3.8

227 7 3
                                    

(1 Ay Sonra)

"Lütfen artık çıkın içimden yoksa fıtık olacağım."

"Deme öyle bir anda fırlarlar görürsün ."

"Sen de susup biraz hızlı sürer misin arabayı ?"

"Bana nereden geldi konu ya ? Hemen bana patla zaten."

"Burada tripleri de ben atarım ben atmayacaksam kimin atacağına da ben karar veririm . Gerçekten çocuk gibisin artık ."

"Ben mi çocuk gibiyim ! Asıl sen son iki ayda iyice kudurdun ."

"Bak seni boşamamak için kendimi çok zor tutuyorum , beni zorlama Pablo Martin Páez Gavira . "

Yüzümü buruşturup yüzüne baktığımda gözlerini birkaç saniyeliğine yoldan çekerek bana gülümsedi .

"Ne kadar uzun bir adın var ya . Değiştirelim ismini böyle kızamıyorum sana ."

"Tamam bir tanem şu maçı atlatalım hemen ilk işimiz gidip ismimi kısalttırmak olacak . İsim demişken biz hiç isim düşünmedik ."

"Daha iki ay var , düşünürüz . Onu bunu boşver de ben çok acıktım ."

İstanbul'a iniş yapalı neredeyse bir buçuk saat olmuştu . Takım otobüsle stada geçecekken bizim birkaç işimiz olduğu için yolu baya bir uzatmıştık ve en son uçakta stresten bayılmadan önce bir şeyler yediğim için şuan açlıktan ölüyordum . Aniden aklıma gelen şey ile Pablo'ya dönüp elimi bacağına koyduğumda korkuyla ani bir fren yaptı.

"Ne oldu doğuruyor musun?"

"Hayır , bir şey demem lazım !"

"De ne oldu ?"

"Paella yiyelim ."

"Dani bir şey oldu sandım ya korktum ."

"Oldu zaten , lütfen paella yiyelim ."

"Hayatım sana İstanbul'da nereden paella bulabilirim ?"

"Neden İstanbul'da yasak mı ?"

"Hayır da İspanya'daki gibi olmaz , beğenmezsin . Söz dönünce sana en güzel paellayı alacağım."

"Açım , paella istiyorum . Hamileyim , aşeriyorum . Var mı başka bir sorunun ?"

"Yok bebeğim sen bana bırak sana en güzel yemeği yedireceğim ."

Kafamı sinirle cama çevirdiğimde derin bir nefes aldı ve arabayı tekrar çalıştırıp dediği yere doğru ilerlemeye başladı . Kısa bir süre sonra küçük bir dükkanın önünde durduğumuzda önce bankadan para çekmesi gerektiğini söyleyip yanımdan ayrıldı . Dükkanın önünde beklerken arabada bir satıcı gördüm ve ne sattığını merak edip peşinden gittim . Yuvarlak ve sert bir şeye benziyordu . Merak edip bir tane aldım ve teşekkür edip geri dönmeye çalıştım fakat az önceki küçük dükkan burada değildi . Pablo'yu görme umuduyla etrafıma bakındım ama tanıdık hiçbir şey yoktu . Telefonumu çıkardım ve aradım fakat açmadı . Resmen İstanbul'da kaybolmuştum . Gittikçe gerilmeye başlarken daha fazla kaybolmamak için arkamdaki binadan uzaklaşmadım ve önünde durup telefonumu açmasını bekledim . Sırtımdan karnıma doğru ulaşan bir sancı ile telefonu kapattım ve kendimi rahatlatmak için iyice duvara yaslandım . Maça gitmek için hazırlandığı belli olan bir kız koşarak önümden geçti fakat hızlı bir şekilde geri dönüp bana baktı . Üzerinde karşı oynayacağımız takımın forması vardı . Kıvrandığımı fark ettiğinde yavaşça yanıma geldi ve elini omzuma koydu . Türkçe bir şekilde konuşmaya başladığında anlamadığımı belli etmek için kafamı salladım .

"İyi misiniz ?"

"Sanırım hayır ."

"Gelin şöyle oturun ."

Red Card Love~Pablo GaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin