Selaaammmmmmmmmmm!!!!!
Canım okurlarım, nasılsınız? Umarım iyisinizdir.
Bu bölüm özel.
Neden mi? Çünkü...
Keyifli okumalar<3
15.Bölüm - Ölüm ve Yaşamak
Demişti ki çocukluğum, kaybetme onları, yaşayamazsın. Fotoğraf çekmişti, ölümümü, yok oluşumu.
Karşımdaydı Almira, ölüyordu belki de, son kez nefes alıyordu, son kez kalbi atıyordu. Su geldi aklıma, ölüşü, kalkıp inmeyen göğüs kafesi, sessizliği, kalbindeki eli...
Almira'ya baktım, haykırıyordu, acıyordu canı...
"Almira!" Yere çöktüm yanına. "İyi misin? İyiyim de, lütfen!" Almira'nın sol gözünden bir damla yaş aktı.
Dudaklarımdan bir hıçkırık koptu. "Mavi... yaptıklarım için affet beni. Biliyor musun? Ben Özgür'e çok aşıktım, senden özür dilerim. Aranıza girmeye çalışmayacağım, söz veriyorum. Sen onu benden daha çok hak ediyorsun. Özür..."
Söylediği şeylerin şokunu yaşarken saçlarını okşadım. "Özgür! Anıl! Kara!" Elimle ağzını kapattım. Yorulmaması gerekiyordu. Ayak sesleri gelmeye başladı. Hemen önüne geçip siper oldum.
"Biziz." Özgür'ün sesiydi. Rahatlamış bir nefes verdim. Hepsi ağaçların arasından çıktı, bakışları bendeydi.
"Almira... o vuruldu." Özgür gözlerini hemen etrafa çevirdi, gözleri "Nerede?" Diyordu. Almira'nın önünden çekildim.
"Al..." Kara konuşamıyordu, yavaşça yere çöktü. Anıl ve Özgür Almira'nın yanına koştular. "Kahretsin!" Diye inlediğini duydum Özgür'ün. "Bir yerden değil, üç yerden vurulmuş." Diyen acılı sesini duydum Anıl'ın. Daha çok yandı canım. Ölmek gibiydi, izlemesi.
Ben de Kara'nın yanına koştum. Dizlerimin üzerinde çöktüm, elimi omzuna koydum. "Kara... onu kurtaracağız. El ele, hep beraber." Kara'nın gözleri bana dönmüyordu. "Ölecek... ölmesin, Mavi, gitmesin." Elim yanağına çıktı, akan bir iki damla yaşı sildim. "Ölmez ki..." Bu sefer yüzüme baktı. "Ölmez..." Diye tekrar etti beni.
"Hastaneye gitmeliyiz..." Özgür ve Anıl konuşurken Kara hızla yerinden kalktı ve onlara doğru ilerlemeye başladı. Bende arkasından gittim.
"Biz hastaneye gideceğiz, Mavi, sen Kara'nın yanında kal." Başımı onaylar bir ifadeyle salladım. Ama Kara onaylamıyordu, ellerini yumruk yaptı. "Hayır, kalamam! Kalmam, Almira..." Elimle ağzını kapattım.
"Hayır, Kara. Seninle burada bekleyeceğiz, sakin ol." Kara kafasını salladı. Onu ikna edemeyeceğimizi anladım.
"O zaman... Kara gitsin, başka biri benimle kalsın. Ya da hep beraber gidelim..." Benim önerim Özgür'ün kaşlarını çatmasına neden oldu. "Ben kalırım, Anıl ve Kara gitsin." Kara kafasını olumlu şekilde salladı bu sefer.
Kara Almira'yı kucağına alıp arabanın olduğu tarafa doğru götürdü. Anıl peşlerinden gidiyordu.
"Gel, biz de gidelim." Kafamı salladım ve çadırlarımıza doğru yürümeye başladık.
"Özgür?
"Hmm?"
"Dünya, çok garip değil mi? Bazı insanlar sıcacık evlerinde, sevgi dolu bir şekilde ailesi ile bir arada otururken bizim yaşadığımız dünya, garip değil mi?" Özgür kafasını çevirdi.
"Biz onların dünyasında değiliz ki, biz kendi dünyamızdayız. Onların dünyasında, bizden alevler yükselirken bile görünmeziz, sadece parlayanlar görülür, Mavi. Biz, kendi dünyamızın insanlarıyız." Gözlerimin neden dolduğunu bilmesemde doldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüm Noktası
Novela JuvenilO, hayatın getirdiği zorluklara ve birden hayatını alt üst eden dönüm noktalarına alışıktı. Peki, o ormana bırakılmasaydı? O orman dönüm noktasımıydı? O ormana bırakılmasaydı daha iyisini yaşayabilirdi ve daha kötüsünüde. Ama kader, bu yolu seçm...