sei più bella delle rose - YOONSEOK

다섯 -5-

Akşam olmuştu bile. Hoseok odasına çıkmış dinlenmek istediği an telefon çaldı. Oflayarak açtı telefonu "Buyurun?" sesi biraz sinirli çıkmıştı. "Hoseok hemen odama gel." Yoongi bir şey demesine izin vermeden kapatmıştı telefonu. Hoseok korkarak telefonu yavaşça bıraktı. onun odasına gitmek istemiyordu. Yeniden yakışıklı suratını görüp her şeyi unutup aptal olmak istemiyordu. İç çekip onun odasına gitti. Merdivenlerde Jiyoonu görmüştü. "Şşt velet nereye gidiyorsun?" Hoseok sinirle ona döndü. "Bana velet deme." Jiyoo çok gıcık eden bir kahkaha attı.

"Neden zoruna mı gitti küçük ergen?" Hoseok ta sırıtıp "En azından senin gibi kaşar deyilim." dedi. Kızın gülümsemesi kayboldu. "Görürsün sen." dedi ve gitti. Hoseok ta Yoonginin kapısına gidip izin alarak içeri girdi.

Kafasını eğmiş, korkuyordu. Yoongi oturduğu yataktan kalkıp yanından geçerek kapıyı kapattı. Hoseok parmaklarıyla oynarken Yoongi sessizce önünde durdu ve birden omuzlarından tutup duvara yapıştırdı sırtını. Sertçe duvara çarpmasıyla canı acımıştı. Yoongi kollarının arasına hapsedip yüzüne yaklaştı. "Şimdi bana doğruları söyle. Şirkette ne işin vardı?" Hoseok yuktunup gözlerini açtı. "B-ben..şey." Yoongi sinirlenerek yumuruğunu duvara yapıştırdı. Hoseok korkarak tekrar gözlerini kapatmıştı. "Ajan mısın?!" Hoseokun gözleri hızla açıldı.

"Hayır y-yemin ederim öyle bir amacım yok Bay Min gerçekten." Yoonginin sinirli mimikleri bir kez bile deyişmemişti. "O zaman şirkette, benim çalışma odamda masanın altında ne yapıyordun?!" Hoseokun dudakları titrediyinde Yoonginin gözü oraya kaydı. "B-ben sadece...merak etmiştim..kadını ve..sizi." Yoongi hala kaşları çatıkken sırıttı. "Neden? Yoksa kıskandın mı?" Hoseok kollarından kaçmaya çalıştı. "Utanma. Anladım ben anlayacağımı.." Yeniden sırıtıp Hoseoku süzdü.

"Kız arkadaşım olduğunu mu sandın?...belki de gerçekten öyledir.." Yoonginin onunla dalga geçmesi Hoseoku fazlaca sinirlendirmişti. Gözlerini hızla onun gözlerine kenetledi. O kadar derin ve sert bakıyordu... "N-nefret ediyorum sizden. Pisliksiniz.." Yoonginin çenesi kasılmıştı. Gözlerinden ateşler çıkıyordu. Hızla kalçalarının altındaki yumuşak kısımdan tutarak kucağına aldı Hoseoku. Hoseok düşmemek için ayaklarını beline sardı. Yüzlerini daha fazla yaklaştırdı.

"Demek nefret ediyorsun ha?" Hoseokun gözleri doldu o an ki korkuyla. "Y-yapma..bırak beni!" bağırmaya çalışsa da sesi çok cılız çıkmıştı. Yoongi piçimsi gülümsemeyle birlikte hemen öpmeye başladı kucağındaki aciz bedeni. Hoseok omuzdan itmeye çalışıyordu ama öyle sert yapışmıştı ki. Biraz daha devam edince dayanamayıp karşılık verdi.

Yoongi ellerinin üzerindeki kalçalarını avuçlayıp daha sert öpmeye başladı. Dudaklarından ayrılıp boynunu sömürmeye başladı. "Lü-lütfen.. dur-mmh!" Yoongi uyarırmışcasına dişlerinin arasına aldı esmer derisini. Hoseoka baktığında gözlerini kapatıp kafasını duvara yaslamış ağlıyordu. Yoongi sırıtıp kulağını ısırdı. "Ah küçük sürtüğüm az sonra altımda inlerken de zevkle ağla tamam mı?" Hoseok gözlerini açıp ona baktı. "B-bay Min lütfen durun...bir kez istediğiniz oldu işte. Bırakın artık beni lütfen."

Yoongi sırıtıp alt dudağını ısırdı. "Belki yeniden istiyorum seni altımda?" Hoseokun göz bebekleri titremişti. "B-ben istemiyorum ama.." Yoongi hafifçe kahkaha attı. "Emin misin?" HAYIR!..

Hoseok hızla kafasını sallamıştı. "İstemiyorum sizi...lütfen bı-bırakın beni!" Ağlamaya devam etti. Yoongi sinirle tısladı. "Biraz daha konuşursan ağzını öyle doldururum ki konuşamazsın bir daha!" Hoseok titriyordu korkudan. "Lütfen....canımı y-yakmayın.." ağlamaya devam ederken hıçkırmaya başlamıştı. Yoongi biraz daha izledi onu.

Kucağında taşıyarak yatağa bıraktı. "Bir şey yapmayacağım ama benimle uyucaksın." Hoseok bu kez yavaşça sallamıştı kafasını. Yoongi de yatağa girip sarıldı beline. Kendi ısırıklarıyla dolu olan boynuna öpücük bırakıp uyumuştu. Hoseok düşünmekten biraz daha geç uyumuştu.