Hoseok kahvaltısını edip odasına çıkmıştı. Çok sıkılıyordu Yoongi de işe gitmişti. Biraz telefonuna bakmıştı. Sonra arkadaşını aramış üniversite hakkında konuşmuşlardı.
Yine okuluna gitmek istiyordu. Hayatı normal bir şekilde devam ederken neden tüm bunların hepsi aynı anda olmuştu?
Telefonundan Yoongiyi arayıp izin aldı. "Merhaba Bay Min ben şey diyecektim..dışarı çıka bilir miyim evde çok bunalıyorum?" telefondan kalın ve derin ses çıkmıştı "Hayır."
Hoseok dudaklarını büzmüştü. "Lütfen.." nefes sesleri geliyordu. "Sana hayır dedim Hoseok. Otur dinlen akşam gelicem."
"Ama çok sıkılıyorum lütfen biraz gezip gelicem." Yoongi ofladı "Nereye gideceksin?"
"Sadece dolaşıcam biraz bir de..."
"Bir de ne?" Hoseok derin titrek nefes aldı "Bir arkadaşımla buluşacağım." Ses biraz kesilmişti sonra tekrar derin ses duyuldu. "Kimmiş o arkadaş?"
"Üniversiteden..P-park Jimin." sesinin titremesiyle lanet etti. "Tamam Seojunu yollayıcam seninle gelsin." Hoseok kafasını sakladı.
"Teşekkür ederim efendim." telefonunu kapattı ve hemen üzerine bir şeyler giydi.
Kapısı tıklatıldı ve Hoseok hemen açtı. "Merhaba hyung." Adam da selam verip Hoseoku götürdü.
"Nerede bululaşacaksınız?" Hoseok mesajlardan konumu bulup gösterdi.
Oraya vardıklarında Seojun da Hoseokla birlikte indi. "Hyung sen de mi geleceksin?"
"Evet Bay Min öyle istedi." Hoseok göz devirdi kendince. Bir kafeye girince Jimin ona el salladı. Hoseok gülerek yanına gitti.
"İsterseniz siz oturun ben yan masada beklerim sizi." Hoseok kafasını salladı. Jiminle sarılıp görüştükten sonra cheesecake ve kahve sipariş ettiler.
Sohbet edip gülüyorlardı. "Hoseok ne zaman okula geleceksin."
"Bilmiyorum Jimin." yemekler gelince Jimin kendinden bir kaşık Hoseoka uzattı.
Hoseok gülüp kalbul etti. Dudaklarını yalayıp aynı şekilde kendininkinden de Jimine verdi.
"Ya mutlaka geri dön Seok seni özleyicem." Hoseok dudak büzdüğün de Jimin yaklaşıp yalandan öpmüştü onu.
Hoseok biraz afalladı ama çok takmamıştı sonuçta Jimin herkese karşı böyleydi. Biraz daha sohbet ettikten sonra Hoseokla Jimin ayağa kalkıp tekrar sarıldılar.
Hoseok Seojunun yanına gitti ve arabaya binip eve döndü. Saat öğleni geçiyordu. Eve vardıklarında Hoseok odasına çıkmıştı. Kapıyı kapatıp arkasını döndüyünde sandalyede bacak bacak üstüne atan Yoongiyi gördü ve ufak çaplı bir çığlık attı.
"S-sizin burda ne işiniz var?" Yoongi ayağa kalkıp üzerine gitti. Kolundan tutup odadan çıkardı ve en üst kata kendi çalışma odasına götürüp yere fırlattı.
"Ne yapıyorsun?! Yavaş ol!" Yoongi kapıyı kilitleyip hızla saçından tutup çekti ve yerden ona bakmasını sağladı.
"Kiminle buluştun sen?!" Hoseok yutkunup iki elini saçından asılan elinin üzerine koydu. "Y-yapma."
"Sana kiminle buluştun dedim sürtük!" Hoseok ağlamaya başladı. "A-arkadaşımla işte..bırak lütfen"
Yoongi kahkaha attı. "Arkadaşın ha?! Emin misin arkadaşın olduğuna?" Hoseok kafasını salladı.
Saçından tutup kaldırdı ve hep yaptığı gibi duvara itip önüne geçti. Kollarının arasına sıkıştırıp yüzüne yaklaştı. Hoseok gözlerini kapatıp uzaklaşmaya çalıştı. "Neden öpüştün onunla?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sei più bella delle rose - YOONSEOK
Novela JuvenilHikaye de kötü şeyler de vardır rahatsız olucaksanız en baştan okumayın!!! Hoseok annesinin amelyat parası için Yoonginin evinde çalışıp onun kurallarına uyuyordu. Ne kadar zor olsa da...