Seeelllaaaaammmmmm!
Sizi çok seviyorum, unutmayın sevgili okurlarım:))
Kötü sonlar yazsam bile...
E, sonda benden nefret etmeyin demeyi unutmuyorum, çünkü neyse...
Sizi seviyorum.
Sizi seviyorum.
Sizi seviyorum.
Keyifli okumalar^^
11. Bölüm - Tutuklu Çocukluklar Mahzeni
Çıplak ayaklarıma sular değiyordu. Ellerimde eller vardı, Su vardı.
Altı kişiydik, el ele yürüyorduk. Hepimiz gülüyorduk. Ve ben, ben yürüyordum.
Bir ses duydum, "Mavi" Diyordu. Sese doğru döndüm, Anıl konuşuyor, bana sesleniyordu.
İçimde bir yerlerde bir his vardı, huzurdu. Ben, huzurlu hissediyordum.
Sonra ellerimden eller gitti, ellerim boş kaldı. Ayaklarımdaki güç tükendi, yere çöktüm.
Onu gördüm, Tunç. Sanki kanlı canlıydı. Bana doğru yürürken gözlerimden yaşlar akıyordu.
Yanıma vardığında kolumdan sertçe tuttu. Eli yanağıma çıktı.
"Mavi, prenses. Kabus gördün, iyi misin?"
"Kara?" Saçlarımı okşadı.
"Benim prenses. Bir şey yok. Henüz gece, uyumaya devam et." Kafamı salladım ve gözlerimi kapattım.
.
.
.
"Mavi." Almira'nın sesiyle gözlerimi açtım. "Hadi, kahvaltıya gidelim." Kafamı salladım."Kara!" Kara sıçradı.
"Hadi, Mavi'yi kucakla." Kara başını salladı ve beni kucağına alıp dışarıya çıkardı. Almira peşimizden geliyordu.
"Günaydın!" Özgür bugün neşeliydi. Gülümsemeden edemedim.
"Günaydın, neşeliyiz Lider?" Özgür sırıtarak başını salladı.
"Anıl, nasılsın?" Anıl'ın konuştuğunu görmüştüm, gerçekten konuşuyor muydu?
Ama kafasını salladı, ağızıyla cevap vermedi. Her şeyden çok onun konuşmasını istiyordum.
"Hadi, kahvaltıya oturalım." Özgür'ün sözleriyle Kara beni sandalyeye oturttu.
"Güzel uyudun mu?" Kafamı salladım.
"Kabus gördüm, ama Kara hemen uyandırdı."
"Keşke kalsaydım, ben varken görmüyordun." Kaşları çatılmıştı.
"Üzülme Özgür, bu gece onun prensi bendim."Göz kırptı.
"Ne?" Yanlış anlamıştı. Anıl bile kaşlarını çatmış Kara'ya bakıyordu.
"Ne anlıyorsunuz? Sadece Almira, Kara ve ben uyuduk." Almira kafasını salladı.
"Neyse, yanlış anlaşılmalar çoğalmadan kahvaltıya başlayalım yoksa oyuncaklarım doktorsuz kalacak..." Hep beraber kahkahalar attık.
"Çocuklar!" Kahkahalarımız bıçak gibi kesildi. Yine gelmişlerdi.
Özgür ayaklandı, "Neden geldiniz yine?"
"Sizi bir yere götürmek istiyoruz." Alara'nın sözleriyle kaşlarım çatıldı. Bizi nereye götürebilirlerdi?
"Ah, herkes geçmişinden bir yer görmek istemez mi?" Ellerim titredi, bacaklarım karıncalandı, sırtıma defalarca darbeler indi. Kafamı eğdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüm Noktası
Novela JuvenilO, hayatın getirdiği zorluklara ve birden hayatını alt üst eden dönüm noktalarına alışıktı. Peki, o ormana bırakılmasaydı? O orman dönüm noktasımıydı? O ormana bırakılmasaydı daha iyisini yaşayabilirdi ve daha kötüsünüde. Ama kader, bu yolu seçm...