27

695 35 1
                                    

İsmail'den

"Ooo günaydın ablacıım" diye girdi odama ablam.
"Günaydın abla" dedim bende. Ablam yanıma otururken.
"Nasıl oldun çok korkuttun bizi" dedi Elif ablam da.
"Bişeyim yok ya ufak bi çatlakmış." "Bi süre bu arkadaşlar eşlik edicek bana" dedim yatağın başındaki koltuk değneklerini göstererek.
"Ah ismail im dikkat etsene ya" dedi zeynep ablam.
"Ablacım dikkat etcek bişi yok oldu işte." "Sizde o kadar  izlemeye gelmiştiniz" dedim.
"Olsun biz yine geliriz nolcak." Dedi elif ablam.
"Neyse biz çok rahatsız etmeyelim seni dinlen doktor falan gelicekmiş zaten" diye de devam etti kapıya doğru yönelip.
"Aynen biz çıkalım" dedi zeynep ablam.
Tam kapıdan çıkarken " zeynep abla" diye seslendim.
"Efendim ablacım" diyip döndü. "Bi gelebilir misin" dedim. "Ben dışardayım abla" dedi elif ablam kapıdan çıkıp.

"Söyle ablacım bi şey mi oldu" dedi ablamla telaşla.
"Abla şeyma aradı" dedim hevesle. "Beni merak etmiş"
Diye de devam ettim.
"Ooo ne güzel işte" dedi ablamda gülerek.
"Dün maça da gelmiş" dedim.
"Hı geldi alparslan farketmiş bende öyle gördüm" dedi ablam. "Abla ben artık daha fazla dayanamıyorum ya açılıcam bu kıza" dedim biraz yükselerek.
"Tamam ablacım bi iyileş de hayırlısıyla açılırsın" dedi ablam. Kapı çalmıştı. Gelen doktoru görünce "ben çıksam ıyı olur " diyip çıktı odadan.

Röntgen sonuçlarının fotoğrafını çektim.
●Hemşire hanım
"İ: doktor geldi." Yazıp röntgenin üzerinde kalp olduğunu düşündüğüm yeri işaretleyip attım.
"İ:burda sıkıntı varmış"
"İ:aa pardon" şimdi kız bide gerçek sanıp korkmasın.
Bacağımın röntgenini attım
"Yanlış olmuş. Burda bi sıkıntı varmış."  Yazıp gönderdim.
Çok geçmeden cevap geldi.

"Ş:sağ akciğerinde bişey olmamasına sevindim
İ:sağ akciğer mi?
Ş:ilk fotoğrafdaki "

Sağ mı akciğer nasıl ya ben kalbimi atmıştım. Elimle kalbimi yokladım. Tamam işte burda dedim sol tarafıma getirip. Çok da güzel atıyo maşallah.
Röntgenin resmine baktım. Ee tamam işt- yav ismail burda sağ sol tam tersi oluyo rezil oldun işte. Ama bişey olmamasına sevinmiş.

"İ: hee evet sağ akciğer tabi ya çok şükür bi şey yokmuş.
Ş: diğeride ufak bi çatlakmış çok anlamam ama inşallah kısa zamanda iyileşirsin.
İ:inşallah."

Yazıp çıktım sohbetten.

*2 hafta sonra*

"Abla ben diyorum ki artık açılayım şeymaya hazır bursadayken." Dedim bi yandan da mutfakta yalnız olduğumuzu kontrol ederek.
"Tamam ablacım açılda bak eminsin dimi duygularından." Dedi ablam sessiz sessiz.
"Emin ne demek abla ölüyorum aşkından görmüyo musun" dediğimde güldü ve "Vallahi o zaman bu kızı üzersen karşında ilk beni bulursun" dedi.
"Üzmem abla üzmem ama beni bu kadar çabuk satman hiç hoş değil" dedim bende gülerek.
"Ee nasıl yapıcaksın aklında bi şey var mı" dedi ablam.
"Neyi nasıl yapıcam abla" dedim bende anlamayarak.
"Açılıcam dedin ya onu diyorum" dedi.
"Ben karşısına geçip çat diye söylemeyi planlamıştım olmaz mı ki" dedim.
"E olur mu ablacım öyle bi yere çağır oturur konuşurusnuz. Sonra hazır bulduğun bi anda uygun bi dille, bak bu çok önemli uygun bi dille söylersin" dedi. Haklıydı. "Tamam öyle yapayım. Ama şey nereye çağırayım ne zaman çağırayım hemen şimdi arasam mı?"
"Sakin ol ablacım dur güzel böyle sakin kıza hitap eden bi yer bulalım." Dedi ablam beni sakinleştirerek. Fazla heyecanlanmıştım.
"Tamam bulalım abla" dedim bende.
"Tamam bak böyle bi yer var sakin, hoş bi atmosferi var." Dedi telefondan bulduğu yeri göstererek.
"Arıyım mı şimdi ben şeymayı" " ne zaman çağırayım"
"Kız müsait mi onu bi sor"

Telefonum yanımda değildi. Hızlı hızlı odama yürürken ayağımı acıttım.
Tamam sakin ol ismail. Hemen telefonu alıp şeyma nın ismine girdim.
Çalıyo...

Şeyma'dan

Söz verdiğim gibi yunus'un yanına uğramıştım bu gun. Nasıl özlemişim. Beraber parkta oynadık. Yaptığım kekleri götürdüm. Pek sevdi kerata. Vedalaşırken biraz duygulanmıştık. En kısa sürede tekrar sözleştik. Gözlerim dolu dolu eve yürüyodum. Telefonum çalınca göz yaşlarımı silip ekran baktım.
"İsmail Yüksek"
İsmail mi neden arıyo ki acaba. Daha fazla çalmadan açtım.

●İsmail yüksek
"Alo"
"Alo şeyma şey nasılsın"
"İyiyim çok şükür sen nasılsın nasıl oldun"
"Ben mi iyiyim ben yani daha iyiyim"
"Anladım tekrar geçmiş olsun"
"Saol" " ben şey diyicektim bu bizim yarım kalan bi değerlendirme vardı"
"Değerlendirme?" "Haa değerlendirme haha"
"Diyorum ki eğer müsaitsen yarın tamamlasak mı?"
"Yarın?" "Yarın boşum sanırım"
"Tamam şey ben sana o zaman konumu ve zamanı atarım"
"Tamamdır" diyip telefonu kapattım.

Nerden çıktı ki şimdi bu değerlendirme falan. Yani hayırdır ismail bey. Yanlız sende dünden razıymışsın şeyma. İnsan bi naza çeker. İstemsizce gülümsedim.
Hey hey kendine gel biz ne dedik aşık olmak yok.
Yapma şeyma bu seferde akışına bırak ya. Bi kerede bırak olacağı gibi olsun. Bırak bi kerede düzenin bozulsun. Kalbim bi garip olmuştu.

Eve gelir gelmez her şeyi bi tarafa attım. Kendimi kanapeye atıp tavanla bakışmaya başlatık. Ben ne hissediyodum aşk mı sevgi mi yoksa basit bi muhabbet mi oluşmuştu sadece aramızda. Bilmiyorum. Peki nasıl anlıycam?

Bu gün ismail le buluşacaktık. Hatta birkaç saat içinde çıkmam gerekiyodu. Ama ben daha ne giyeceğime bile karar vermemiştim. Derya mavi elbisemi, Eslem siyah jilemi, Gamze de çiçekli eteğimi giymemi söylüyodu.
Bense hepsini yatağın üstene attım onlarla bakışıyodum. Off kafayı yicem şimdi. Derken kapı çaldı. Kargocuymuş. Geçen bi elbise söylemiştim o gelmiş olsa gerek.
Buldum. Bu elbiseyi giyeyim. Çok da güzel oldu. Nihayet hazırlanmıştım. Havanın güzelliğine aldanıp üzerime bişey almadım. Çantamı da boynuma asıp çıktım. Bişeyi unuttum gibi hissediyodum ama neyi. Yavaş yavaş inerken bi yandan da ismail in attığı konuma bakıcaktım. Telefonum yok. Nerde benim aklım acaba. Geri çıktım.

Çok uzak bi konum değilmiş. Durağa geçip otobüs beklemeye başladım. Sonunda otobüsten inebilmiştim.
Biraz yürümeye başladım bi yandan da haritadan kafenin konumuna bakıydum. Hava bozucak gibiydi ama çok uzun durmazdım zaten dışarda. Yinede acele etsem iyi olurdu. Nihayet bulabilmiştim.
Şaşırdım. İsmail in böyle bi yeri bilmesine, burda buluşmak istemesine, ve benim burayı keşfetmemiş olmama...
Çok tatlı bi havası vardı. Bu günden ziyade 1980 lerde gibiydi. Ahşap kapıyı gıcırtısı eşliğinde açtım. Metropolün ortasına zaman yolculuğu yapmış gibiydim. İçeri girdiğimde daha da mest olmuştum. Kitap dolu raflar. Rastgele birine yaklaşıp bi kitap seçtim. Cam kenarında bi masaya geçtim.
Tamda anlaştığımız saatti ama ismail henüz gelmemişti. Önümdeki kitabı karıştırmaya başladım.
Kitaptan ziyade rastgele şiirlerle dolu bi defterdi. Sararmış yaprakları durumu dahada romantize etmişti. Rastgele bi sayfa açtım.

"Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bi yaşam boyu bitirmek değil de
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim...
Özdemir Asaf"




Hemşire Hanım |İsmail YüksekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin