6 - Popiş

463 34 14
                                    

Taehyung'dan

"Hyung yapma!"

"Güzelim annemler içeride bir şey olmaz."

"Hyung bırakır mısın?!"

"Bebeğim birazcık dokunayım çok hoşuma gidiyor."

"Hyung!"

Hoşuma gidiyordu. Jungkook ile bulaşıkları yıkarken ıslak elim ile kalçasını kavramayı seviyordum. Hoşuma gidiyordu çünkü Jungkook da kıkırdıyordu ve kaçmaya çalışması çok tatlıydı.

Her dokunduğumda tavşan dişlerini göstererek gülmesine bayılıyordum ve dudaklarımı dişlerine bastırmamak için zor duruyordum.

"Hyung! Yapma ama ya! Bak-"

"Taehyung? Napıyorsun sen?"

Siktir... annem...

"Anne?"

"Elin kaldı çocuğum."

Elimi hemen Jungkook'un kalçasından çekmemle annem, Jungkook'un bol, su yeşili pantolonunda çıkan el izime bakmıştı.

"Anne sadece şakalaşıyorduk."

"Jungkook?"

"E-evet Bayan Kim, sadece şakalaşıyorduk. Hatta bakın,"

Jungkook beni döndürmüş ve kalçamı resmen avuçlamıştı.

"Oğlum şakalaşacak başka bir şey bulsanıza siz? Resmen birbirinizi avuçluyorsunuz."

Annem bizi kınayarak gittiğinde, gittiğine emin olduktan sonra Jungkook'u tezgah ile arama almıştım.

"Ne de güzel avuçladın beni sen öyle?"

Jungkook utanmış ve o güzel gülüşünü bana sunarak yüzünü aşağıya eğmişti.

Az önceden beri yapmak istediğim şeyi yaparak tavşan dişlerinin üzerine sıkıca bastırmıştım dudaklarımı.

Güzel gülüşünden öpmüştüm onu.

Jungkook bu öpüşüm ile iyice utandığında saçlarını karıştırmıştım minikçe.

"Hadi sen odamda beni bekle güzelim ben geliyorum şimdi."

"T-tamam hyung."

Jungkook gittiğinde kalan bulaşıkları da halledip odama gittim.

Yatağım üzerinde oturmuş bana bakıyordu.

Bağdaş kurduğu bacaklarının üzerine ellerini koymuş ve pasparlak gözlerle bana bakıyordu. Heyecanını her zerresinden okuyabiliyordum.

Ve...

Cidden minicikti...

Daha fazla dayanamadığımda onu omuzlarından tutarak yatağa yatırmış ve ben de üzerine yatmıştım.

Kulağım, kalbinin üzerindeyken öyle hızlı atıyordu ki, atışını kulağımda hissediyordum. Gerçi benim de ondan pek bi farkım yoktu..

Ellerimi, koltuk altlarından geçirerek omuzlarına koymuş ve bir nevi sarılmıştım minik, ama yumuşacık bedenine.

Jungkook, bu ufak sarılmam ile kıkırdamış ve parmaklarını saçlarım arasında gezdirmeye başlamıştı.

Beni her haliyle kendimden geçirmeyi başarıyordu...

Uykum iyice gelirken, o minik ses ile gözlerimi açmış, ama sonra geri kapatmıştım.

"Hyung?"

"Efendim minik bebeğim?"

"Şey... uyuyor musun?"

"Uyumuyorum."

"Peki kapı kilitli mi?"

"Kilitli güzelim. Annemler zaten şirkete gitmiştir artık."

"Hm.. pekii."

"Bir şey mi oldu güzelim?"

"Yok hyung. S-sadece... Ş-şey. U-utandım."

Yemin ederim çok tatlıydı. Bunu günde yetmiş kere söylüyordum.

Utanmış, saçlarımdaki parmakları hızlanmıştı.

Kalkıp dudaklarına minik bir öpücük kondurduğumda kollarımı bu sefer beline, aslında sırtına sarmıştım.

Kalbinin atışı hızlanırken tekrar kıkırdamıştı.

Tanrım... nefes alış ve verişleri saçlarıma vuruyordu...

"Söyle bebeğim."

"Ş-şey hyung. İ-istediğim b-buydu."

Ne... cidden istediği.. öpülmek miydi?

"H-hyung kalbin-"

"Sus güzelim. İyi değilim..."

반 자매애 |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin