19 - Etki

330 23 44
                                    

Akşam, Evde

Taehyung'dan

Hâlâ aklımdan çıkmıyordu. Arabada yaşadığımız dakikalar beni neredeyse tüm gün etkisi altına almışken bu etki, gece de sürmeye devam ediyordu.

Bana öylesine hızla sürtünüp ellerini omuzlarımda sabitlemişken sadece gözlerime bakmıştı.

"Farklı bir yol" dediği şey için sadece sürtünmeyi düşünmüşken o, omuzlarıma koyduğu ellerinden bir tanesini penisime atarak resmen beni donum üzerinden okşayarak rahatlatmıştı.

Bir de penisim, o güzel, hayalini kurduğum, taptığım kalçaları arasında sıcacık evini defalarca bulmasa da yerini edinmişti diyebilirim.

Ve ben o sıra boyunca titreyen ellerimle güçsüz bir tutunuşla beline sarılmıştım.

Jungkook ise beni okşayıp sürtünmek haricinde sadece inlemişti...

Ve tanrı sahidim olsun ki arabanın sallandığına yemin edebilirdim.

Eğer o an ben, kendimi tutamasaydım belki ortada ne bir araba ne de 'biz' kalamayabilirdi.

Ah... Jungkook... onu o mutfakta gördüğüm ilk gün aklımı başımdan böylesine alacağını hiç tahmin etmemiştim..

Uyurken bile bende, onu defalarca öpme isteği uyandırıyordu.

Kolumun üzerinde bedenime sarılmış böyle masum uyurken ben zor duruyordum.

Çünkü yanağını göğsüme yaslamıştı. Ve dudakları...

Ah siktir...

Neden bu kadar güzellerdi?

Yine öpmek istiyordum.

Yine o pembeliğe yapışıp dişlerim arasında çekiştirmek istiyordum.

Tadı çok güzeldi çünkü.

Özellikle ben alt dudağını dudaklarım arasında çekiştirirken o ise, üst dudağımı dudakları arasında emip durduğunda, bitiyordum.

İşte o zaman belindeki ellerim titriyor, bacaklarımın bağları çözülüyor, göz kapaklarım bitkin düşercesine kapanıyor, gözlerimse bayılmam için adeta geriye kayıyordu. Dudakları arasındaki dudaklarım seyiriyor, ellerim arasındaki ince beli bana tek dayanak oluyordu.

Jeon Jungkook, varlığıyla beni çok güzel mahvediyordu.

Kolumun üzerine rastgele yayılan yumuşak, dalgalı tutamları, göğsüme yasladığı tombul yanağı, uzun, parlak kirpikleri ardına gizlenmiş kocaman çipilce bakan kapalı gözleri, göğsümün üzerine attığı kolu, bedenime sıkıca sarılması ve bacaklarım üzerine öylesine atıp o halde uyuduğu bacağının tenime değmesi ve tüm bunlardan bağımsız, dikkatimi çeken en önemli yeri, büzülmüş yumuşak, parlak ve pespembe dudakları ile Jungkook öylece uyuyordu...

Elim, beline dolanmışken, boynu ile kulağının altındaki kolum sırtını okşuyor, burnum uykumu getiren tek kokuyu soluyordu;

Duştan yeni çıkmış ıslak ve şapuan kokan dalgalı saçlarını...

O yumuşacık saçlarını kucağımda otururken köpürtmüş ve güzelce yıkamıştım..

Ve bu sıradaysa Jungkook, ellerini karnımın üzerinde, göğsüme yakın bir yere koymuş, öylece yıkamamı beklemişti.

Bembeyaz havlu içinde resmen kaybolmuştu...

Ve ben, duştan sonra yumuşacık olan tenine fazlaca dokunarak, kıyafetlerini giydirmiştim.

Dudaklarım, böğürtlenli duş jeli kokan tenine değdiğinde kor ateşte kavrulduğumu hissettim.

Göğsünden boynuna çıkan dudaklarım, elim sıkı sıkıya tuttuğu tişörtünü avucum arasında ezerken, öptüğüm yumuşacık süt rengi boyunu öpmekten vazgeçmeyecek gibiydim...

Ben, bugün Jeon Jungkook'u kıyafetleri ile değil, öpücüklerimle giydirmiştim...

O kadar çok yorulmuştu ki bugün, ılık bir suyla duş almak onun uykusunu daha da getirmişti.

Ama bu uykuya rağmen göğsümde yatarken onu öpmemin durması için bir anda Jimin ile yaptıkları şeyleri anlatmaya başlamıştı.

Ve her cümlesinin sonunda bana, onu dinleyip dinlemediğimi ısrarla sormuştu.

Ben de ona, söz konusu o olunca dinlemememin imkansız olduğunu her sorduğunda hatırlatmıştım. Ve sonra Jungkook utanıp anlatmaya kaldığı yerden devam etmişti ama her seferinde utanması, cümlesine başlar başlamaz dudaklarımı ağzının ortasına sıkıca kapatmama neden olmuştu.

Ve bu, Jungkook'u daha da utandırmıştı.

Dinlenmediğini sansa da dinlemiştim.

Mesela Jimin ile çok yakınlarmış. Çok ama çok, çok hatta çok çok!

Jimin ilk baş bana yükselmiş, hatta o zamanlar Jungkook beni hyungu olarak görse de minicik kıskandığını kabul etti (:

Daha sonra tabii bunun için Jimin'i biraz hırpalamış.

Sonra Jimin, benim Jungkook'a olan ilgimi görüp Jungkook'u hep benle yalnız bırakmaya çalışmış. Hatta güzelimin ağladığı gün kurbağası da doğurmamış.

Zaten çok belliydi aptal Jimin😒

Ve ben, Jimin'e yine sinir olunca Jungkook bunu belirginleşen boyun damarlarımdan anlayıp hemen konuyu değiştirmişti.

Konu bir anda Jungkook'un onu bırakıp giden ailesine geldiğinde dolan güzel gözlerini fark etmiş ve hızla yaşlarını silmiştim.

Ağlamasına dayanamazdım.

Birazcık sakinleşmesi için minicik dudaklarından öpüp saçlarını okşamaya başladığımda cidden sakinleşmiş ve sadece göğsümde yatarken minik minik iç çekmişti.

Tireyen sesi ile bana onu hiç bırakıp bırakmayacağımı sorduğunda cevap vermek için dudaklarına yapışmıştım.

Öpmüyor, öylece duruyordum. Ve Jungkook benden ayrılmaya çalışsa da geri çekilmiyor, inadına daha da bastırıyordum dudaklarımı.

Bir süre sonra ondan usulca çekildiğimde bana soran gözlerle bakmıştı ve ben de ona sadece şu cevabı vermiştim; "güzelim, sen benden gitmeye çalışsan da ben seni dudaklarımla tutsam bile asla bırakmam."

Daha sonra Jungkook bir sürü teşekkür ederek bedenime daha sıkı sarılmış ve uyuya kalmıştı.

Bense gece boyu onu seyretmiştim.

Uykusunda girdiği pozisyonları en küçük ayrıntısına kadar ezberlemiştim.

O uyurken, yanağındaki minik yara izini defalarca öpmüştüm.

Kurumasını asla istemediğim saçlarını defalarca solumuştum.

Ben öptükçe ıslanan büzülmüş dudaklarını defalarca öpmüştüm ve Jungkook ben gece boyu dudaklarını minik minik öptükçe gülümsemiş ama uyuyormuş gibi yapmaya devam etmişti.

Ve ben; tekrar, tekrar, tekrar öpmüştüm.

Bu gece, asla uyumamış, sadece dudaklarını öperek kendimden geçmiştim..

Çünkü ben, Jungkook'u uykumdan vazgeçecek kadar çok seviyordum..

Aşık falan değilim sakin oluuuunnn sadece çok güzel yazıyorum. Evet, bunu biliyorum eheheheh bol bol yorum yapın bebekleriiimmm

반 자매애 |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin