Lisa
Rosé ve Jisoo aralarındaki uyumun farkında değildi. bizi övüyorlardı fakat bizim kadar onlar da övülmeyi hak ediyordu.
"herhangi bir kulübe katılmayı düşünüyor musun? seni tanımayanlara kendini tanıtmak ve ortama uyum sağlamak için katılman önemli bence."
Jennie bu tarz olaylarda her zaman karşı tarafın en rahat edeceği şekilde yaklaşıyor.
"aslında düşünüyorum.. ama kendime uygun bir kulüp bulamadım henüz."
Jisoo drama kulübü başkanı, birkaç kez Rosé'ye kulübe katılmasını teklif etmiş ama Rosé daha eğlenceli bir kulüp aradığı için teklifini kabul etmemiş.
"sinema kulübü? daha yeni açıldı ama şimdiden kulüptekilerin beraber geziler düzenleyip çekim yaptıklarını duydum." Rosé fikrimi duyunca gülümsedi.
"kayıtlar açık mı hâlâ?"
"bu ay sonuna kadar devam edecek." diye ekledi Jisoo
Rosé gülümseyip başını salladı, kulüp hakkında birkaç şey sorup konuşmasına Jisoo ile devam etti.
bu sırada da yanımıza gelen Bambam ile selamlaşıp birer bardak kahve almak için yerimizden kalktık. ayaklandığımızı görünce Jisoo ve Rosé'de kalkıp bize eşlik ettiler.
"Yugyeom nerede? öğlen yemeğinde birlikte oluyordunuz çoğunlukla."
"arkadaşları maça çağırdı." yüzü düşmüştü.
Jennie koluna vurup, "olsun, çıkışta hep beraber döneriz."
"o zaman akşam yemeğini bende yiyelim."
"isteklerde bulunabiliyor muyuz?"
"yengem ne isterse o." aralarında gülüştüler. bu kadar samimi olmaları beni mutlu ediyordu.
kahve makinesinin önünde dikiliyorduk, tanıdık bir ses Rosé'nin ismini bağırınca arkamızı döndük.
"Chaeyoung-ah!"
Park Bogum, ezeli düşmanım.
Rosé, Bogum'u görünce ellerini kaldırıp selam verdi, yüzüne yerleştirdiği gülümsemesini görünce kendimi garip hissettim.
Bogum yanımıza geldi, beni görünce gözlerini devirip Rosé'ye odaklandı.
"neden haber vermedin? bilseydim sabah ben alırdım evden."
"boşversene, geldim işte."
Jisoo kaşlarını çattı, "tanışıyor musunuz?"
"kardeşiz."
ağzım açık kaldı. hayır hayır mecaz anlamda değil, gerçekten.
Jennie eliyle çeneme dokundu, hafif baskısıyla ağzımı kapattıktan sonra duraksadım, "nesiniz?"
Bogum sırıttı, "kardeş."
gözlerimden alevlerin fışkırdığını hissedebiliyorum.
Rosé şaşkınlıkla bize döndü, "siz tanışıyor musunuz?"
"aynı sınıftayız, maalesef."
Jennie kolumu tutup fısıldadı, "sinirlenme tamam mı? gider birazdan."
kolumun üstündeki elini tutup kafamı salladım.
"birbirinize bayılıyor gibisiniz."
Bogum'u ilk defa gülümserken görüyorum. "ne o arkadaş mı oldunuz?"
