Jennie
son dersin bitmesini sabırsızlıkla beklerken telefonuma gelen bildirimle gerçek dünyaya döndüm. yazan kişi babaannemdi, çevredeki arkadaşlarıyla beraber olduğunu ve eve geç geleceğinden bahsetmişti.
babaannem yanımda kalma süresini uzattığından beri eve daha mutlu döndüğümü fark ettim.
gözüm yanımda iki derstir aralıksız uyuyan meleğe ilişti, kâkülleri gözlerinin üstüne geliyordu. Lisa bu konuda aşırı üşengeç olduğu için gün içinde 86 kez gözlerinin içine giren kâküllerini kesmek gibi bir niyeti yoktu.
"aslında kessek rahatlarsın." içimden söylemem gereken şeyi dalgınlıkla dışımdan söylediğim için bütün sınıfın yüzü bana dönmüştü.
kimya öğretmenimiz bayan soojin merakla "bir şey mi dedin ruby?" diye sordu.
"hayır, yani evet ama dersle alakalı değildi, özür dilerim."
gülümsemesiyle karşılık verip derse geri döndükten sonra rahat bir nefes aldım. elim Lisa'nın saçlarında gezinirken aklımda sadece bunu yapmaktan ne kadar keyif aldığım vardı.
floresanların ışığı gözlerine vurunca rahatsız olup gözlerini sıktığını fark ettim, elimle gözlerinin üstünü kapatıp ışığı engelledim. Bambam sıramın üstüne küçük bir not kağıdı fırlattı, "okuldan sonra planınız yoksa birlikte ramen yemeye gidelim."
daha Lisa'nın haberi yok fakat okuldan sonra onun evine gidip Taro ile beraber portrelerini çizmek istiyordum. gerçi, bir ramen fena olmaz.
kalemimi elime aldım, "sen ısmarlayacaksan seve seve." dehşet ötesi berbat fırlatma yeteneğimi düzgün kullanabilmek için ufak çaplı bir duadan sonra Bambam'in sırasına doğru fırlattım. ayak ucuna düştü fakat ulaşması gereken yere ulaştığı için ikimiz de bunu sorun etmedik.
kafasını kağıttan çekip baş parmağını kaldırdı. bu onun dilinde 'tamamdır, anlaştık, o iş bende, oldu bil, merak etme, hallederiz." gibi anlamlar taşıyan bir hareketti.
yüksek sesli zil çalınca Lisa irkilip yerinde sıçradı. sakinleşsin diye saçlarını sevmeye devam ettim.
kendine gelmeye çalışarak kafasını kaldırdı, yanağının üstünde elinin izi vardı bu yüzden de yanağı kızarmıştı.
mırıldanarak konuştu,"ne çok uyumuşum ya."
"yorgunsundur diye hiç kaldırmak gelmedi içimden, hem seni uyurken izlemeyi seviyorum."
dediğim şeyle kocaman gülümseyip kısılan gözlerini gözlerime dikti. sınıftakiler yavaş yavaş toplanırken Lisa yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"şu an burada bayan soojin olmasaydı dudaklarına yapışırdım biliyor musun?"
söylediği şey içimi titretirken yanağına bir öpücük bıraktım. "hadi çantanı topla da çıkalım, Bambam bize ramen ısmarlayacak."
gözlerini kocaman açıp hızlıca defterini ve kitaplarını çantasına koydu, Bambam yanımıza gelip "Jisoo'ya da haber verin, manitasını alsın gelsin. bugün bendensiniz."
gülümseyip telefonumu sıramın altından çıkarttım, kısa mesaj özelliğini kullanıp mesaj yazmaya başladım.
Kime? : Jisoo Eonni
Mesaj : okulun girişinde buluşalım, Chaeyoung'u da al.
sınıfın boşalmasını beklerken aklım sürekli Lisa'nın dediğine kayıyordu.
.
yaklaşık 10 dakikadır kapının önünde dikilmiş Jisoo eonni ve Chaeyoung'u bekliyorduk. tam yılmak üzereyken Jisoo eonni'nin yankılanan sesini duydum, "çocuklar!" el sallayarak yanımıza geldi, peşinden de Chaeyoung.