0.7

558 39 6
                                    

Yatağıma uzanmış olanları düşünüyordum. Hayatımda daha önce hiç böyle bir şey yaşamadığım için ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Belki de birine sormalıydım. Kanao! Tabi ya Kanao bana yardımcı olurdu. Yataktan hızlıca doğrulup ayağa kalktım. Tam Kanao'nun odasına gideceğim sıra dışarıdan yükselen seslerle irkildim. Dışarıya çıktığımda Aoi ve Naho'nun Tengen-sama'nın omuzlarında olduklarını gördüm. İkiside çırpınıyor ve yardım istiyordu. Kanao ise olduğu yerde tir tir titriyordu. Yardım etmek istediği açıktı ama emirler onun için daha da önemliydi.

"Tengen-sama ne yapıyorsun?" Bana dönerek derin bir nefes aldı.

"Göreve çıkacağım ve bana kız gerekiyor." Tek kaşımı kaldırarak "Ben ne güne duruyorum burada. Herhangi bir görevim yok yardıma gelebilirim." Biraz düşündükten sonra "Bir kişiden fazlaya ihtiyacım var."

"O halde biz geliriz." Kafamı sağa çevirdiğimde İnosuke, Zenitsu ve Tanjiro'nun Tengen-sama'ya baktıklarını gördüm. Ne yani onlar mı gelicekti. Onları kız kıyafetleriyle hayal ettiğimde kıkırdadım. Herkes bana bakınca biraz utandığımı hissettim. Ama bunu belli etmeye niyetim yoktu.

"Gelmeniz komik geldi de." İnosuke kaşlarını çatarak üzerime doğru yürümeye başladı.  "NE YANİ SEN BİZE GÜÇSÜZ MÜ DİYORSUN. KAVGA MI ARIYORSUN DÖVÜŞ BENİMLE AYUMİ." Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Hayır sadece görev için kızları arıyordu ya ondan." Gözlerinin yüzümde oyalandığını hissettiğim de yanaklarımı kızardığını hissettim. Kanao evet Kanao ona kesinlikle sormalıydım..

"Her neyse ne zaman gidiyoruz Tengen-sama?" diyerek konuyu değiştirmeye çalıştım. "Hemen şimdi çıkıyoruz." kafamı sallayarak hızlıca odama dönüp hazırlandım. Üniformamı giyip her zamanki gibi saçımı atkuyruğu yaptım. Kahküllerimi özenle düzelttikten sonra yatağımın yanında bulunan katanamı alıp odamdan ayrıldım. Dışarı çıktığımda dördününde beni beklediğini gördüm. Hızlıca yanlarına giderek Zenitsu'nun yanına geçtim.

"Koca adam nereye gidiyoruz?" İnosuke'nin Tengen-sama'ya koca adam demesi komik geldiği için kıkırdadım.

"Japonya'nın şehvet ve arzunun gösterişe buluştuğu iblisler in cirit attığı yere Eğlence Merkezine gidiyoruz!"

"Eğlence merkezi?" Tanjiro'nun sorduğu soruyla gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Zenitsu'ya baktığımda yüzünün kızardığını ve bir şeyler anlatmaya çalıştığını gördüm.

"Ya hani bilirsin ya şey için gidersin?" İnosuke ve Tanjiro'nun attığı şaşkın bakışlar kahkaha atmama sebep olmuştu.
"Her neyse ilk önce şunu bilin ben Tanrıyım." Tengen-sama'nın söylediği şey ile gözlerimi devirdim. Ah yine başlıyoruz...
"Siz ise çöpsünüz." Dediği şey ile tek kaşımı kaldırarak Tengen-sama'ya baktım. Bana baktığında boğazını temizleyerek düzeltti. "Sen hariç Fujiwara." diyerek bana göz kırptığında kıkırdadım. Tengen-sama onları uyarıp konuşurken bende etrafa bakıyordum. O kadar dalmıştım ki Zenitsu'nun beni dürtene kadar bana seslendiklerinin farkına bile varmamıştım.

Etrafıma baktığımda Tengen-sama'nın ileriye doğru koştuğunu gördüm. Aoi, Kanao ve kızlar bizim için şans diliyordu. Onlara teşekkür ettikten sonra hızlıca Tengen-sama'ya yetişmeye çalıştım. Arkama baktığımda İnosuke'nin bana yetişmeye çalıştığını gördüm. Her şeyi yarışa çevirmeyi seven biriydi ve bu özelliğini seviyordum çünkü bende öyleydim. Bana yetişememesi için iyice hızlanarak uzaklaştım. Arkamda beni geçiceği ile ilgili bir şeyler desede aramızda metreler vardı ve beni geçmesi biraz zordu.

Birkaç saat sonra...

Tengen-sama'nın bizim için ayarladığı yere doğru gidiyorduk. Tengen-sama arabada kalmanızı söylemişti ama bu sözünü sadece ben ve Tanjiro dinlemişti. Tengen-sama İnosuke ve Zenitsu'yu alıp bizim için ayarladığı yere sonunda ulaştık
Tengen-sama'nın eşlerini tanıyordum. Zenitsu Tengen-sama'nın 3 tane karısı olduğunu öğrenince ufak çaplı bir kriz geçirmişti. Tengen-sama ise onu susturmak için bir yumruk atmıştı. İnosuke ise onların çoktan öldüğü ile ilgili düşüncelerini paylaşınca bir yumruk ta o yemişti. Bazen Tanjiro'ya üzülüyordum çünkü grubun arkasını toplayan o oluyordu. İçeriye bir adam girerek bir kutu bıraktı. Tengen-sama onları hazırlayacağını  söyleyerek kibarca beni oradan kovdu. Kapı dışarı edilenin şaşkınlığıyla kapının önüne oturdum. Birkaç dakika sonra beni tekrar içeri çağırdıklarında önünde oturduğum kapıyı açtım. İçeri girdiğim de hayatımda gördüğüm en komik 3 suratla karşılaştım. Tengen-sama İnosuke, Zenitsu ve Tanjiro'ya makyaj yapmıştı fakat o kadar komik duruyorlardı ki kahkahamı engelleyemedim.

O kadar çok gülüyordum ki herkes tuhaf bakışlarını benden ayırmıyordu. Hayatımda gördüğüm en kötü makyajtı. İnosuke makyajsız zaten güzeldi fakat bu güzelliğinden eser kalmamıştı. Birkaç dakika sonra gülmem kesildi ve dışarı çıktık. Ben ve Tengen-sama dışında herkesin ismi değişmişti. İnosuke'nin "İnoko", Zenitsu'nun "Zenko" son olarak Tanjiro'nun ise "Sumiko"'ydu. İlk önce Tokito'ya gitmiştik. Ben çok ön planda değildim çünkü itiraf edemesem de sanırım İnosuke ile birlikte aynı yere gitmek istiyordum. Tokito'da Tanjiro seçilmişti. Geriye sadece üçümüz kalmıştık. Biraz sonra ileride bir kalabalık olduğunu gördük. İnosuke kafasıyla orayı işaret ederek ilerlemeye başladı.

"Hey orada bir şeyler oluyo." Hepimiz oraya ilerleyerek ne olduğuna baktık. Tengen-sama "Aa evet bu bir Oiran Alayı." diyerek küçük bir açıklama yapmıştı. Zenitsu onun Tengen-sama'nın eşi olduğu hakkında yine bir kriz geçirirken İnosuke ile biz yere oturmuş Oiran Alayı'nı izliyorduk. Tam o sırada tepemizde dikilen birini hissettiğimde kafamı hızla yukarı doğru çevirdim. Hemen dibimizde dikilen bir kadın kızgın bir surat ifadesiyle bize bakıyordu. Sonra bu kadının Ogimoto bekçisi olduğunu öğrenmiştik. İkimizi de evine almak istiyordu. Tengen-sama hızlıca kabul ederek Zenitsu'yu da alarak uzaklaştı. Biz de Ogimoto evinin yolunu tutmuştuk. Eve girdiğimizde yaptıkları ilk iş İnosuke'nin makyajını temizlemek olmuştu. İnosuke'nin güzel yüzünü görünce asık suratları aniden düzelmişti. Bu kadar ucuza 2 güzellik aldık diye sevinç çığlıkları atıyorlardı. İnosuke'nin yüzü beş karıştı çünkü Tengen-sama onun sesi kalın olduğu için onu nazik(!) bir biçimde uyarmıştı. O yüzden burda durduğu süre boyunca hiç konuşmamalıydı. Ben de kendi makyajımı temizledikten sonra odamıza geçtik. İnosuke ve ben burada abla-kardeş rolü oynayacaktık. Odamıza geçtiğimizde sessizce Tengen-sama'ya hakaretler yağdırıyordu. Kıkırdayarak onu izlemeye başladım. İnosuke'nin yüzü son zamanlarda daha çok tanıdık geliyordu ama onu görmediğime adım kadar emindim. Neden bu kadar çok tanıdık geldiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Yolculuk uzun olduğu için oldukça fazla yorulmuştuk. Yani açıkcası sanırım sadece ben yorulmuştum. Hemen futonumu hazırlayıp uyumaya çalıştım. Fakat İnosuke bana dönüp ismimi söylemeye çalıştı.

"Asumi?"

"Efendim, İnosuke?"

"Ben güçlüyüm değil mi?" Görmeyeceğini bilmeme rağmen kaşlarımı çattım. Her zaman 'En güçlü benim.' havalarında gezen İnosuke mi söylüyordu bunu?

"Elbette güçlüsün. Zayıfların İblis avcısı olması imkansız. Hem artık Kanoe'siniz değil mi?"

"Güçlüysem neden üst ay bir iblis öldüremedim ki?"

"Neredeyse 100 yılı aşkın bir süredir hiç üst ay iblis ölmedi. Hashiralar bile Üst Ay bir iblis öldürmeye zorlanır. Senin üst ay bir iblis öldürmen için daha çook çalışman lazım." ona döndüğümde çoktan uyumuş olduğunu gördüm. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım. Ne yani bunca şeyi ben boşuna mı anlatmıştım. Yastığımı alıp hızlıca kafasına fırkattım fakat uyanmadı. Yastığımı geri alarak kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım...

✨Evet bayadır bölüm atmıyordum ama bölümler gelmeye devam edicek. Oy ve yorum yaparsanız çok mutlu olurummm.✨

Demon slayer X ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin