3. ESRİGÜN

130 21 176
                                        

Serseri - Teoman

Çölde Çiçek - Teoman

Lose Yourself - Eminem

Bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek

Cahit Zarifoğlu

Bir daha ki sefere bu kan sevdiğin kadını siyaha boyayabilir. Bir silahtan çıkan kurşun kalbine isabet edebilir. Belki beyazlar içinde, belki beyazdan daha karanlık.


Hızla dolan gözlerimi silmek istesem de ne elimi kaldırabildim ne de gözlerimi onun cansız bedeninden çekebildim.

Boran başını kaldırmış, kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Savcı olan bendim. Fakat o benden daha soğukkanlı duruyordu.

Biliyordu. Karşısında hiç bir kimliğim olmadan bulunduğumu.

Başımı önüme eğerek gözlerimi kapattım. Açtım. Kapattım. Dengemin sarsıldığını, sendelediğimi hissettim. Midem bulanıyordu. Herşey boğucuydu şuanda.

"Lavinya, iyi misin ?" Derin bir nefes alarak başımı kaldırmak için uğraştım. Şuan kendime bir hayli ağırdım. Ben uzun bir süredir kendi ağırlığımda eziliyordum. Bu kalp çukuruna bende gömülecektim. Nefesim dudaklarının arasında son bulduğunda. Kalbim taşa döndüğünde. Bende o çukurda bir yer edinecektim.

Bende de vardı.

Kalp çukuru.

Ne demişti o ? İyi misin ? İyiydim. İnanırsam olurdum.

Nefeslerimin giderek kısalıp daraldığını farkettiğimde tekrar o tarafa doğru bakmaya çalıştım. Fakat yanaklarımı avucunun içine almış ve başımı kendine doğru çevirmişti. Gözlerimi o tarafa çevirdiğimde ise sert bir sesle konuşmuştu.

"Lavinya, Lavinya ! Bana bak, oraya değil. Görmedin. Hiç birini görmedin. Buraya bak." Başımı iki yana sallayarak yüzümü kurtarıp o tarafa doğru gitmeyi denedim. Fakat tek kolunu belime sararak beni kaldırmış ve arkasına almıştı.

"Bakmamız lazım Boran, ölmemiştir. Belki." Titreyen sesimle konuşmama aldırmadan önüme geçti.

"Olmaz. Şimdi arkanı dön." Göz yaşlarım süzülürken kaşlarımı çatarak omzumun üzerinden arkama döndüm.

"O kapıyı görüyor musun ? Seni direkt olarak arka bahçeye çıkaracak gizli bir geçiş yolu gibi de düşünebilirsin. Kalabalık, ya da magazin farketmez." Başımı yavaşça ona doğru çevirerek anlamaz gözlerle bakmaya başladım. Dilini damağına vurarak konuştu.

"O kapıdan, çıkıp gideceksin. Alaz ve Elizya seni bekliyor olacak. Hiç bir şeyi sorgulamadan gideceksin. Bir- bir buçuk saat sonra yanında olacağım. Ama bu gece hiç bir şey sorma. Yarın sabaha kadar cevabım değişecek." Bana diyecek bir şey bırakmamıştı. Her şeyi düşünmüş ve benim yerime karar vermişti.

Başımı, Visperya'nın yerde yatan bedenine çevirdim.

"Olmaz. Olmaz, Boran burada bir tek sen ve ben varız. Hayır. Çıkamam." Derin bir nefes alarak yüzünü sıvazladı. Başımı iki yana salladım.

FERNWEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin