Gökhan gittikten sonra biraz daha bekleyip bende sınıfıma çıkmıştım. Ama malesef şuan derste oldukları için kapının önünde biraz beklemek zorunda kaldım. Zil çalar çalmaz açılan kapıyla tarih hocasının sınıftan çıkması bir oldu. Bende daha fazla beklemeden içeri girdiğim de yerime geçecekken kolumda bir el hissedince başımı arkaya çevirip elin sahibine baktım.
Efsun
Çok güzel. Birde bu vardı dimi? Ama fark etmiş olamaz herhalde,yani en azından sadece duyduğu şeyle birşeyleri anlaması imkansızdı.
"Konuşalım." Kafa sallayınca kolumu elinden kurtarıp önümden yürüyen kızı takip etmeye başladım. Kızlar tuvaletine girince arkasından bende girdim ve benden sonra kapıyı kilitlemesini izledim. Büyük ihtimalle kimse girmesin ve rahatsız olmayalım diye kilitliyordu.
"Seni dinliyorum." Kollarımı göğsümde birleştirip konuşmasını bekledim. Birdenbire kahkaha atmaya başlaması ile kaşlarımı çatarak kendi kendine gülen kızı izledim. En sonunda gülmesini durdurunca konuşmaya başladı.
"Gökhandı dimi? Aylardır bana anlattığın çocuk aslında benim sevgilimdi."
Ve evet anlamıştı. Ben susunca sakince konuşmaya devam etti.
"Aylardır beni bı salak yerine koydun. Ama aferin sana! 'Çal onu' dediğimde beni dinleyip sevgilimi çalmışsın! "
Hâlâ konuşmayıp yüzüne bakmaya devam ediyordum. Zaten söyleyecek pek birşeyim de yoktu.
"Ee anlatsana, yan odadan bizi dinlerken kendini tatmin de ediyor muydun? Yada aslında Gökhan beni seninle aldatıyordu. Ben koynumda yılan beslemişim." Birdenbire üstüme atıldığında son anda kendimi koruyup onu itmeyi başarmıştım. Ama geriye doğru sendelerken koruyamadığım birkaç tutam saçımı da yanında götürmeyi unutmamıştı. Kafamda acayip derecede bı acı varken başımı yerden kaldırıp yüzüne ve elindeki saçlarıma baktım. Sonunda ağzımı açtığım da söylediklerine karşılık vermeye başladım.
"Saçmalama efsun. Aldatma falan yok. Senden önce gördüm ben onu, senden önce sevdim. Ama sen daha hızlı davrandın. Benim bı suçum yok tamam mı? Siz zaten birbirinizi sevmiyordunuz. İlişkiniz de bu yüzden bitti zaten." Bu söylediklerimle daha da sinirlenmiş gibi duruyordu.
"Sen birde üste mi çıkmaya çalışıyorsun? He? Arkadaşlık denen şeyin gerçek olmadığını bana bir kez daha hatırlattın. Teşekkürler ederim lanet olası sürtük!" Bağırırak sözlerini bitirdikten sonra tuvaletin kapısının kilidini açarken son kez konuştu ve gitti.
"Evdeki eşyalarını bir an önce topla ve sonra da hayatımdan defol git. Aptal fahişe!"
Tuvalette beni bir başıma bırakıp çıktığın da bir süre aynadan kendime baktım ve cebimden telefonumu çıkarıp sınıf grubundan numarasını bulduğum kıza mesaj yazdım.
Seçil: Sıramdan çantamı al ve kendi yanına koy.
Sude: Niye?
Seçil: Sorgulama ve yap!
Sude: Ok
Tuvaletten çıkarken aklımdan sadece tek bi düşünce geçiyordu.
Ben nerede kalacağım?
***
Sınıfa girdiğim de çantamın efsunun değil de incinin yanında olduğunu gördüm. Halbuki ben sudeye kendi sırana koy demiştim. Onların yanına adımlarken Sudeye kaşlarımı kaldırmış sorar şekilde bakıyordum.
"Kendisi istedi." Diyerek inciyi gösterdi.
"Evet ben istedim. Siz birbirinizi sevmiyormuşsunuz galiba, o yüzden benim yanımda oturman daha sağlıklı diye düşündüm. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK TUTKU +18
RomancePeki ya aslında sevdiğin çocuk en yakın arkadaşının sevgilisiyse? *** "Hâlâ yüzüme bakmıyorsun yalnız" başımı yerden kaldırıp yüzüne baktım. "Neden ısrarla yüzüne bakmamı istiyorsun?" Bakışlarını elindeki sigaradan çekip gözlemin içine baktı. "Bil...