2 -Jimin

684 52 19
                                    

Taehyung'dan

Yemin ederim bu kadar... güzel, tatlı, minik, belki yakışıklı ve hoş bir çocuk beklemiyordum.

Bir de odasında muzlu puding yiyordu.

Şu ana kadar kimseyi puding yerken görmedim ama kimse Jungkook kadar tatlı yiyemezdi. Ve buna bedenimi, ruhumu hatta ailemi bile ortaya koyardım.

Tanrım... parlıyordu resmen.

Merdivenlerden inerken parıl parıl parlıyordu... saçlarına da fön çekmiş, dalgalı bırakmıştı.

Ah... tatlı.

"Jungkook. 10 dakikadır seni bekliyorum."

"Şey.. Hyung. Üzgünüm. Saçlarımı yapamadım da.. hyung? Olmuşlar mı?"

Gülüyordum ama bunu Jungkook göremezdi. Çünkü insanların deyimiyle duygusuz olduğum için güldüğüm de belli olmazmış. O yüzden rahatça gülüp elimi saçlarına atıp okşamıştım.

"Olmuş yürü artık."

"Tamam tamam çıkıyorum!"

Jungkook'dan

Okula gittiğimiz yolda sessizce yürüyorduk...

Ara sıra Tae hyunga bakıyor ve bana baktığını gördüğümde ise hızla diğer tarafa dönüyordum.

"Akşam herhangi bir etkinliğin var mı?"

"Yok hyung. Normal saatte çıkacağım."

"Peki. Beni çıkışta bekl-"

"JUUUNNNGGKOOOOK!"

Okulun kapısında resmen hazır bekleyen Jimin, beni görür görmez bağırarak üzerime koşmuş üstüme atlayarak boynuma sıkıca sarılmıştı.

Ben de onu sarmalamıştım.

"Jimin-shii çook özlemişim seni!"

"Ah! Jungkook-ah! Ben de seni çok özledim~"

Jimin bir anda yanaklarımı öpmeye başlamış arada ise saçlarımı okşuyordu.

"Jungkook-ah. Saçların harika olmuş! Benimkileri de örelim mi?!"

"Örelim Jimin-shi ama beni öpmeyi keser misin??"

"Ama Jungkook-!"

Tae hyung yalandan öksürdüğünde Jimin benden hızla ayrılmış ve Tae hyunga baş selamı vermişti.

"Çok üzgünüm! Kendimi biraz kaptırmış olabilirim. Ben Jimin. Jungkook'un arkadaşıyım. Tanıştığımıza memnun oldum. Peki ya... Siz-?

Tae hyung Jimin'i iyi bir süzmüştü. Fakat beni süzdüğünden daha kısaydı bu inceleme.

"Kim Taehyung. Tanıştığımıza memnun olmadım."

Tae hyung göz devirip okula girerken "16.10 kapının önünde beni bekliyorsun." Demiş ve gitmişti.

Sesi, normalden daha sert çıkmıştı...

Ve Jimin 'ufff' layarak bana dönmüş, omzuma bi tane geçirmişti.

"Ah! Jimin?! Delirdin mi!?"

"Sen var ya sen! İki günde sevgili mi yaptın?!!?!"

"Ne? Saçmalama Jimin. Tae hyung o. Üvey abim. Kendine gelir misin?"

"Offf çocuk yakıyor bee! Yoongi'm. Olmasaydı bana yapardık!"

"Jimin. Yoongi hangi ara senin Yoongi'n oldu?"

"Um.. doğduğundan beri! O doğduğunda bana yazıldı. Sus da okula girelim şimdi."

"Ah Jimin... seni anlamıyorum."

"Aynen aynen."

Okula girmiş ve Jimin ile sınıfa çıkmıştık....

Okulun bittiğine dair, kısacası zil çaldığında eşyalarımı toplamıştım.

"Jungkook! Bekle beraber çıkalım."

"Tamam Jimin sakin ol daha toplanıyorum zaten."

Jimin de toplandığında sınıftan çıkmış ve gıcık olduğumuz kızı çekiştirerek çıkışa inmiştik.

Oradaydı... cidden Tae hyung beni bekliyordu.

"Jungkook. Geldiysen gidelim."

"Şey.. Tae hyung ben Jimin ile gidebilir miyim?

Taehyung'dan

Ah ismi Jimin idi doğru. Unutmuşum😒

Bekle. Şu çocuk! Sabah kendisini resmen yalayarak öpen çocuk! İçine düşen çocuk! Ahaha hayatta olmaz.

"Olmaz. Yürü şimdi."

"Ama Tae hyung, Jimin'e bugün bize gelmesi için ısrar ettim..."

"Jungkook-"

"Hyung... nolur!"

"Peki. Beraber gideceğiz düşün önüme."

"Hyung! Teşekkürler!"

Jungkook ile Jimin önümde birbirlerini ite ite yürümeye başladıklarında tekrar gözlerimi devirmiştim.

Bir de eve davet etmişti! Gıcık olmuştum şu Jimin'e..

"Hyung?"

"Efendim."

"Pizza mı hamburger mi?"

"Pizza?"

"HAH! BEN KAZANDIM! AĞLA!"

"HAYIR! JUNGKOOK! CÜZDANIMI VER!"

İkisi de koşmaya başladıklarında boş vermiş ve eve yürümeye devam etmiştim.

"BAK! TAE HYUNGUN GİDİYOR GİTSENE SEN DE PEŞİNDEN!"

"JİMİN GEBERTİCEM SENİ!"

Bir duvara yaslanmış ve kollarımı göğsümde birleştirerek kavgalarını izlemiştim.

Ve 2 dakika sonra Jungkook çimenlerin üzerinde yatarken Jimin'i onu saçlarını yolmaması için engellemeye çalışıyordu.

Yanlarına gidip Jimin'i kaldırdığımda Jimin direkt kucağıma atlamış ve bana sarılmıştı.

"Nere gidiyoruz yakışıklım?"

"JİMİN! HYUNG'UMU RAHAT BİRAK PİS SAPIK!"

Jungkook parmağını Jimin'in kalçasına, donu üzerinden hızla bastırdığında Jimin çığlık atmış ve boynumdaki bir elini poposuna koyduğunda onu hemen kucağımdan atmıştım.

"Bunu bir daha yaparsan seni bir daha yapamaz hale getiririm. "

Jimin bana yerden şokla baktığında eve yürumeye devam ettim.

"Jungkook! Götümü parmakladın!"

"O zaman hyungumdan uzak dur!"

"Bekle beni!"

"Gel işte!"

Jungkook yanıma geldiğinde önüme geçmiş ve bana bakarak ters ters yürümeye başlamıştı.

"Düşeceksin."

"Düşmem~"

"Ciddiyim düşeceksin."

"Hyung? Bana güvenmiyor mus-"

Jungkook boşluğa bastığında kolundan tutarak onu kendime çekmiş ve düşmesini engellemem ile yüzünü göğsüme çarparak bana sıkıca sarılmıştı. Ellerim otomatik olarak beline gittiğinde bana bakmıştı.

"H-hyung-"

"Düşeceksin dedim. Sözümü dinle."

"Ö-öz-"

"Ağlama güzelim eve gidelim hadi."

Onu serbest bıraktığımda Jimin hemen yanına gelmiş ve arkada fısır fısır bir şeyler konuşmuşlardı....

Ah, incecik beli vardı...

반 자매애 |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin