29

992 53 16
                                    

"Bak bakalım sana aldığım hediyeleri beğenicek misin"
Dedim elimdeki paketi yunusa uzatırken.
Ameliyatın üzerinden 1 hafta geçmişti. Çok şükür sağ salim atlatmıştı. Yarında taburcu oluyodu kuzum.
Ne ara bağlanmıştım bu kadar bilmiyodum. Ama o gün içimde bi şeyler kopmuştu. Çok korkmuştum. Tabi bide yetmemişti ismailin gününü mahvetmiştim.

Heyecanlı heyecanlı açtı paketi yunus.
"Bunlar çok güzel şeyma abla" dedi aldığım boya kalemlerine ve resim defterine bakıp.
"O zaman bol bol resim çizersin ha ne dersin." Dedim bende. Serumunu kontrol edip ayrıldım yanından.

"Günaydın yunus bey bugün nasılız bakalım?" Diye girdim odaya.
"İyiyim resim yaptıım" dedi hevesle.
"Oo bakabilir miyim " diyip yanına yaklaştım.
"Bak bu sensın şeyma abla" dedi resimdeki kızı gösterip. Yanımda elinden tuttuğum bi bücür vardı.
"Bu da benim" dedi onu gösterip.
Bi kişi daha vardı resimde. Yunusun elinden tutan bi adam. "Peki bu kim" dedim onu gösterip.
"O abim benimle futbol oynucak" dedi çizdiği topu göstererek. Bildiğim kadarıyla bi abisi yoktu ama...
"Hep bi ablam abim olsun isterdim." Dedi.
Yokmuş zaten.
"Bak burda da seninle piknik yapıyoruz" diye de devam etti anlatmaya. Gözlerim dolmuştu bile.
"Bu resim çok güzel olmuş" dedim bende.
"Sen bi taburcu ol pikniğe de gideriz" dedim.

Yunus taburcu olalı 1 hafta olmuştu. Ve ben ona söz verdiğim pikniği yapmak için bir sürü yerden izin almaya çalışıyodum. Ve nihayet o güzel haberi almıştım. İzinler tamamdı.
İşten çıkmış eve gelmiş kendimi yatağa fırlatmıştım. Haftasonu için planım hazırdı bile.
Kendimi koltuğa bıraktım. Gözüme ismail in vestiyerde duran ceketi çarptı. Bi türlü fırsat olmamıştı vermeye. Bende kalmıştı o gün. Onun da gününü mahvetmiştim.
Aklıma bi fikir gelmişti. Acaba onu da mı çağırsaydım pikniğe. Yunus çok sevinirdi hem. Sadece yunus mu sevinirdi şeyma? Şhh girme oraya.
Arayıp sorsa mıydım? Ne kaybederdim ki.

"İsmail yüksek kişisi aranıyor..."

"Alo şeyma"
"Alo ismail ben şey-"
"Nasıl oldun arıycaktım aklımdan çıkmış"
"Ben iyiyim şey diycektim sana"
"Ney"
"Geçen gün gününü mahvettim kusura bakma"
"Saçmala şeyma ne mahvetmesi, mahvetmedin"
"Ben aslında telafi etmek için şey düşünmüştüm"
"Telafi mi?"
"Evet, yani seni bi yere davet edicektim.
"Beni mi?"
"Evet, tabi müsait olursan, seni bi beyfendiyle tanıştırmak istiyorum."
"Beyefendi mi? Kimmiş ki"
"Çok tatlı biri"
"Ha bide çok tatlı"
"Anca iyileşti işte 1 hafta falan oldu taburcu olalı"
"Nası yani haaa geçen ki çocuk"
"Başka kim olucak canım"
"Tabi başka biri olmasın"
"Yani şey diyorum pazar müsaitsen seni de piknikte görmekten mutluluk duyarız"
"Hım telafi diyosun ee edelim madem telafi"
"Peki şey bide bi futbol topu alabilir misin gelirken?"
"Top mu alırım tabi"
"Tamam ben sana konumu atarım"
"Tamamdır"
"O zaman görüşürüz"
"Görüşürüz "

Telefonu kapattım. Ne yaptım ben az önce. Kalbim normal atmıydu. Karnımdaki kelebeklerden bahsetmiyorum bile. Off Allahım sen bu hisleri bana yük etme. Kalbimi hafiflet yarabbim. Boşluğa bakıp sırıtıyodum.

Harika heyecandan gözüme zerre uyku girmemişti. Ve sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştım. Bugün piknik yapıcaktık. Üçümüz. Hayır hayır ismail gelicek diye böyle heyecanlı değilim hayır. Kalkıp akşamdan hazırladım hamurla poğaça yaptım. Onlar pişerken kek ve kurabiye de hazırladım. Yunusumu çok özlemiştim. Pişenleri teker kutuladıktan sonra piknik sepetime koydum.
Kendimi hazırlamaya gelmişti sıra. Ve ne giyiceğimi bilmiyodum. Dolaptan bi gömlek çıkarıp giydim. Altına rahat bi pantalon giydim. Masanın üstünden yunusun çizdiği resmi aldım.
Hazırdım. İzin kağıtlarını çantama koyup odadan çıktım. Hava güzel gibiydi bi şey almadım üstüme. Evden çıkabilirdim.
İsmaile yurdun konumunu atıp evden çıktım.

Hemşire Hanım |İsmail YüksekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin