...
Changbinin inat edip onları getirdiği parka baktı jisung. Normalde kafeye gitmeyi planlıyorlardı ancak changbinin ısrarları sonucu bir büfeden atıştırmalık bir şeyler alıp bu parka gelmişlerdi.
Etraftaki insanlar genel olarak ya çardaklara oturmuş sohbet ediyorlardı ya da çimlere örtü sermiş orada takılıyorlardı.
Aslına bakarsanız diğer insanlar da onlar gibi atıştırmalıklarla mini piknik yapmak için gelmişlerdi buraya.
Ani gelişen bu park olayına hazırlıkları olmadığından yanlarında örtü yoktu, bu yüzden çardaklardan birine oturmuşlardı.
"Onca parka geldik, bari gelmişken çimlerde yürüyelim."
Jeonginin bu teklifine karşın herkes burun kıvırmış, jeongin de göz devirip 'siz de ortalıkta alev topu gibi dolanmaya devam edin' temalı konuşmasını yaparak ayakkabılarını çıkartmıştı.
Tam gideceği sırada kolunu tutan changbine 'ne var' bakışlarını atarken bu bakışlara aşina changbin de kendini açıklamıştı.
"İki saattir annemden duymadığım söylenmeyi senden duydum, bir tur da gelince dinlemek istemiyorum bu lafları. Başım şişti ben de seninle geleyim de belki baş ağrım geçer."
"Ne halin varsa gör."
Kolundaki changbinin elinden kurtulan jeongin ilerideki göle doğru giderken changbin de çok uzaklaşmadan jeongine yetişmek adına hızla ayakkabılarını çıkartıp jeonginin peşinden adımlamıştı.
Giden ikilinin ardından bir süre baktıktan sonra hyunjine döndü jisung.
"Birbirlerinden hoşlanıyorlar değil mi?"
"Sen... sen bunu nereden anladın? Kaç yıllık arkadaşları olmama rağmen ben bile bu yılın başında fark ettim hoşlandıklarını."
"Biliyorsun ben iyi bir gözlemciyim."
Jisungun dediğiyle başını salladı hyunjin. Sonrasında aklına gelen fikirle başını kaldırdı.
"Dediğin gibi iyi bir gözlemcisin, söylesene ben sana chandan hoşlandığımı söylemeden önce ya da sonra hiç chanı inceledin mi? Benden hoşlanıyor olma ihtimali var mı yani hiç bana ilgiliymiş gibi bir hareketini gördün mü?"
"Açıkça söylemek gerekirse hiç sana baktığını görmedim, daha doğrusu ilgili baktığını görmedim."
Arkadaşını üzmek istemese de görmediğini söyledi jisung, çünkü boşa umutlara kapılıp daha fazla üzülmesindense hiç umutlanmaması daha iyiydi.
"Belki de sen denk gelmemişsindir."
Kurduğu cümlenin ardından gülümsedi hyunjin. O an jisung unuttuğu bir gerçeği hatırladı, karşısındaki hyunjindi, bir şekilde tutunabilecek bir şey bulurdu.
İkili sohbetlerine devam ederken biraz ilerilerinden gelen bağırışma sesleriyle konuşmaları kesilmişti. Duydukları sesler tanıdıktı...
Jeongin ve changbin?
Evet, kesinlikle onlardı.
Seslerin geldiği tarafa döndüklerinde kendilerine koşan ikiliyi gördüler. Daha çok jeongin changbini kovalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apocalypse • minsung
Fiksi Penggemarkollarına sarılmış sevgililerin alnından öpücükler han jisung tek arkadaşı lee minhoya söz vermişti arkadaş edineceğine dair, ancak ummadığı şekilde bir şeyler ters gitti,,