Zemheri Azad bir ara kendine gelmiş hattâ hepsiyle konuşmuştu ama sonra yeniden kendinden geçmişti. Bilinci kapanmıştı, doktorsa bunun iç kanama olduğunu söylemişti. Yani geçirmek üzereymiş, şimdiyse Nehir hanım oğlunun yanına gitmişti. Fakat ona ne der bilinmez ama sözleri Zemheri'yi etkilemişti. Onun elini sımsıkı tutmuş bırakmıyordu, bunu görmekse hepsini garip etmişti.
Erez - Niye elini bırakmıyor?
Kenan B - Bilmiyorum ama belli ki içeride pek iyi şeyler olmuyor.
Dedi gözümü bile kırpmadan içeriyi izlerken o anda makineden gelen sesle hepsi korku duymuştu. Çünkü kalp atışı yavaşlamış birkaç dk sonra komple düz çizgi haline gelmişti. Bunu gören doktorsa ona şok vermeye başlamıştı.
5 hafta sonra ...
Iyiydi, biraz toparlamıştı ama tıpkı dediği gibi Nehir hanımdan uzaklaşmıştı. Hatta hastaneden çıktığında bir süre Vurgun'larda kalmıştı. Onunla vakit geçirip o 1 yılın acısını çıkartmaya çalışmıştı ama bu ona pek yetmiyordu. O açık bir türlü kapanmıyordu, ahh bu arada haftada 1 psikolog ile görüşüyordu. Psikoloğu ise Vurgun'lar bulmuştu. Çünkü o yakıcı olay ona iyi gelmemişti, birde artık uçak korkusu vardı, telefonda bile uçak görünce o günü hatırlıyordu. Ailesi ve dostlarıysa elinden geldiğince onunla olmaya çalışıyordu. Zaten o hastane günleri bir izdirap gibiydi, devamlı kötü olmuştu. Lâkin ağrıları hâlâ devam ediyordu bu her daim ilaç alıyordu. Şimdiyse evindeydi, Balamir ise toplantıdan toplantıya sürünüp gidiyordu. Karan Bey ise toplantılarda her daim yanında duruyordu, onu eskisi gibi tek koymuyordu. Ahh birde Zemheri'nin olayından sonra eskisi gibi olmuştu. Kendine gelmiş, yeniden onlara karşı iyi olmuştu ama o eski hataları için çok utanç duyuyordu.
Şimdiyse Hazender Malikhanesinde kahvaltı ediyorlardı, bugünse evdeydiler ve akşama Dinçer ailesi yemeğe gelecekti. Haa birde Bera adlı kuzenini aileden cidden çıkartmıştı, çocuk onlardan uzak duruyordu. Tabi aileden çıkarken baba dediği adamı felaket kırmıştı. Bu yüzden de Cumali Dinçer çok kötü olmuştu, bu durum zoruna gitmişti. Ama aile onu başından uyarsa bile dinlememiş, aksine Bera'ya bağlanmıştı. Yani demem o ki bu acı olay herkesden birşey almıştı, hepsinin dengesini bozmuştu.
Karan B - Daldın.
Dedi Balamir'e bakarak, o ise iç çekip şunu söylemişti.
B - Azad'ı düşünüyorum, fazla yıprandı.
Karan B - Ölümden döndü bu normal, çok normal.
B - Baba onu biz yıprattık, hep ilk darbe bizden geldi. Bu yüzden de o çocuk bizim yüzümüze tükürse hakkıdır ama yapmıyor.
Dedi çayını içerek, ikizleriyse sessizce kahvaltı ediyordu. Bayağıdır da Zemheri'yi görmüyorlardı, bu yüzden de üzgündüler. O anda konuşan Asrın oldu.
Asrın - Baba!
B - Efendim yavrum?
Dedi ona bakarak, Asrın ise portakal suyunu bırakıp şunu söylemişti.
Asrın - Zemheri abi hâlâ Mardin'den dönmedi mi?
B - Ne?
Dedi şaşkınca bir ona bir babasına bakarak, Karan Bey ise yutkunup şunu söylemişti.
Karan B - Öyle birşeyi söylemek kolay değil, bu yüzden de öyle dedim. Napim?
B - Baba ya!
Asır - Sarı abi burda mı?
B - Gidemedi ki.
Asır - Niye ki?
Dedi safça ona bakarak, Balamir ise geri yaslanınca ikizleri cevap beklercesine ona bakmıştı. Çünkü gitmediyse neden gelmediğini merak etmişlerdi, bunun suçlusu da Karan Bey idi. Çünkü gerçeği onlara dememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Beden Üç Kişilik! ( Mafya Serisi 1)
Teen Fiction# - Biz senin öz aileniz, bir şans versen ölmezsin! Dedi dolu gözlerle çünkü abisi olduğunu öğrendiği genç onları istemiyordu. Bu yüzden de bütün aile ona yalvaracak hâle gelmişti çünkü yıllar sonra ölü bildikleri üyenin hayatta olduğunu öğrenmiştil...