28

796 41 0
                                    

İsmail'den

Birazdan şeymayla buluşcaktık. Ama ben hala evden çıkamamıştım.
"Abla olmuş mu bu üstümdekiler" dedim ablama dönüp.  "Olmuş olmuş yakışıklım benim" dedi yanağımı sıktırıp. Kolumdaki saate baktım. Az daha oyalanırsam daha ilk buluşmadan geç kalıcaktım. Vay be ilk buluşma ha...  Hemen emin olma oğlum daha kız ne  dicek bilyoruz.
"Hadi ben çıktıım" diye koştum kapıya. Ama ayağım sızlayınca yavaşlamak zorunda kaldım. "Aah!"
"Aman ablacım dikkat et kendine" dedi ablam çıkarken. Mecbur koltuk değneklerimide aldım.

Bi tane mi park yeri olmaz ya. Hani buralar sakin yerlerdi abla. Ah ah bilmediğin yerlere girersen böyle olur. Geç de kaldım zaten.
Sonunda güç bela bi park yeri bulup. Arabadan indim. Ablamın tavsiyesiyle geldiğim kafeyi nihayet bulmuştum. Ama burası...
Burası biraz garipti. Sanki eski püskü biyer gibiydi. Gerçi bu retro dedikleri şey baya modaymış ama yani kıza da ayıp oldu ya. Off off. Yavaşça kapıya yaklaştım, içeri girdim. Kapı gıcırdıyodu. Rezil oldun ismail rezil.

Gözlerim şeymayı aramaya başladı. Camın kenarına oturmuş önünde bi kitap vardı. Sıkılmış seni beklemekten nolcak. Yanına doğru yürümeye başladım. Bu koltuk değnekleriyle yürümekte ne zormuş. Yaklaştıkça beni farketti. Ayağa kalkıp sandalyemi çekti daha rahat oturmam için bunu sanki benim yapmam gerekiyodu. Ama şartlar...

"Hoş geldin" dedi. Yerine geri geçerken.
"Kusura bakma bi türlü park yeri bulamadım. Geç kaldım" dedim.
"Yok canım ne kusuru zaten baksana hala koltuk değneğiylesin" dedi.
"Ha onlar mı valla bence iyileştin ama daha bırakamadım" dedim gülerek.
"Sıkılmadın inşallah beklerken" "o ne" dedim elindekini göstererek.
"Bu?" "Tanıştırayım kitap ismail, ismail kitap" dedi gülerek.
"Yalnız o benim repliğimdi" dedim bende.
"Ne kitabı peki"
"Şiir sever misin"  dedi bi anda. Sever miyim? Acaba en son kitap ne zaman okudun ismail.

"Aa şiir mi severim " dedim bi anda. Bas ismail bütün tuşlara bas.
"Ya o halde bana rastgele bi sayı söylesene sana bi şiir seçelim." Dedi hevesle.
"Tamamdır o zaman 80 olsun" dedim. İY80😉
"Açıyorum." Diyip sayfaları karıştırdı.
"Buldum." Dedi okumaya başlayarak.

"Boşuna

Sen yoksun
Boşuna yağıyor yağmur
Birlikte ıslanmayacağız ki

Boşuna bu nehrin
Çırpınıp pırpırlanması
Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki

Uzar uzar gider
Boşuna yorulur yollar
Birlikte yürüyemeyeceğiz ki

Özlemler de ayrılıklar da boşuna
Öyle uzaklardayız
Birlikte ağlayamayacağız ki

Seviyorum seni boşuna
Boşuna yaşıyorum
Yaşamı bölüşemeyeceğiz ki

Aziz Nesin"

Çok anlamazdım şiirden ama güzeldi sanırım.
"Çok beğendim" dedim.
"Ee şey nasılsın" diye sordum.
"Ben, iyiyim asıl sen nasılsın nasıl oldun" dedi o da.
"Oo ben turp gibiyim bide şu değnekleri atabilirsem"
"Ee hiç bi şey söylememişsin" dedim önüne bakıp.
"Bakar mısınız ?" Dedim elimi kaldırıp.

Derin bi sessizlik hakimdi. Böyle olmazdı ki canım.
"Eee değerlendirme diyoduk." "Nasıl güzel oynadım mı?" Dedim sessizliği bozup.
"Sonuçta değerlendirmek için buluşmadık mı"
Güldü. "Evet değerlendirmek için buluştuk. Ama yani daha çok futboldan anlayan biri değerlendirse daha faydalı olmaz mıydı senin için" dedi.
"Ben senin düşüncelerini merak ediyorum" dedim bende.
"Peki o halde." Diyip oturuşunu dikleştirdi.
"Bi kere futbol çok hırçın bi oyun şekil bir a da görüldüğü gibi" dedi değnekleri göstererek.
"Onun dışında, sen çok hızlısın. Takip edemedim" güldüm demek beni izledin.
"Yani şey göremedim nerde olduğunu." Dedi utanarak.
"Hım bu güzel bişey" dedim gülerek.
"Ayrıca çok saldırgan oynuyosun canım olur mu öyle sonra böyle sakatlanıyosun işte"
"Peki hemşire hanım haklısınız ama futbol bu narin narin oynayamam.
"Ee mızıkçılık yapıcaksan değerlendirmeyelim"
"Tamam tamam demedim bişey" diyip arkama yaslandım.

"Ee alparslan nasıl özledim civcivimi" dedi.
"Civcivim mi?" " yani şey bende öyle derim de şaşırdım" dedim.
"Biliyorum yani alparslan söylemişti." Dedi oda.
"Valla napsın alparslan şeyma ablam futbol sözü vermişti hala oynamadık diyo" dedim. Bunu şuan uydurmuştum. Çünkü akparslan muhtemelen unutmuştu.
"Aaa evet öyle bi söz vermiştim. Bu sıralar o kadar çok söz veriyorum ki hangi birine yetişeceğimi bilmiyorum." Dedi. Kime ne söz verdi bu kız. Umarım tahmin ettiğim sözü vermemiştir. Yok yok öyle olsa burda ne işi var.  Yolunu bulup artık söylsem iyi olucaktı çünkü saatler durmak bilmeden akıyodu.

"Kalksakmı artık ya malum yarın nöbet var saatte geç oluyo" dedi şeyma. Haklıydı. Aferin ismail bu seferde açılamadın.
"Haklısın hesabı isteyelim kalkalım." Dedim bende umutsuzca.
Kapıdan çıktık. Aynı istikamete doğru döndük.
"Ben bırakayım mı demiycem çünkü eminim buralardan biyerden bi otobüse bişeye binceksindir" dedim.
"Doğru bildin ilerden duraktan binicem" dedi gülerek. Neyse ki aynı istikamete yürüyomuşuz.
Çat diye söylesem nolur ki. Yok ablam ne dedi. Düzgün bi zamanda söyle dedi. Yok ki abla düzgün zaman yok.

"Şeyma" dedim bi anlık gazla. Durdu.
"Efendim" dedi.
"Ben sana şey söylicektim" dedim. Dedim ama nasıl söyliceğimi bilmiyodum. Kelimeler asla birleşip bi cümle oluşturmuyodu kafamda.
"Dinliyorum" dedi.
"Şey" "Ben yani nasıl söylicem bilmiyorum ama-" derken bi ses böldü.
"Zırr" şeymanın Telefonuydu.

Şeyma'dan

Çalan benim telefonumdu elimi cebime attım.
*esra*
Esra mı hayırdır inşallah. İsmail inde lafı bölünmüştü.
"Kusura bakma bi saniye" dedim ismaile dönüp. Telefonu açtım.

"Alo esra"
"Alo şeyma kusura bakma seni de bu saatte rahatsız ettim ama"
"Yok sorun değil hayırdır?"
"Şeyden aradım yunus u apar topar hastaneye kaldırmışlar hastalığı nüksetmiş"
"Yunus mu?" Daha bugün sabah beraberdik. Bi anlık şokla dengemi sağlayamadım. İsmailin koluna tutundum. "Şeyma iyi misin" dedi.
"Alo esra nasıl durumu ben, ben hemen geliyorum" diyip telefonu kapattım.
"Kötü bişey yok inşallah" dedi ismail. Hala tutunduğum kolunu bıraktım.
"Bi hastamın durumu kötüleşmiş. Acil hastaneye gitmem gerek." Dedim.
"Tamam dur benim arabayla gidelim. İtiraz istemiyorum." Dedi.
İtiraz edicek halim yoktu zaten.

Koştur koştur geldim servise.
"Esra noldu nasıl durumu " dedim nefes nefese.
"Acil ameliyata aldık" dedi.
Oturdum. Köşede yine geçen günden hatırladığım sosyal hizmetlerden gelen kadın vardı. Başka da kimsesi yoktu zaten. Artık ben varım dedim daha bu gün ona. Sen benim ablam olur musun dedi... Kafamın içinden çıkmıyodu. Gözlerim daha fazla dayanayıp dökülmeye başlamıştı yaşlar.
Beklemek. Bu kapının önünde beklemek... her  gün böyle bir sürü hastayakını beklerdi.
Ama kimsesizler... kimsesizler için daha zordur hastaneye yatmak yaşın kaç olursa olsun.
Daha fazla dayanamayıp kalktım. Kafamı kaldırdığımda ismaili göremedim, gitmişmiydi?
Hava almak için dışarı çıktım. Hava da epey soğuktu.

"Şeyma " duyduğum sesle irkildim.
İsmaildi gelen. Elindeki bardağın birini bana uzattı.
"Oturabilir miyim" dedi.
"Tabi" dedim biraz kayarak.
"Hava soğuk dışarı çıkmasaydın" dedi.
"Hava almak iyi gelir diye düşündüm" dedim bende.
"Bunu al sırtına" dedi çıkardığı ceketini örterken.
"İtiraz istemiyorum" diyede ekledi.
"Teşekkür ederim" dedim.
"Kim bu hasta akraban falan mı" diye sordu.
"Yok değil sadece biz tanışmıştık." "Kimsesi yoktu" dedim. Göz yaşlarım istem dışı dökülüyodu.
"Benim ablam olur musun demişti daha bugün" ağlamaya başladım tekrar. Kendimi o kadar sıkmıştım ki daha fazla dayanamadı.
"Gitsem mi belki bi haber vardır." Dedim. Ayağa kalkıp.
"Dur bende geliyim" dedi ismail.

"Hastanın yakınları kimler" duyduğum sesle kafamı kaldırdım.
"Ben" diyip doktorun yanına yaklaştım.
"Yani kimsesiz di ama..."
"Tamam sorun değil. Ameliyat başarılı geçti. Birkaç gün müşahede altinda tutucaz" diyip gitti doktor.
Yanımda duran ismaile döndüm.
Anın şokuyla ismaile sarıldım. "Çok şükür Allahım" Naptın naptın?
Hemen kollarımı geri çektim.
"Ben şey bi anda oldu kusura bakma" diyip önüme döndüm.
"Şeyma sen daha  fazla bekleme istersen zaten yarın sabah geliceksin git dinlen" dedi esra yanıma gelip. "Ben zaten burdayım bişey olursa haber veririm." Diye de ekledi. İtiraz edebilecek halim yoktu. Tıpkı ismaile edemediğim gibi.
Tıpış tıpış bindim arabaya. Çok yorulmuştum.

"Burda durabilirsin" dedim ismaile dönüp.
"Tamamdır" dedi arabayı durdururken.
"Kendine dikkat et" dedi ben inerken.
"Sende" dedim.

Gözlerim şişmiş, kan çanağına dönmüştü. Sırtımdaki ceketi bile farkedicek halim yoktu.

Hemşire Hanım |İsmail YüksekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin