0.9

452 28 17
                                    

4 Yıl Önce

🎶maNga- Cevapsız Sorular (Bakınız şarkı koydumm)

Yatağımda yatmış kitap okuyordum. Ablam her ne kadar ev işlerine yardım etmemi istese de ben kitap okumayı tercih ederdim. Kitabın bitmesine çok az kalmıştı ve bu beni üzüyordu. Kitap okumaya devam ederken ablam kapıyı pat diye açtı.

"İnsan bir kapıyı çalar abla." Homurdanarak söylediğim şey ablamı kızdırmayı başarmıştı. "Ben sana kaç kere diğeceğim kalk iş yap diye. Bak Fujiwara nasıl iş yapıyor." İşte yine başlamıştı beni Fujiwara ile karşılaştırmaya. Fujiwara benim ikizimdi. İkizim olmasına rağmen benim tam tersimdi. Ben eğlenceli, dışadönük birazcık tembel ve daima gülen biriyken Fujiwara çalışkan, içe dönük ve insanları sevmeyen biriydi. Evden sadece geceleri çıkmasını çok garip bulurdum. Ayrıca aklına koyduğu bir şeyi kesinlikle yapardı. En havalı özelliği ise güçlü olmasıydı. Bu yüzden ablam gibi iblis avcısı olmak istiyordu. Amacı insanları kurtarmak değildi herkesin gözdesi olmaktı. Ben Mizuki Osamu ise tam bir beceriksizdim. Küçük bir kasabada 3 kardeş ve annemle yaşıyorduk. Babam ben daha 2 yaşındayken ölmüştü. Fujiwara ve ben küçük olduğumuz için hatırlayamıyorduk onu fakat ablam hatırlıyordu. Ablam şu an 16 yaşındaydı ve Tsuchinoe rütbesiyle çok güçlü bir iblis avcısıydı. Ailemiz nesillerdir Kan Nefesi ile ilgileniyordu fakat ben Kan nefesini kullanamıyordum. O yüzden İblis avcısı olmaktan çoktan vazgeçmiştim. Akşam olunca her zamanki gibi aynı saatte yemeklerimizi yeyip herkes uyumaya odasına gitti.

Gece susadığımı fark ederek yataktan kalktım. İçerisi zifiri karanlık olduğu için yavaş adımlarla mutfağa gittim. Mutfağın tam ortasında biri ayakta duruyordu. İçerisi karanlık olduğu için yüzünü kestiremiyordum fakat boyundan Fujiwara olduğunu anlamıştım. "Fujiwara?" ne kadar seslenirsem sesleniyim bana dönmedi. Gözüm karanlığa alışınca etrafa baktım yerde biri yatıyordu. Yere odaklandığımda gördüğüm şey karşısında kanım dondu. Ablam yerde kanlar içinde yatıyordu. "A-abla?" Ayaktaki kişi yavaş yavaş bana dönünce onun Fujiwara olduğuna emin oldum. Yüzünü daha net bir şekilde görünce boğazım yırtılana kadar çığlık attım. Fujiwara yüzü kanlar içersindeydi ve gözünün beyaz kısmı kırmızıydı. Fujiwara'yla ikiz olduğumuz için hiçbir farkımız yoktu ama şuan durum nöyle değildi. Fujiwara güzel bir kızdı. Ama şuan o duru güzelliğinden eser yoktu. Ağzından akan salyalar ve kanlar onu korkutucu gösteriyordu. Fujiwara birden bana doğru saldırmaya başladı. Tek iyi olduğum konu koşmaktı ve ben de şimdi onu yapıyordum. En sonunda aklıma dank eden şey ile ablamın odasına doğru koştum. Ablamın niçirin kılıcını elime aldım. İblis avcısı değildim zaten amacım onu öldürmek değildi ama en azından kendimi korumam lazımdı."Fujiwara bak benim Mizuki ne istiyorsun sen?" dediğim hiçbişeyi duymuyordu veya dinlemiyordu. "MİZUKİ OLDUĞUNU BİLİYORUM O YÜZDEN BURDAYIM." Ha ,ne demek istiyor? O benim ikizim neden beni öldürmeye çalışsın ki ?

"Fujiwara sen kendinde değilsin tamam mı? Ne olduğunu anlatabilir misin?" histerik bir gülüş atttı ve bana yaklaştı. "Ben asıl şimdi kendimdeyim Mizuki. Sen beni tanımıyorsun. Annemiz çok yaşlı değilmi Mizuki. Senin sandığından çok daha büyük biriyim ben senden 26 yaş daha büyüğüm!"

"Ne demek istiyorsun sen, ikiziz biz baksana aynıyız biz!"

"Ben kimsenin ikizi falan değilim. Hala anlamadın mı? İblisim ben!" söylediklerinden sonra saç rengi değişmeye başladı. Kırık beyaz saçları yerine kırmızı saçları çıktı. Kırmızı gözleri aynı şekilde duruyordu. Gözünün üstünde siyah yıldırım şekline benzeyen bir şekil çıkmıştı. Tırnakları uzamış, Kırmızı rengini almıştı. Şuan en ufak benzer yönümüz yoktu. Korkudan deli gibi ağlamaya başlamıştım. Kılıcı tutan elim deli gibi titriyordu. Korkuyordum...

"Her zamanki gibisin Mizuki, korkaksın. Elindeki kılıcın seni koruyabileceğini mi sanıyorsun? Artık kendimi saklamaktan yoruldum. Osamu Ailesinin sonunu getireceğim." diyerek kahkaha atmaya başladı. Korkuyordum. Kimse bana yardım edemezdi. Annem nerede bilmiyordum. Ablam kanlar içerisinde yerdeydi. O kadar kan vardı ki ölmüş olduğunu düşünüyordum. Çenem titriyordu. Göz yaşlarım sular seller gibi akıyordu.

"A-annem, annem nerde?" Düşünüyormuş gibi parmağını çenesine koydu.

"Hmm sanırım bu gece artık insan yememden rahatsız olmuş olacak ki yanıma geldi. Rahatsız edilmeyi ve bana karşı çıkılmasını sevmiyorum biliyosun değil mi? Sonucuna da katlanmak zorunda kaldı maalesef." Sahte üzüntüyle bunları söylerken duygusuzdu. Ama annem onun da annesi değil miydi? Bunların şu an hiç bir önemi yoktu. Annem ve ablamı öldürmüş biri kanımdan canımdan biri olsada umrumda değildi. İblis avcısı olmayabilirdim. Ama beni öldürmesine asla izin vermem! Ablamın bana öğrettiği şeyleri biraz da olsa kullanabilirdim. Duruşumu aldım. En zorlandığım şey olan Tam Konsantrasyon nefesini kullanmaya çalıştım. Ciğerlerimdeki baskıyı unutmaya çalıştım. En azından şimdilik..

Kan Nefesi Ay Nefes stilinden türemiş bir nefes tekniğiydi ve bu yüzden -bana göre- oldukça zorluydu. Yine de bugün burada ölmeyecektim. İkimizden biri ölecekse o ölecekti. Ablama ve anneme yaptıklarını düşünerek sinirlenmeye çalıştım. Sinirlenince çok daha güçlü biri oluyordum. Nefesimi kontrol edebilmeyi başardığım için kendimi tebrik edip ona doğru basit bir saldırı yaptım. Aslında savunmam daha mantıklıydı fakat savunmada hiç bir zaman iyi değildim. Basit saldırısı hemen geçiştirmiç ve bana doğru bir düz bir saldırıda bulunmuştu. Bu düz saldırısı bile kolumda kesik açmaya yetmişti. Acıyla geri çekildiğimde kahkaha attı. "İşte sen bu kadarsın Mizuki." Sonra aklıma bir şey denemek geldi. Ablam da ilk başlarsa benim gibi beceriksiz olduğunu söylemişti. Fakat Kan Nefesini güçlendirmenin en iyi yolu kan olduğunu söylemişti. Kesik kolumdaki kanı kılıca sürerek kılıcın kanla kaplanmasını sağladım. Tam konsantrasyon nefesini alarak en iyi yapabildiğim tekniği yaptım.

Kan Nefesi 9. Form Kan Banyosu

En iyi bildiğim teknik en zor olanıydı. Boyun kısmına eğik bir şekilde kılıcı savurduğumda kılıc boynunun yarısına girmişti. Sevinçle güldüğümde kaşlarını çatarak elindeki Hançeri bileğime ve koluma boylu boyunca savurdu. Acıyla çığlık attım fakat boynunu kesmezsem burada ölecektim ve benim ölmeye hiç niyetim yoktu! Kolumdaki kesikler  beni az da olsa engelliyordu. Hançeri tam kaldırıp bana vuracakken bağırarak kılıcı daha derine sokmaya çalıştım. Ve başarmıştım. Sonunda onu öldürebilmiştim. Kılıç elimden düşerken ağlamaya başladım.Ne yaptığımın farkına vardım. Ben kardeşimi öldürmüştüm...  Dizlerimin üstüne düşmüştüm. Onun da bedeni dizlerinin üstünde kalırken başı yerdeydi.

"N-ne nasıl, sen, senin gibi biri nasıl beni öldürebilir. Bunu sana ödeteceğim! Yaptığın yanında kalmayacak Mizuki!" Bişey yapamaz dı değil mi? Sonuçta kafasını kesmeyi başarmıştım. Bedenindeki kanları alıp bana savurdu. Kanları açık yaralarıma girmişti.

"İBLİS KAN SANATI REENKARNASYON"

Kanları derimin üstünü yakıyormuşcasına acıtmaya başladı. Boğazım yırtılana kadar çığlık atmıştım ama acısı biraz bile olsun azalmamıştı. Gözlerim kararmaya başlamıştı. Bayılıyordum.

"En azından Mizuki benim yaşadıklarımı yaşamış gibi acı çekeceksin ve İblis olacaks-"

Kül kokusu burnuma dolarken gözlerim kapanmıştı bile...

Demon slayer X ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin