2. Gün
Jungkook
Bay ile Baya Kim'le konuşup okul durumuna kadar her şeyimi neyse ki halletmiştik. Zaten beni asla ama asla kırmak istemedikleri için isteklerime de saygı duymuşlardı.
Fakat sorun şuydu ki, ben de onları kırmak istemiyordum ve (tamam belki de biraz çekiniyordum) bu yüzden de onların da görüşlerini dinlemek ve belki de bir büyük olarak onların sözünden gitme olasılığını da masaya yatırmıştım. (hayır kesinlikle çekindiğim için değildi.)
Neredeyse 2 saat sonra kendi okulumda kalmama (hem orada Jimin de olduğu için) izin vermişlerdi.
Daha sonra ise odama çekilebilmiştim.
Daha 2 gündür beraberdik ve onlar bana ne kadar samimi davransalar da ben onlardan çekiniyordum. Yavaş yavaş ailem olarak görmeye başlıyordum ama yine de çekiniyordum işte.
Bir de Tae hyungum vardı. Onu geldiğimden beri görmüyordum.
Kendisini odaya kapatmıştı.
Ve Bayan Kim, bunun nedenini sorduğumda ise bana, "ne zaman söz yazacak olsa kendisini odaya kapatır. Hatta bir keresinde 1 hafta odadan çıkmamıştı." Demişti.
Şokla onu dinlerken "peki ya yemek? Yemek yemiyor mu?" Diye sormuştum ve Bayan Kim, normal bir ifade ile gayet endişesiz ses tonuyla "ah odasında mini buzdolabı var. Oradan tıkınıyordur. Ah sen onu boşver. Tanışırsınız. Gel bebeğim sana puding vermemi ister misin?" Demiş ve beni mutfağa yönlendirmişti...
Garip bir aile değillerdi ama nedense Tae Hyung'u kendi hallerine bırakmışlardı ve ben daha hyungum ile tanışamamıştım bile...
Şimdi ise odamda oturmuş mutlulukla muzlu pudingimi yiyordum.
Tadı cidden çok güzeldi. Ve bu pudingler marketteki en pahalı olanlarıydı. Kısacası ev mi deniyor yoksa el mi bilmiyorum ama işte o yapımdan farkı yoktu.
Neyse. Kendimle çeliştim az önce.
Ağzımdaki pudingi mutlulukla ağzımın içine dağıtarak yerken koridorda bir kapı açılma sesi duymuştum.
Bayan Kim'dir diyerek boş vermiş ve ağzıma kaşıkla bir puding daha aldığım sırada odamın kapısı hızla açılmıştı.
Peki. Beni öldürebilirdiniz.
Şekilli ve dalgalı saçları alnına, oradan da gözlerine ve kulaklarının biraz üstüne yayılmış siyah saçlı, koyu irisli, neredeyse benden 10 cmden fazla uzun,(175 boyundayım ;( ) zayıf ve belli olmasa da varım diye bağıran kasları olan, esmer tenli, siyah giyimli bir çocuk bana soğuk ve umursamaz gözler ile bakmış daha sonra ise bakışları ucu ağzımda olan dudaklarım arasında sıkı sıkıya tuttuğum kaşığa kaymıştı.
Yutkunduğunda esmer boynundaki adem elması oynamış ve daha sonra kemikli, ince uzun parmakları kapının kolunu kavrayarak hızla çıkmıştı odadan.
Ne olduğumu şaşırarak bitirdiğim pudingimi aşağıya, çöpe atmak üzere odamdan çıkmıştım.
Mutfağa girdiğimde Tae hyung olduğunu tahmin ettiğim kişi musluğun yanında bardaktaki suyunu resmen kafasına dikerek hızla içiyordu.
Tamam, hyungum cidden çok yakışıklıydı ve ben...
Susun tamam mı? Benim de ondan kalır yanım yok şimdi gideri olan çocuğum. Bakan bana da bakıyor tamam mı?
Neyse şimdi konumuza dönelim.
Hyung suyunu içmiş ve daha sonra sağ elini tezgaha dayayarak bana bakmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
반 자매애 |+18|
FanfictionKim Jungkook, 16'sı bitmek üzere olan bir çocuktur. 16'sının bittiği yaz (yani bu yaz) Kim Ailesi tarafından evlat edinilir. Doğduğundan beri hep bir abisi olmasını isteyen Jungkook, Kim Ailesinin tek çocuğu olan, kendisinin de hyungu olan Taehyung'...