Başlangıç

17 4 17
                                    

Selaaammm^^

Bölüm sonunda konuşuruz<3

Keyifli okumalar!


19. Bölüm - Başlangıç

Beynimin içinde yüzü vardı, kafamı suya batırıyordu. Elindeki kemerle vuruyordu sırtıma, her zamanki gibi bağırıyordu.

Ölümü hissettiriyordu, yüreğime düşen kordu o.

Ama şu an başımdaki ağrıyla gözlerimi açtığımda o yoktu, benim yeşil gözlerinde huzuru, güveni bulduğum kahramanım vardı.

Avuç içini çenesine yaslamış, dirseği yastığımın hemen yanındaydı. Dağılmış gözüküyordu, göz altları çökmüştü. Uyuyordu, dudakları aralıydı.

Hala adamın olduğu hastane gibi yerdeydik. Beynime bir şey dank etti bu sefer, adam uyanmıştı! Hızla açıldı gözlerim bu sefer, doğrulmaya çalıştım ama ağrılarım vardı, kolumdada serum.

Elim Özgür'ün saçlarına gitti, hafifçe okşamamla uyandı. Sıçrayarak uyanmıştı, kabus görüyordu sanırsam. Şefkatle gülümsedim güzel gözlerine bakarken. O da gamzelerini gösterdi bana.

"Uyandın." Kafamı salladım. "Çok mu uyudum?" Kafasını olumlu anlamda salladı, "İki gündür uyuyorsun." Alt dudağımı dişledim şaşkınlıkla. "O kadar oldu mu?" Diye sordum hayretle, olumlu anlamda salladı kafasını.

"Neyse, hadi gidelim. Beni merak etmesinler." Eli kolumdaki seruma gitti, yumuşakça çekti. Bu haraketine gülümsedim, çok güzeldi.

"Ağrın var mı?" Kafamı olumsuz bir şekilde salladım. Yorgundum, uyumak bile yormuştu. Elimden tutarak kaldırdı beni yavaşça, başım döndü ama ondan destek aldım.

Dışarıya çıktığımızda keskin soğuk vurdu vücuduma, titredim. Özgür üzerindeki ceketi çıkarıp omuzlarıma örttüğünde kocaman sırıttım ona bakarak. O da aynı şekilde sırıttı.

Birden parmaklarını parmaklarıma geçirdiğinde ellerimize baktım, karşılık vermek ile vermemek arasında kaldım, verirsem kabul etmiş olurdum.

Ve ben karşılık olarak onun elini tuttum.

Kabul ettim, onu.

Şaşkınlıkla bana bakarken kaçırdım gözlerimi, yürümeye başladım. Ama o şaşkınlıktan yürüyemiyordu, kaşlarımı çatarak çekiştirdim elini. Bu sefer yürümeye başladı ama sersemlemişti.

Gülümseyerek, hiç konuşmadan, kalbimizden konuşarak, sessizliğimizi paylaşarak yürüdük tüm yolu.

Ve bu noktada sana bir şeyler söylemek istiyorum, bizi en iyi anlayanlar kalbimizin atış ritminden bile bizi anlayabilenlerdir. Kalplerimizin el ele olduğu, sessizliğimizi paylaştıklarımızdır bizi anlayanlar. O sessiz odada kalbimizden geçenleri duyarlardır. Ve ben duyuyorum, kalplerimiz el ele, anlıyorum seni. Sessizliğimi paylaşmayada hazırım seninle, gülümsemeyede. Ve ben seni anlıyorum, yalnızlığına kalabalık olurum, düştüğün yerde kaldırırım. Bak, benim seni kaldıran ellerim, sessizliğimi paylaştığım sessizliğim, kalbim, anlayışım bu kitap, bu satırlar. Sensin. Ve unutma,

"Tamamen aydınlığı bulmak istiyorsan, önce karanlığın içindeki o küçük kıvılcımı bulmalısın. Ve bu kıvılcımı, içindeki hırs ile harlayıp, kocaman bir ateş yapmalısın."

Geldiğimizde başka bir çadır daha vardı, o adam için olmalıydı. Almira ve Kara sarmaş dolaş ateşin çevresindeki sandalyelerimizde oturuyorlardı. Anıl yoktu, çadırında olmalıydı.

Hava kararmıştı, soğuktu, ama onlar beni ısıtıyordu. Sevgileriyle, sarılışlarıyla, kalpleriyle. Yolumu aydınlatıyorlardı, aşıladıkları umutlarıyla.

Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin