Keifli okumalar muah...
"Bana haber vermeden date'e çıktın bir de?"
"Date değildi diyorum hyunjin!"
Jisung yatağında uzanmış komodinine koyduğu telefondan hyunjinle konuşurken yirminci kez hyunjine aynı cümleyi tekrarlıyordu.
"Dur şimdi, sana birkaç soru soracağım sonra baştan alacağız. Yoksa sen anlamayacaksın."
Jisung bıkkın nefesini yayıldığı yatağından havaya verirken hyunjin bunu duysa da umursamamıştı.
"İlk olarak konu başlığımızı açıklıyorum, bir buluşmanın date olması için hangi özelliklere sahip olması gerekir? Senin fikirlerini almayacağım çünkü muhtemelen buluşmanızın dışında kalan şeyleri sayacaksın. O yüzden sadece sana söylediğim maddeleri onayla ya da reddet. Ki muhtemelen hiçbirini de reddedemeyeceksin."
Jisung hyunjinden kurtuluşu olmadığını çok net biliyordu, bununla beraber hyunjin görmese de başını onaylar şekilde sallarken hyunjin de oluşan sessizlikle sözlerini sıralamıştı.
"İlk olarak bir date'in temel özelliği baş başa olmasıdır. Reddedemediğine göre devam ediyorum. Özel olarak hazırlanmış ve planlanmış olmasıdır. Buna da itiraz edemedin. Etkinliğin başrollerine özel olup her iki tarafa da güzel hissettirmesidir. İtiraz? Yok. Önceden haberleşilip bir iki saat önceden karşı taraftan hazırlanması istenilip tercihen evden alınır. Herhangi bir itirazın? Ben de öyle düşünmüştüm."
O hyunjinin saydıklarının hiçbirine karşı çıkamazken tüm bunları minhoyla yaşadıklarının da bir hayli farkındaydı. Hyunjin jisungu köşeye sıkıştırmanın verdiği keyifle sırıtarak telefonun diğer ucundan tekrar konuştu.
"Pekii, sizin buluşmanızda neler oldu? Baştan alalım. Sadece ikinizdiniz, minho tüm bunlar için hazırlık yaptı, sen resim çizmekten keyif aldığın için buna özel planlanmış bir buluşmaydı ve ne kadar mutlu olduğunu inkar edemezsin, seni birkaç saat öncesinde aradı ve hazırlanmanı isteyip seni kapından aldı. Ve sen diyorsun ki date'e çıkmadık?"
Jisung hyunjinin böyle yaparak onu duygularıyla yüzleştirmeye çalıştığının az çok farkındaydı ancak kendisi de daha çözümleyemediği bu hisleri kabullenemeyecek kadar hazırlıksız hissediyordu kendini.
"Bir detayı atladın," dedi dudaklarını birbirine bastırarak.
Hyunjinin telefonun karşı tarafında kaşları havalanırken merakla ne olduğunu sordu.
"İki tarafın da birbirine bir şeyler hissetmesi gerekir, bir buluşmanın date olabilmesi için."
Bununla beraber ne diyeceğini bilemezken devam etti jisung.
"Gel gör ki bizim birimiz bile bir şey hissediyor mu belli değil."
"Nasıl belli deği-"
"Hyunjin bak," diye başladı jisung söze, bir anda bu kadar ciddileşmek beklediği bir durum değildi. Zira konunun buraya geleceğini dahi düşünmemişti buluşmalarını anlatırken.
"Anlıyorum, bir şeyler hissedeyim, mutlu olayım istiyorsun. Ancak benim için en yakın çocukluk arkadaşımdan hoşlanıyor olma düşüncesi kabullenmesi kolay bir şey değil. Biz beraber büyüdük, sözde kardeş gibi olmamız gerekirdi ki bu yıla kadar öyle görüyordum bizi. Şimdiyse her şey karman çorman."
Yatakta doğrulurken telefonunu eline aldı jisung, sırtını yatak başlığına yaslarken devam ettirdi sözlerini.
"Kendimi mi yanlış anlıyorum, minhoyu mu yanlış anlıyorum, yoksa her şey doğru mu kafamda bilmiyorum. Yüzleşmekten korktuğum bir şeyler olmalı biliyorum ancak belki de yüzleşilecek bir şey bile yok, ben kafamda kuruyorum. Belki hala eskisi gibi arkadaşız sadece kafam bulandı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
apocalypse • minsung
Fiksi Penggemarkollarına sarılmış sevgililerin alnından öpücükler han jisung tek arkadaşı lee minhoya söz vermişti arkadaş edineceğine dair, ancak ummadığı şekilde bir şeyler ters gitti,,