Lisa
elimde fincanlarla salona yürümeye başladım, Jennie kedi gibi peşimde dolanıyordu.
"geç otur sen, atıştırmalık çıkartıp geliyorum."
alt dudağını büzüp yüzüme baktı, "birlikte hazırlayalım."
dediği şeylere inkâr etmek imkansız bir seçenekti, şirinliğini göz ardı edemeyip kabul ettim.
"en alt çekmecede cipsler var, hangisini istiyorsan onu yiyelim."
çekmeceye eğildi, bakışlarını cipslerden çekip bana döndü. "hepsini seviyorum, seçemem ki."
arkasına geçip onun gibi eğildim, başımı omzu ve boynunun arasına yerleştirip "mideni bulandırmayacak türden bir cipse odaklan bence." fazla baharatlı cipsler yediğinde midesinin bulandığını biliyorum, eve gelmeden önce acılı ramen de yediği için bu risk daha da artıyor.
"sade olsun o zaman, evde yoğurt var mı?"
kalkıp buzdolabından yoğurdu çıkarttım, "sos mu hazırlayacaksın?"
"sade cips pek tercih etmem." biliyorum.
baharatlığa uzandığında toz biberi önünden kaldırdım, "ama toz biber olmadan tadı olmaz ki" tekrar dudağını büzdü.
"miden için, itiraz istemiyorum." güç de olsa mızmızlanmasını görmezden gelmeyi başardım.
cips paketinin tamamını bir kaseye döküp salona götürdüm, Taro koltuğun köşesinde kıvrılmış uyukluyordu.
çok geçmeden Jennie elinde hazırladığı sosla yanıma geldi, koltuktaki yerini alıp kahvesine uzandı.
"üflemeden içme, dilin tekrar yanmasın."
yüzüme bakıp kocaman gülümsedi, gülümsediğinde sağ gözünün sol gözüne göre daha çok kısılıyor olması kalbimi eritiyordu.
"ne izlemek istersin? veya bir şey izlemek ister misin?" sorduğum sorunun cevabı için bir süre düşündü, "Saving Face."
filmin ismini duyunca aklıma bir süre önce listeme eklediğim ama fırsat bulamadığım için izleyememiş olduğum geldi.
"bu filmi ilk gördüğümde seninle izlemem gerektiğini düşündüm, yıllardır bekletiyorum bu yüzden."
yüzüne yaklaşıp burnunu öptüm, sonrasında da koltukta kendimi kaydırarak başımı dizlerinin üzerine koydum.
bir yandan saçlarımı severken bir yandan filme odaklıydı. film, iki kızın korku ve cesaret dolu aşk hikayesini anlatıyordu.
.
ikimizin de ağlamasına, sinirlenmesine ve gülmesine sebep olan filmi favorilerime ekleyip uygulamayı kapattım. bir ara filmi durdurup karşılıklı ağlaştığımız için Jennie'nin burnu ve yanakları hâlâ kıpkırmızıydı.
kırmızılıklarını hafifçe öpüp yarı yatar pozisyonda üstüme çıkmasını sağladım.
saat gece 11 sularındaydı, Jennie telefonunu çıkartıp babaannesine bu gece benimle kalacağını söyledi.
kucağımda uyuklamaya başladığını nefes alış verişlerinin derinleşmesinden anladım, derin uykuya geçene kadar hareketsiz kalmaya çalıştım.
başını yavaşça göğsümden kaldırıp uyandırmamaya çalışarak koltuğa yatırdım. üstünü örtüp etrafı toplamaya başladım.
.
aradan neredeyse 1 saat geçti, Taro kucağımda gezinip bacaklarıma masaj yaparken Jennie'nin hareketlendiğini fark ettim.
kafasını yastıktan kaldırıp etrafa boş gözlerle baktı, gözleri benimkilerle buluşunca gülümseyip doğruldu.