özür dilerim.." Yoongi fazla sinirli görünüyordu.
Hoseoku duvara itti. Acıyla yüzünü buruşturdu, ne diyeceğini bilemiyordu. "Sana neden buradasın dedim?! İzinsiz çıkmana kim izin verdi?! Korumalar nasıl bıraktı?!" Ağlamaya başlamıştı.
"Ağlamayı kes!" sertçe bağırmasıyla yutkunup içine içine ağlamaya başladı. Çenesini tutup sıktı. "Bana bak ve cevap ver!" Gözleri keskin, korkunçtu. Hoseok titriyordu yine "Ben.. s-sadece merak etmiştim.. s-sizi." Zorla konuşup yeniden Yoonginin gözlerinin içine baktı.
"Merak ettin?" alayla sırıtıp tekrar ciddileşti ve iyice yüzüne yaklaşarak tısladı. "Seni küçük sürtük, bir daha benden izinsiz hareket edersen...ayaklarını kullanamazsın!" Hoseok yine sessizce ağlamaya başladı.
"Bana sürtük deme!" nereden geldiğini bilmediği bu cesaretle bağırmıştı. Yoongi yine sırıttı. "Neden? Zoruna mı gidiyor yoksa..benim küçük sürtüğüm.?" Hoseok ellerinin Yoonginin omuzlarına koyup ittirmeye çalıştı. "Bırakın beni! Ben sizin sürtüğünüz deyilim!" Yoongi alayla kahkaha attı. "Emin misin?"
Hoseok tekrar tekrar ağladı. "Bırakın! Tamam.. özür dilerim.. şimdi bırakın beni." Yoongi sırıtmaya devam etti ve kulağına fısıldadı. "O kadar kolay mı sandın? Kendin ayağıma kadar gelmişsin bir de seni bırakacağımı falan mı sandın? Yazık.." Hoseok çırpınmaya başladı.
Yoongi hızla iki bileğini de tek eline sıkıştırdı. Dudağına yapışıp emmeye başladı.
Hoseok kafasını çevirmeye çalışıyordu ama Yoongi o kadar sert öpüyordu ki buna izin vermiyordu. Dudaklarından ayrılıp boynuna eğildi ve ısırmaya başladı. "B-bay Min durun..lütfen!"
Yoongi sinirle ona baktı daha sonra boşta olan eliyle kravatını çıkarıp Hoseokun ağzına tıktı. Sonra tekrar boynuna gömüldü. Hoseok bu sefer de mırıltılı sesler çıkarttı.
Elini Hoseokun bedeninde gezdirip belinde durdu ve okşamaya başladı. Çenesine öpücükler bıraktı. Birden şirket telefonu çaldı.
Yoongi küfürler ederek ayrıldı ve telefonu aldı. Hoseok hzıla ağzındaki kıravatı çıkarıp çöpe attı. Yoongi telefonu bırakıp Hoseoku inceledi ve "Şöför dışarda bekliyor eve git..." Hoseok kafasını salladı.
Hemen çıkacakken Yoongi kolundan tutup kendine çekti ve kulağına yaklaşıp "Bu konu burada bitmedi..akşam bedelini ödersin." dedi ve göz kırptı. Hoseok geriledi ve hemen koştu.
Dışarı da duran arabaya ilerledi ve bir şey demeden arka koltuğa oturdu. Adam da konuşmadan sadece arabayı eve sürdü. Hoseok eve varınca hemen inip kimseye görünmeden odasına gitti.
"Ahh tam bir aptalım. Neden kaşınıyorsam?" kendine kızarken birden Eunaenin seslenmesiyle yanlarına gitti. Eunae onu biraz sorguya çekti ama fazla uztatmadan işlerine devam ettiler.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sei più bella delle rose - YOONSEOK
Novela JuvenilHikaye de kötü şeyler de vardır rahatsız olucaksanız en baştan okumayın!!! Hoseok annesinin amelyat parası için Yoonginin evinde çalışıp onun kurallarına uyuyordu. Ne kadar zor olsa da...