Jennie
öpüşmemiz bittikten sonra alnını alnıma dayayıp gülümsedi.
"artık senin için yorulma diye yorulacak birisi var."
gülümsedim. her cümlesi kalbimi titretirken karşısında durabilmek çok zordu.
"ne kadar zamanım varsa salisesi salisesine sana vermek istiyorum Jennie. sana özel olduğunu hissettirmek değil kanıtlamak istiyorum."
dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım, "şu an burada olman bunun en büyük kanıtı, hiçbir şey için ekstra çaba göstermen gerekmiyor."
beni yatağa oturtup karşıma oturdu, "biliyor musun en çok sevdiğim huylarından biri de bu."
ne olduğunu anlamayarak "hangisi?" diye sordum.
"beni öptükten sonra yanakların kıpkırmızı oluyor." gülümsedi.
bunu demesi daha çok kızarmama sebep olmuştu. "seni yumruklamak istiyorum derken hiç şaka yapmıyordum Lalisa."
kollarını kaldırıp konuştu,"meydan okuma kabul edilmiştir!"
ellerinden tutup kendime doğru çektim, başımı göğsüne yasladım. elleri her zamanki yerinde, saçlarımın arasında gezinmeye başladı.
"kalbin neden bu kadar hızlı atıyor?"
"melek kondu üstüne, daha önce hissetmediğim şeyleri hissettiriyor bana ondan."
"melek de daha önce hissetmediği şeyleri hissediyormuş, öyle bir duyum aldım."
saçlarımı öptü. dudaklarının değdiği her tutamda çiçekler büyüttüm.
"yapboz gibi hissediyorum seninle."
kafamı kaldırıp boynunu öptüm, teni o kadar sıcaktı ki dudaklarım cayır cayır yanıyor sandım. ensesinden damlayan suyu elimle silip eski pozisyonuma geri döndüm.
güzelliği kalbimi acıtıyor.
"saçlarını kurutmamı ister misin? çok ıslanmışlar."
gözlerinin içi parıl parıl parlıyordu, kocaman gülümseyip "isterim." dedi.
babaannemin uyanmasını istemediğim için bir havlu bulup hızla yanına döndüm, bıraktığım şekilde oturmuş komodinimin üstündeki çerçeveye bakıyordu.
"hiç değişmemişsin, hâlâ karşımda bebek Jennie var."
havluyu üstüne fırlatıp yanına oturdum.
"sen kendi bebekliğini görmüyorsun sanırım."
kahkaha atıp havluyu eline aldı, "en azından ben kedi yavrusu gibi gözükmüyorum."
bunu Lisa söyledi, evet evet, az önce dışarıda ıslak kedi yavrusu gibi gözüken Lisa.
yanaklarından tutup kafasını aynama çevirdim,"emin misin?"
ellerim hâlâ yanaklarının üstündeyken parmaklarını parmaklarıma kenetledi. kafasını hafifçe çevirip avuç içimi usulca öptü.
"hem saçlarımı kurutmayı teklif ettin hem de havluyu bana verdin, hizmet sıfır."
elindeki havluyu çekip dönmesi için saçma bir işaret yaptım, ne yaptığımı anlamadı. "ne? sessiz sinema mı oynuyoruz?"
"hayır şapşal, arkanı dön."
kafasını olumlu anlamda sallayıp arkasını döndü, dikkatlice saçlarını kurutmaya başladım.
"canın acırsa söyle tamam mı?"